<span style="font-size:16px">Öncelikle belirtmek gerekir ki; kurulmak istenen hükümet sistemi bir <strong><u>“Başkanlık Sistemi”</u></strong> dir. Bizim “Partili Cumhurbaşkanlığı” dememiz bir şey değiştirmeyecektir. <br /> <br /> Başkanlık sistemi toplumdaki algılamanın aksine kendiliğinden antidemokratik bir sistem değildir. İsviçre, ABD gibi ülkelerde demokratik olarak sürdürülebilmektedir. Ancak bu demokratik uygulamanın ülkelerin kendi demokrasi kültürleri ile doğrudan bağlantısı vardır. Demokrasilerin ülkelerde işler halde sürdürülebilmesi için ya demokratik bir kültüre ya da işleyen demokratik kurumlara ihtiyaçları vardır. Eğer ki; demokrasi kültürü oluşmamış toplumlara demokratik kurumları olmayan bir sistem sunarsanız, bu durum muhakkak ki antidemokratik bir uygulamaya yol açacaktır. Ve başkanlık sistemi demokratik kültürü yerleşmemiş ve kurumları işlerlik kazanmayan bir ülke için rahatlıkla antidemokratik bir uygulamaya dönüşebilmektedir.<br /> <br /> Bize önerilen yeni Anayasa metni denge ve denetleme sağlayan mekanizmaları içermemektedir. Yalnızca güçlü bir yürütme yaratmakta ancak karşısına başkanı denetleyecek yeni bir mekanizma sunmamaktadır. Hâlihazırda kullandığımız Parlamenter sistemde yasama yani meclis Anayasa’nın sunmuş olduğu birtakım mekanizmalarla yürütmeyi denetleyebilmekteydi. Yanı sıra yürütmeyi denetleyen yargı gibi, idarenin kanuniliği gibi başka unsurlar da bulunmaktaydı.<br /> <br /> Başkanlık sisteminin doğası gereği yasamanın yürütmeyi denetlemesi mümkün değildir. Ancak bu demek değildir ki, başkanlık sisteminde denetleyici mekanizmalar oluşturulamaz. Pekâlâ böyle kurumlar oluşturulabilir.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px">Haklar ve Özgürlüklerin garantiye alınması</span></li> <li><span style="font-size:16px">Denetleme</span></li> <li><span style="font-size:16px">İnanç Özgürlüğü</span></li> <li><span style="font-size:16px">Basın Hürriyeti</span></li> <li><span style="font-size:16px">Şeffaflık</span></li> <li><span style="font-size:16px">Yargı</span></li> <li><span style="font-size:16px">Hesap verilebilirlik</span></li> <li><span style="font-size:16px">v.b. ilkelerin gerçekten işler hale getirilmesi ile demokratik bir başkanlık sistemi kurabilirsiniz. Ancak bu tarz kurumların da işlerliğini kaybetmesi halinde başkanlık sistemi, parlamenter sisteme nazaran otoriter olmaya daha eğilimli olduğu görülecektir.</span></li> </ul> <span style="font-size:16px">Önerilen anayasa metni yapılma usulü bakımından da birtakım eksiklikler içermektedir. Anayasalar “Toplum sözleşme” leridir, bu nedenle yapım sürecine tüm toplum dahil edilmelidir. Ancak yapım sürecinde toplumun hiçbir kesimi dahil edilmemiştir. Hatta toplumun yarıya yakın bir kesimi bu değişikliğe tamamen karşı çıkmaktadır. Diğer bir değişle önerilen metin “Toplumsal uzlaşı” yönünden de sakattır.<br /> Metin yalnızca referanduma gidilmesi halinde toplumun “Hayır” diyeceği düşünülen kesimi için değil, “Evet” oyu vereceği düşünülen toplum kesim için bile ;<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px">Özgürlük</span></li> <li><span style="font-size:16px">Eşitlik</span></li> <li><span style="font-size:16px">Dayanışma</span></li> </ul> <br /> <span style="font-size:16px">(Yani bir Anayasayı Anayasa yapan değerler) bir yenilik, iyileştirme sunmamaktadır. Değişikliklerde odaklanılan konunun yürütme olan cumhurbaşkanının nerdeyse “Kuvvetler Ayrılığı”nı ortadan kaldıracak şekilde güçlendirilmesi oluşturmaktadır.