Ahmet ALTAN/Taraf Gazetesi<br /> <br /> İngiltere’nin seçkin gazetelerinden Guardian, Başbakan Erdoğan’ı “bitirebilecek” üç ihtimal sıralamış.<br /> <br /> Suriye savaşı, Kürt meselesi, ekonomik çöküntü.<br /> <br /> Bence bunlardan daha büyük bir tehlike var.<br /> <br /> Başbakan Erdoğan’ı siyaseten bitirebilecek en büyük tehdit, Başbakan Erdoğan’ın kendisidir.<br /> <br /> Erdoğan’ın son dönemde yaptıklarına baktığımda, Sarah Bernhard’ın aşk için söylediği bir sözün siyasete uygulanmış biçiminin de çok geçerli olabileceğini düşünüyorum.<br /> <br /> <br /> “Aşk açlıktan ölmez” demişti ünlü aktris, “aşk oburluktan ölür”.<br /> <br /> Bu sözden yola çıkarak, “iktidar açlıktan ölmez, iktidar oburluktan ölür” diyebileceğimizi sanıyorum.<br /> <br /> Galiba iktidar belli bir dozdan sonra korkunç bir bağımlılık yaratıyor ve her gün biraz daha fazla doz istiyorsun.<br /> <br /> Bu bağımlılığa yakalanan siyasetçiler, ihtiyaçları olan iktidarı ele geçirebilmek için elleri titreyen bağımlılar gibi kimsenin sözünü, uyarısını dinlemeden harekete geçiyorlar.<br /> <br /> Kendi kararlarının önünde durabilecek hiç kimseyi, hiçbir gücü istemiyorlar.<br /> <br /> Erdoğan’ın siyaset anlayışı gittikçe daha çok “delikli taşa” benzemeye başladı, Erdoğan o taşın bir ucundan “kararını” bıraktığında diğer uca hiçbir engele rastlamadan düşüyor.<br /> <br /> Yanlış bir karar verdiğinde, bunu durdurabilecek hiçbir mekanizma yok.<br /> <br /> Suriye konusunda kimseye danışmadan yanlış bir karar verdi.<br /> <br /> Diktatör Esed’e karşı demokratik bir muhalefet pozisyonu almanın ötesine geçip Türkiye’yi Suriye’nin iç savaşında taraf konumuna soktu.<br /> <br /> Esed onun tahmin ettiği sürede devrilmeyince Türkiye gittikçe daha fazla Suriye iç savaşının içine batmaya başladı.<br /> <br /> Suriye’de taraf oldukça da Suriye’nin müttefikleri Türkiye karşısında sıkı bir işbirliğine girdi.<br /> <br /> PKK’ya destekleri arttı.<br /> <br /> Önlenemez bir “büyük iktidar” aşkıyla “biz Ortadoğu’ya nizam vereceğiz” nutukları atılırken şimdi Ortadoğu Türkiye’ye “nizam veriyor”.<br /> <br /> Kendi içindeki Kürt sorununu çözmeden bir başka ülkedeki iç savaşa dâhil olmanın bedelinin ne olduğu her gün biraz daha fazla görülüyor.<br /> <br /> Ben aynı “iktidar bağımlılığının” Kürt meselesini de çıkmaza götürdüğünü düşünüyorum.<br /> <br /> Kürt meselesinin çözümlenebilmesi için, Türk devletinin ve o devleti yönetenlerin sahip olduğu iktidarın “halkla” paylaşılması gerekiyor.<br /> <br /> Irkına, dinine, inancına, diline, fikrine bakmadan hepsinin eşit kabul edilmesi, hepsinin haklarının ve özgürlüklerinin teslim edilmesi, devletin kendi vatandaşlarına zorbalık etmemesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak duruyor ortada.<br /> <br /> Arkasında çok büyük bir seçmen desteği olmasına rağmen Erdoğan bunu yapmıyor, devletin iktidar alanını sınırlamıyor, halkın iktidar alanını genişletmiyor ve Kürt meselesini sadece PKK meselesi olarak görüyor.<br /> <br /> Sanıyor ki PKK’yı yenerse ya da PKK’yı silah bırakmaya ikna ederse, Kürt meselesi bitecek.<br /> <br /> Kürt meselesi PKK’yla başlamadı, PKK’yla bitmez.<br /> <br /> PKK, bu meselenin daha görünür olmasını sağladı, Türkiye’nin en önemli meselesinin Kürt meselesi olduğunu gösterdi ama meselenin başlangıç noktası PKK değil, meselenin başlangıç noktası Kürtlerin hakları.<br /> <br /> PKK yenilirse ya da anlaşırsa, Kürtler “anadilde eğitim” hakkından vazgeçer mi?<br /> <br /> Türkçe bile bilmeyen milyonlarca Kürt, binlerce yıllık köylerinin adlarının “bilmedikleri” bir dilde söylenmesine razı olur mu?<br /> <br /> Sadece Kürtler değil artık bu ülkede kimse “başkalarından daha eksik haklara” sahip olmayı kabul etmez.<br /> <br /> Bu toplumun bütün kesimlerine haklarını vermek bir mecburiyet.<br /> <br /> Ama bu, devletin iktidarını eksiltip, halkın iktidarını arttıracağı için devleti yönetenler bunu istemiyor.<br /> <br /> İstemiyor ama bugün yüzlerce Kürt mahkûm ölüm orucuna yattı.<br /> <br /> Gün be gün değil artık saat be saat ölüme yaklaşıyorlar.<br /> <br /> Ölümü, üstelik de ölümlerin en dehşet vericilerinden biri olan açlıkla ölmeyi göze alan insanlara karşı bir devlet ne yapabilir?<br /> <br /> O insanların ölümü niye göze aldıklarını anlamadan, bu sorunu çözemezsiniz.<br /> <br /> O insanların ölmeye bile razı olmalarına yol açan şartları değiştirmek zorundasınız.<br /> <br /> Bir insana “ben ölürüm” dedirten bir sorun varsa, “bu sorunu benim istediğim gibi çözeceksiniz” diyemezsiniz, İngiltere, şu “üstünde güneş batmayan imparatorluk” bunu söylemeyi denedi, sonunda anlaşmak zorunda kaldı.<br /> <br /> Türkiye daha fazla ölümü taşıyamaz.<br /> <br /> Yaşar Kemal’in dediği gibi “bunun vebali var” ve bu vebal her vicdana ağır gelir.<br /> <br /> Türkiye, bir “iktidar oburluğuyla” yönetilebilecek bir ülke değil, bu oburlukta ısrar sadece Erdoğan’ın siyasi hayatını değil Türkiye’yi de bitirir.<br /> <br /> Türkiye, her ölümle Guardian’ın ima ettiği o “altın vuruşa” yaklaşıyor, bu aşamada Erdoğan’ı uyarmak, eleştirmek, bir düşmanlık değil, sadece o altın vuruşu yapmasına engel olmaya çalışmaktır.<br /> <br /> Dostları, Erdoğan’ın bir savaşla ya da büyüyen bir iç savaşla o altın vuruşu yapmasını mı destekliyor?<br /> <br /> Nasıl bir dostluk bu? <br /> <br />