Kani Beko, yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin ülkeyi KHK’lerle yöneterek, 15 Temmuz darbecilerinin kapatmak istediği Meclis'i "işlevsizleştirdiğini" savundu. "Dünyanın pek çok ülkesinde var” denilerek ilan edilen Olağanüstü Hal uygulamasının "diktatörlükler dışında dünyanın hiçbir ülkesinde Anayasa'yı yok sayma, çiğneme, mahkemeler gibi davranma hakkı vermediğine" dikkat çeken Beko, "Türkiye’de yaşanan halkın huzur ve güvenliğinin tesisi değil, hukuku ayaklar altına alan bir rejim değişikliği sürecidir” dedi ve ekledi: "10 BİNLERCE TEŞERON İŞÇİ İÇİN İŞLERİNİ KAYBETME ANLAMINA GELİYOR" "Resmi Gazete'de 22 Kasım 2016 Salı günü yayımlanan 'Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameler' ile demokrasiye bir darbe daha vuruldu. Barışın ve emeğin yanında olan akademisyenlerin mahkeme kararı olmaksızın kamu görevlerinden ihraç edilmesine devam edildi. Geçtiğimiz hafta mühürlenen ve çocuklarla, göçmenlerle, kadınlarla, yoksullarla ve hukukla ilgili çalışmalar yapan dernekler kapatıldı. Halkın seçtiği belediye başkanlarını görevden alarak, halkın iradesi gasp edilerek atanan kayyımlara büyük bir işçi kıyımı için yetki verildi. 677 sayılı KHK'da ‘her türlü mal veya hizmet alımları ile yapım işlerine ilişkin’ sözleşmelerin tek taraflı olarak resen feshi için kayyımlara verilen yetki, özellikle on binlerce taşeron işçi için işlerini kaybetme tehlikesi anlamına geliyor. Kayyım atanan belediyelerle iş yapan yüklenicilerin hak ve alacaklarına el konulmasına dair düzenlemeyi de içeren 677 sayılı KHK, işçilerin hak ve alacaklarını da tehlikeye sokuyor." Beko, "Yasal mevzuat sınırlamaları ve Bakanlar Kurulu kararları ile ülkemizde neredeyse kullanılamaz hale gelmiş olan ‘grev hakkı’nın daha da kısıtlanmasına dair bir düzenleme de 678 sayılı KHK'da yer aldı. DİSK, kamuoyunda ‘darbe fırsatçılığı’ olarak algılanan bu uygulamaları antidemokratik ve kabul edilemez buluyor, darbelere karşı tek çözümün demokrasi olduğunun bir kere daha altını çiziyor” diye ekledi. Kaynak: Cumhuriyet.com.tr