<br /> <br /> Anayasa yapım sürecinin bir diğer sorunlu hususu ise milletvekillerinin Anayasa metni için verdikleri imzanın şeklidir. Anayasa metni oluşmadan önce milletvekilleri boş bir kâğıda imza atarak, imzalar tamamlanmıştır. Diğer bir deyişle milletvekilleri neye imza attıklarını bilmeksizin imza atmışlar ve Anayasa metni daha sonra imza dolu kâğıda eklenmiştir. Bu durum bile Anayasa’nın meşruluğu açısından sorun yaratmaktadır.<br /> <br /> <strong><u>ÖNERİLEN METİNDE YER ALAN DEĞİŞİKLİKLER</u></strong><br /> <br /> <strong>YASAMA</strong></span> <ul> <li><span style="font-size:16px">Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarılacak</span></li> <li><span style="font-size:16px">Milletvekili seçme yaşı 25’de 18’e düşürülecek</span></li> <li><span style="font-size:16px"><strong>TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı gün yapılacak</strong></span></li> </ul> <br /> <span style="font-size:16px">Bu demektir ki; siyasi tercih yapacak seçmen cumhurbaşkanı ve milletvekillerini aynı siyasi tercih çerçevesinde oylayacaktır. Bu nedenle büyük olasılıkla cumhurbaşkanın patisi ile çoğunluk oyu olan parti aynı olacaktır. Bu demektir ki güçlü yürütme yetkileri olan Cumhurbaşkanı meclisteki çoğunluk milletvekillerine de hâkim olacaktır. Bu da meclis üzerinde büyük bir baskı oluşturacaktır.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px">Ara seçimler tümüyle kaldırılacak. Yedek milletvekilliği sistemi getirilecek</span></li> <li><span style="font-size:16px">Bakanlar kurulu ile bakanları denetlemek ve Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi vermek TBMM’nin görev ve yetkisi olmaktan çıkarılacak</span></li> <li><span style="font-size:16px">Meclis Cumhurbaşkanını, Cumhur başkanı meclisi feshedip erken seçime götürebilecek</span></li> </ul> <br /> <span style="font-size:16px"><strong>YÜRÜTME</strong></span> <ul> <li><span style="font-size:16px">Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olacak</span></li> <li><span style="font-size:16px">Cumhurbaşkanının partisi ile ilişiği kesilmeyecek</span></li> <li><span style="font-size:16px"><strong>Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atama ve görevlerine son verme</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Parlamenter sistemde bulunan Bakanlar Başbakana yüzde yüz itaat etmek durumunda değildir. Bakanlar demokratik parlamenter sistemde başbakana bağlı ancak söz sahibi olan kurumlardır. Ancak yeni metinle birlikte bakanlar tamamen Cumhurbaşkanına bağlı ve itaat eden kurumlar haline dönüştürülmektedir.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>Üst düzey kamu yöneticilerini atama ve görevlerine son verme.</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Bu düzenlemede “Üst Düzey Kamu Yönetici”si ifadesinde açıklık bulunmamaktadır. Bu atamanın sınırlarını hangi yöneticiler oluşturacaktır belli edilmemiştir. Normal koşullarda “İdarenin Kanuniliği” ilkesi gereği bu atamaların kanunla yetkilendirilmesi yani meclis onayına sunulması gerekmektedir. Bu durum hem cumhurbaşkanına itaat eden bir bürokrasi yaratmakta hem de meclisin bir denetleme yetkisini daha kırpılmaktadır. Hukuk devleti açısından atamanın meclise sunulmaması, kanun denetime kapatılması atamaların denetlenebilmesi açısından çok sakıncalıdır.