21 Mart 2014 tarihi itibariyle Türkiye demokrasinin ve hukuk devletinin yara aldığı bir güne uyanmıştır. Günümüzün gerçeği olan toplumsal yaşamda internet üzerinden iletişimi sağlayan ve yaklaşık ülkemizde 12 milyon kişinin kullandığı sosyal medyanın bir parçası Twitter ile ilgili konan yasak, kara bir gölge gibi gündeme düşmüştür. Anayasamıza aykırı Torba Yasa olarak adlandırılan Hukuk Garabeti ile 5651 sayılı yasada yapılan düzenlemeler ve TİB'e tanına yetkilerin doğal bir sonucu olan bu yasaklama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde ifade özgürlüğüne, TC Anayasasıdna düzenlenen Temel Hak ve Özgürlüklere Haberleşme Hürriyetini düzenleyen Anayasanın 22. Maddesine, Düşünce ve Kanaat Hürriyeti ile Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyetini düzenleyen 25 ve 26. Maddelerine açıkça aykırıdır. Diğer yandan çağdaş yaşamda en temel haklardan biri Bilgi Edinme Hakkı ve Bilgiye ulaşma hakkıdır. Keza bu hürriyetlerin özüne dokunarak hürriyetleri kullanılamaz hale getiren ve yargı organları tarafından verilen iletişimin durdurulmasına veya yasaklanmasına dair her türlü karar da hukuksuz ve anayasaya aykırıdır. Mücadele etmenin yolu yasalarla belirlenmiştir İnternet üzerinden kişi ve kurumlara hakaret etmek, özel hayatı teşhir etmek suç olduğu kadar insan haklarına aykırıdır. Ancak hukuk devletinde benzeri eylemlerle mücadele etmenin yolu yasalarla belirlenmiştir. Hukuk kurallarını öteleyerek genel yasaklar koymanın demokrasi ve hukuk devleti ile bağdaşır yanı bulunmamaktadır. Bu yasak ülkemizi Kuzey Kore, Çin, Sudan, İran ve Suudi Arabistan gibi baskıcı ve otoriter rejimlerle yönetilen ülkeler safına itecektir. 21. yüzyılın ilk çeyreğine adım atmış ülkemizde özgürlüğün simgesi haline gelen ve gerçeği öğrenmenin sembolü olan sosyal medyaya konan bu yasağın demokrasi ve hukuk devleti ile asla bağdaşmayan bir yasak olduğunun tespitini yapmak hukuki bir görevdir.