Geçen yıldan bu yana çıkması beklenen Frank Ocean’ın yeni stüdyo albümü Blonde ya da diğer adıyla Blond nihayet yayımlandı. 28 yaşındaki müzisyen öyle güçlü ve eklektik bir albümle karşımıza çıktı ki, içerikteki hemen her şarkı bu uzun süren bekleme halinin yarattığı yüksek beklentiyi hiç zorlanmadan karşılıyor. Sonda söyleyeceğimi şimdiden belirteyim: Blonde sadece Frank Ocean’ın şu ana kadarki en iyi albümü değil, bu yılın en iyilerinden biri. Toplamda üç yıl süren hazırlık aşaması bize bu albümün hem ne kadar zor, hem de ne kadar ince bir çalışmanın ürünü olduğunu gösteriyor. İçerikte Beyonce, James Blake ve Kendrick Lamar gibi isimlerin vokal desteği var. Albümün prodüktörlüğünü ise Ocean’ın yanı sıra Pharrell Williams, Jamie xx ve Bob Ludwig üstleniyor. Yine de tıpkı Ocean’ın önceki çalışmalarında olduğu gibi burada da destek sunan isimler kim olursa olsun öncelik onlarda değil. Saçlarını sarı-yeşile boyatıp yüzünü gizlemeye çalıştığı kapak görseli yanıltmasın. Frank Ocean bu albümün her anında “Bu işin lideri benim” diyor ısrarla.Annesinin telesekretere bıraktığı ve kendisine uyarıların bulunduğu ses kaydını yayınlıyor. Distortionlu vokaliyle ve biraz da huzursuz bir tavırla yaşamından ayrıntılar veriyor Ocean. Uyuşturucudan, nefretten, alkolden, iyi ve kötü diye ikiye ayırdığı bir geceden bahsediyor. Bu 17 şarkılık bir albüm, ama her şarkıyı bir kitabın yeni başlayan bölümleri gibi görmek de pekâlâ mümkün. Hikâyenin sonu diye bir şey yok sadece. Ocean herhangi bir son istemiyor muhtemelen. Belki de bu nedenle albümün sonlarındayken tempoyu tekrar yükseltiyor ve hatta açılış şarkısı Nikes’tan da öteye bir yere götürüyor.Dinleyiciden dikkat isteyen, zor bir albüm Blonde. Ocean için bu bir olgunlaşma döneminin başlangıç albümü mü, bilmiyorum. Belki de öyledir. Bildiğim şu: Çiğ gitar kanalları, büyük adımlar atmaktan kaçınmayan synth’ler, prodüksiyon desteklerine sırtını dayamayan dijital kanallar ve hayatındaki yaşanmışlıklara kapı aralayan sözlerle Blonde olabildiğince güçlü. 4/4Kaynak: Birgun.net