<br /> <br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>Üst düzey kamu yöneticilerini atamalarına ilişkin esaslar cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenecek</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Bu durum devlet aygıtı üzerindeki muazzam bir güçtür. Bu üst düzey kamu yöneticilerinin iş güvencesini itaatlerine bağlı hale gelecektir.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>Merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşların, kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanı kararnamesi ile düzenlenebilecek</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Bürokrasi tamamen Cumhurbaşkanına bağlanmış olacak<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px">Cumhurbaşkanı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kamu tüzel kişiliği kurulabilecek</span></li> <li><span style="font-size:16px"><strong>Cumhurbaşkanı kararname yayınlayabilecek</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Bu kararnameleri TBMM onayına sunması gerekmeyecektir. Bu denli güçlü olan bir cumhurbaşkanı kararname çıkarma yetkisi ile birlikte Meclis üzerinde yine başka bir güç elde etmiş olacak ve meclisin yasama yapma yetkisi adeta cumhurbaşkanı yetkisine geçecek. Başkan eğer ki, bu kararname çıkarma yetkisini aktif olarak kullanmazsa, kararname çıkarma yetkisi tali bir durum olarak kalırsa (Abd örneği gibi) bir sorun yaşamayacaktır. Ancak mevcut metin ve bizim siyasi kültürümüz göz önüne alındığında yürütme yetkisine sahip olan cumhurbaşkanı bir anlamda yasama yetkisine de sahip olacak ve kuvvetler ayrılığına aykırı bir durum oluşacaktır.<br /> <br /> Yanı sıra Cumhurbaşkanının istediği zaman meclisi feshedip, erken seçime gitme yetkisi de meclis üzerinde ikinci bir baskıyı oluşturacak meclis neredeyse sembolik bir kurum haline dönüşecektir.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>Cumhurbaşkanına yönetmelik çıkarma yetkisi verilecek</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Cumhurbaşkanlığına verilen kararname çıkarma yetkisi Negatif Statü Hakları (Kişinin devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel alanının sınırlarını çizen hak ve hürriyetleri kapsar)dışında kalacaktır. Bu konuda bir sınırlama var. Ancak yönetmelik her konuda çıkarılabilecektir. Bu da çerçeve yasa geniş yönetmelik şeklinde gelişen hukuk düzenimiz açısından yine edinilen önemli bir yetki olcaktır. Ayrıca meclisin çoğunluğunu elinde bulunduran cumhurbaşkanı istediği yasayı da meclise çıkarttırabilecektir.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>Cumhurbaşkanının suç işlediği iddiasıyla Yüce Divan’a sevki için 400 milletvekili gerekecek</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px">Bu da demektir ki milletvekillerinin 200+1 ine sahip olan cumhurbaşkanı Yüce Divan’a Sevk talebini milletvekillerine reddettirebilecektir. BU nedenle neredeyse işlerliği olmayan bir maddedir. 400 milletvekili ile Anayasa’nın değiştirilebileceği hatta bu sayının yakalanması halinde cumhurbaşkanlığı sisteminin kaldırıp, parlamenter sisteme geçilebileceği düşünülecek olursa sayının anlamsızlığı daha net ortaya çıkacaktır.</span> <ul> <li><span style="font-size:16px">Bakanlar Kurulu sona eriyor yerine Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar gelecek</span></li> <li><span style="font-size:16px">Silahlı kuvvetler Devlet Denetleme Kurulu’nun kapsama alanına girecek</span></li> </ul> <br /> <span style="font-size:16px"><strong>YARGI</strong></span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>Askeri Yargı, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılacak</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Metinde olumlu olan neredeyse tek gelişme budur.