Konuyu yazılı bir açıklamayla değerlendiren Sema Aksoy, Anayasa’nın 101’inci maddesini hatırlattı. Bu maddenin yeterince açık olduğunu belirtti. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle partisiyle tüm ilişkilerinin kesilmesi ve milletvekilliğinin sona ermesi gerektiğini aktardı. Şu ifadeleri kullandı: “İlgili maddede; ‘Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sona erer’ hükmü yer almaktadır. Hiçbir ilave izaha ve yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar açık olan bu hükme göre Sayın Başbakan’ın cumhurbaşkanı ‘seçilmesiyle’ birlikte, hem partisi ile ‘tüm ilişkilerinin’ kesilmesi, hem de milletvekilliğinin sona ermesi gerekmektedir. Yine Anayasa’nın 109. maddesi uyarınca Sayın Erdoğan’ın başbakanlık görevi otomatik olarak sona ermiş olmaktadır.” Ankara Barosu Başkanı Aksoy, 2007 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğine de değindi. Çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekti: “Üstelik Anayasa’nın 101. maddesi hükmü, 2007 yılında gerçekleştirilen ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği kapsamında bütünüyle değiştirilmiş; yalnızca cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiğinin kesileceğine ve TBMM üyeliğinin sona ereceğine ilişkin bu son fıkra hükmüne dokunulmamış ve hüküm aynen muhafaza edilmiştir. Başka bir deyişle, Adalet ve Kalkınma Partisi öncülüğünde gerçekleştirilen bu anayasa değişikliğinde bile, cumhurbaşkanı ‘seçilen’ kişinin milletvekilliğinin ve parti üyeliğinin sona ermesinin şart olduğu açıkça ve büyük bir isabetle kabul edilmiştir.” Sema Aksoy, Erdoğan’ın YSK’nın açıkladığı geçici sonuçlarla cumhurbaşkanı ilan edildiğinin altını çizdi ve sözlerini şöyle noktaladı: “Son olarak, karşı karşıya kalınan anayasa ihlalinin; ‘seçimin resmî sonuçlarının henüz ilân edilmemiş olması’ gibi teknik gerekçelerin ardına sığınılarak meşrulaştırılması da mümkün değildir. Nitekim Yüksek Seçim Kurulu, daha seçimden bir gün sonra, 11 Ağustos 2014 tarihinde ‘12. cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili geçici sonuçları’ internet sitesi üzerinden kamuoyuna duyurmuştur.”