<div><font size="3">Geçtiğimiz hafta içinde, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılarak Resmi Gazetede yayınlanmak suretiyle yürürlüğe giren Kanun Hükmünde Kararname ile Milli Eğitim Bakanlığının “<i>yeniden yapılandırılması</i>” adı altında bir dizi yeni düzenleme getirilmişti. </font></div> <div> </div> <div><font size="3">Bu yeni düzenleme, Bakanlığın “<i>Atatürk Milliyetçiliğine bağlı yurttaşlar yetiştirme</i>” ülküsünü ve amacını kapsamamaktadır.</font></div> <div> </div> <div><font size="3">Bu düzenleme ile aynı tarihleri taşıyan bir Genelge ile okullarda 19 Mayıs kutlamaları yeniden düzenlenmiştir.</font></div> <div> </div> <div><font size="3"><font size="+0">Bu Genelge ile okullara, “…Kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması nedeniyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar” alındığından bahisle, Gençlik Bayramının “gençlik olmadan” kutlanmasına dair “mahcup talimatlar” verilmektedir.</font></font></div> <div> </div> <div><font size="3">Son kez Milli Eğitim Bakanlığı Özel Okullar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yönetmelik taslağında da, <strong>bu okullardaki Atatürk Köşelerinin düzenlenmesine ilişkin önceki hükümler metinden çıkarılmıştı</strong>r. O arada, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinin de okullardan kaldırılması amaçlanmaktadır.</font></div> <div> </div> <div><font size="3">Yukarıdan bu yana değindiğimiz ve son haftalar içine özenle sıkıştırıldığı anlaşılan yeni düzenlemeler ile ülkemizin “<i>milli</i>” olan eğitiminin bu “<i>temel niteliği</i>” değiştirilmektedir. İstanbul Barosu olarak bu değişiklik çabalarını, çok ciddi bir endişe ve kaygıyla karşılıyoruz. </font></div> <div><font size="3">Bu değişikliklerin, “<i>mahut çevrelerde</i>” iyi niyetli veya demokratik içerikli çabalar olarak görülmesini de hayretle değerlendiriyoruz. Bu çevrelerden yankılanan destek mesajlarında 1930’lar Türkiye’sinin, Nazi Almanya’sı Modeliyle yahut Kuzey Kore ile özdeşleştirme girişimlerini de en hafif deyimiyle “<i>cahillik</i>” olarak niteliyoruz. Kendi Cumhuriyet Tarihi ile bütünleşemeyen ve ona karşı öç alma duyguları içinde olan anlayışların bu tarihe dair değerlendirmelerinde objektif olamayacakları bilinmelidir. Yine bilinmelidir ki; 1930 – 1940’lı yılların “<i>moda ideolojisi</i>” olarak sivrilen faşizmin tuzağına düşmeden “<i>milli iradeyi hâkim kılma</i>” yolunda yürüyenler de aydınlanma felsefesinin yılmaz devrimcileridir. O devrimcilerin, bayram kutlamalarında Alman modeline öykünmelerine neden olan hayranlıkları olsaydı, rejim için de benzer bir tercih kullanmalarına kim engel olabilirdi? Olayları ilgili dönemin tarihsel ve sosyolojik koşullarından soyutlayarak ele almak tam bir çarpıtma ve aldatmadır. Hangi AB Üyesi Ülke, kendi gençliğinin “<i>yurttaşlık bilincinden uzak</i>” yetişmesi için düzenlemeler yapmaktadır? Mevcut düzenlemeler ve özellikle “<i>Atatürk Milliyetçiliği</i>” neden bazı çevreleri rahatsız etmektedir? Gerçekte nasıl bir gençlik ve nesil yetiştirilmek istenmektedir?</font></div> <div><font size="3">Bu soruların yanıtı, söz konusu değişiklikleri yürürlüğe sokan Milli Eğitim Bakanlığının başında bulunan Ömer Dinçer’in şu sözlerinde gizlidir:</font></div> <div> </div> <div style="text-align: justify; margin: 0.1pt 0cm"><strong><font size="3">"Türkiye’de (...) laiklik ilkesinin yerini İslam ile bütünleşmeye terk etmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin (...) daha Müslüman yapıya devre(dil)mesi sorumluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum." </font></strong></div> <div> </div> <div><font size="3">Bu düşüncelerini bugün de muhafaza ettiğini – bir soru üzerine - bildiren politikacının Milli Eğitim Bakanlığı görevini yürüttüğü sırada getirilen bu düzenlemeler, Cumhuriyet değerlerine bağlı tüm yurttaşlar ve milletimiz tarafından iyi değerlendirilmelidir. Tablo gayet açıktır: Bu bir Cumhuriyet yıkım projesidir, arkasında yüzyıllık emperyalist planlar ve emeller vardır. Son yaşananlar ile siyasi iktidarın gerçek amacı, niyeti artık açıkça ortaya çıkmıştır. </font></div> <div> </div> <div><font size="3">Atatürk Devrimleri ve onun aydınlanmacı kazanımlarını yaşam biçimi olarak algılayan yurttaşlarımız bu gelişmeler karşısında 19 Mayısları daha bir coşkuyla kutlayacaktır. Gençliğe Hitabe kaldırılsa bile zihinlere kazınan her bir cümle ile gençliğin önderini ve Cumhuriyetin kazanımlarını sahiplenmesi önlenemeyecektir. Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi ulusun benliğine bir kanun ile yerleştirilmediği için bir kanun veya benzeri bir düzenleme ile de kaldırılamaz. </font></div> <div> </div> <div><font size="3">İstanbul Barosu 19 Mayısları coşku ile kutlamayı, Gençliğe Hitabenin gereğini yapmayı ve bu yönde mücadelesini azim ve kararlılıkla sürdürecektir. </font></div> <div> </div> <div><font size="3">Gün gelecek; “<i>keser de sap da hesap da dönecektir</i>.”</font></div> <div> </div> <div><font size="3">Kamuoyuna saygı ile duyurulur. </font></div> <div> </div> <div align="center"><span style="font-size: 14pt"><strong><font size="3">İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI</font></strong></span></div> <div> </div>