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>HSYK üyelerinin 5’i cumhurbaşkanı, 7’si meclis tarafından seçilecek</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> HSYK’nın 5’nin cumhurbaşkanı, 7’sinin cumhurbaşkanı etkisinde olan meclis tarafından seçilecek olması Cumhurbaşkanının yargı üzerinde de tam hâkim hale geleceğini göstermektedir.<br /> <br /> <strong>KUVVETLER AYRILIĞI İHALLERİ OLUŞTURABİLECEK DURUMLAR</strong><br /> <br /> <strong>YASAMA</strong></span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>CUMHURBAŞKANLIĞI VE MİLLETVEKKİLİ SEÇİMİNİN AYNI GÜN YAPILACAK OLMASI</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Siyasi tercih yapacak seçmen cumhurbaşkanı ve milletvekillerini aynı siyasi tercih çerçevesinde oylayacaktır. Bu nedenle büyük olasılıkla cumhurbaşkanın patisi ile çoğunluk oyu olan parti aynı olacaktır. Bu demektir ki güçlü yürütme yetkileri olan Cumhurbaşkanı meclisteki çoğunluk milletvekillerine de hâkim olacaktır. Bu da meclis üzerinde büyük bir baskı oluşturacaktır.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>CUMHURBAŞKANI KARARNAME YAYINLAYABİLMESİ</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Bu kararnameleri TBMM onayına sunması gerekmeyecektir. Bu denli güçlü olan bir cumhurbaşkanı kararname çıkarma yetkisi ile birlikte Meclis üzerinde yine başka bir güç elde etmiş olacak ve meclisin yasama yapma yetkisi adeta cumhurbaşkanı yetkisine geçecek. Başkan eğer ki, bu kararname çıkarma yetkisini aktif olarak kullanmazsa, kararname çıkarma yetkisi tali bir durum olarak kalırsa (Abd örneği gibi) bir sorun yaşamayacaktır. Ancak mevcut metin ve bizim siyasi kültürümüz göz önüne alındığında yürütme yetkisine sahip olan cumhurbaşkanı bir anlamda yasama yetkisine de sahip olacak ve kuvvetler ayrılığına aykırı bir durum oluşacaktır.<br /> </span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>CUMHURBAŞKANI İSTEDİĞİ ZAMAN MECLİSİ FEHSEDİP, ERKEN SEÇİME GİDEBİLMESİ</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px"> <br /> Meclis üzerinde ikinci bir baskıyı oluşturacaktır. Yeni seçimde milletvekili adaylığı garanti olmayan birçok milletvekili seçimlerin yenilenmesi sonucu milletvekilliklerini kaybedeceklerinden korkacakları için cumhurbaşkanı ile uyum içinde çalışmaya gayret edeceklerdir.<br /> <br /> <strong>TÜM BU GELİŞMELER MECLİSİ PASİFİZE ETMEKTEDİR.</strong><br /> <br /> <strong>YARGI</strong><br /> <br /> <strong>•HSYK ÜYELERİNİN 5’İ CUMHURBAŞKANI, 7’Sİ MECLİS TARAFINDAN SEÇİLEBİLMESİ</strong><br /> <br /> HSYK’nın 5’nin cumhurbaşkanı, 7’sinin cumhurbaşkanı etkisinde olan meclis tarafından seçilecek olması Cumhurbaşkanının yargı üzerinde de tam hâkim hale geleceğini göstermektedir.<br /> <br /> <strong>YÜRÜTME</strong></span> <ul> <li><span style="font-size:16px"><strong>CUMHURBAŞKANI YARDIMCILARI İLE BAKANLARI ATAMA VE GÖREVLERİNE SON VERİLMESİ</strong></span></li> </ul> <span style="font-size:16px">Parlamenter sistemde bulunan Bakanlar Başbakana yüzde yüz itaat etmek durumunda değildir. Bakanlar demokratik parlamenter sistemde başbakana bağlı ancak söz sahibi olan kurumlardır. Ancak yeni metinle birlikte bakanlar tamamen Cumhurbaşkanına bağlı ve itaat eden kurumlar haline dönüştürülmektedir.<br /> <br /> <strong>BU DEĞİŞİKLİKLE BİRLİKTE YÜRÜTMENİN İÇİNDEKİ GÖREV PAYLAŞIMI TEK BİR KİŞİ BÜNYESİNDE TOPLANMAKTADIR.<br /> <br /> http://www.hukukihaber.net</strong></span>