Cezaevlerinde 51. günü geride bırakan açlık grevlerine ilişkin bugün sanatçılardan iki ayrı açıklama geldi. Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli gibi isimlerinde aralarında bulunduğu aydınlar, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin bir basın toplantısı düzenlerken, Vedat Türkali'nin çağrısıyla Taksim'de toplanan aydınlar ise Taksim'de oturma eylemi düzenledi.

Yaşar Kemal: "Bir nesli yok edecekler"
DHA’nın haberine göre, toplantıya, eşi Ayşe Semiha Baban ile gelen Yaşar Kemal, burada yaptığı konuşmada, daha önce yaşanan açlık grevlerini hatırlatarak, "Daha önceki açlık grevlerinde tüm yetkililer ve hükümet sorumluydu. Bu sefer de sorumlular. Bugün açlık grevleri tutanların oğulları, babaları da bu mücadelede taraf olacak, bir nesli yok edecekler" dedi.

Daha uzun planlandığı konuşmasını burada noktalayan Yaşar Kemal konuşmasının geriye kalan bölümünü eşi aracılığıyla habercilerle paylaştı. Yazılı metinde şu ifadeler yer alıyor:

"Bir insanın açlıktan ölümünü izlemek acıların en büyüğüdür. Bu, insanlığa hiç bir zaman yakışmaz. Bugün insanların ölüm pahasına talep ettikleri demokrasiler de, insan haklarının içindedir. Çözümü mümkünken, ölümler engellenmezse vebali iktidarın, muhalefetin, medyanın ve hepimizin olacaktır. Barış, bu ülkede herkesin özlemi ve hakkıdır. Barışın önüne yeni engeller konulmasına karşı çıkmak, barışın önünü açmak, hepimizin işi olmalıdır. Bunun için içtenlikle uğraşan herkese şükran duyarım."

Livaneli : "Muhatabımız Başbakandır "
Zülfü Livaneli de, bu toplantının yapıldığı süre içinde bile insanlar ölüme yaklaştıklarını dile getirerek, "Olayı rakam olarak görmek çok farklı ama işte biz arkadaşlarımla birlikte gördük. 1996'da cezaevinde ölmüş bir gencin başında bekleyenleri gördük, ölmek üzere olanları gördük. Bu benim hala rüyalarıma girer, karabasan gibi çıkmaz. Biz, hangi görüşten olursa olsun insan hayatı diyoruz. Fakat bunun muhatabı bence ölüm oruçlarına yatanlar değil, onlarla konuşarak, bir şey çözüleceğini zannetmiyorum. Bırakın demek de yol değil. Çünkü, biz diyoruz ki, insan hayatı en yüce değerdir. O diyor ki, benim davam benim hayatımdan daha önemlidir. Bu çok temel bir farklılıktır. O bakımdan bizim buradaki muhatabımız hükümettir, daha doğrusu Türkiye'de hükümet demek olan Başbakandır. Söylem çok önemli bir şey Türkiye'de. İnsanların onurlarına, haysiyetlerine, şereflerine seslenmek ayrı, bu kavramlarla oynamak ayrı" dedi.

İki somut talep olduğunu ve bu taleplerin zaten hükümetin gündemindeki konular olduğunu söyleyen Livaneli, "Peki bu iki temel konuya evet diyorsanız, Adalet Bakanı çıkıp, 'Sesiniz duyulmuştur, tamam biz gerekeni yapacağız' diyorsa, arkasından Sayın Başbakan'ın 'Tamam bu konular çözülebilir, dileğimiz bir an önce bırakmalarıdır' demek yerine kuzu-kebap edebiyatına sarılması" diye konuştu.

Livaneli, Başbakan Erdoğan'a da seslenerek, "Lütfen bu üslubu değiştirin, zaten kabul etmiş olduğunuz şartları, bunu bir yenilgi gibi de görmeyin, demokratik toplumlarda talepler vardır, iktidarı elinde tutan insan mutlak hakim değildir, lütfen taleplere kulak verin, üslubu da değiştirin. Çünkü Başbakan'dan sonra bunu çözebilecek hiç kimse yoktur. Bu da şu demektir, ölümlerden de Başbakan sorumludur" diye konuştu.

taksim14oturma.jpg

Aydınlardan Taksim'de oturma eylemi
Vedat Türkali'nin çağrısı ile Taksim'de bir araya gelen sanatçılar ise, açlık grevlerine dikkat çekmek ve hükümete çözüm çağrısında bulunmak üzere oturma eylemi düzenledi.

Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek için Yazar Vedat Türkali'nin çağrısıyla Taksim Meydanı'nda toplanan sanatçılar oturma eylemi yaptı. Eyleme aralarında Şebnem Sönmez, Mustafa Alabora, İlkay Akkaya, Filiz Türkali, Fırat Tanış, Orhan Alkaya, Eşber Yağmurdereli, Celal Başlangıç, Ferhat Tunç, Orhan Aydın, Bilgisu Erenus Nur Süer ve Reis Çelik'in bulunduğu sanatçıların yer aldığı yaklaşık 200 kişi katıldı.

Eylemde açlık grevindeki 6 mahkumun mektubu sanatçılar tarafından okundu. Topluluk, “İçeride dışarıda hücreleri parçala", “Eşitlik, kardeşlik Kürt ulusuna özgürlük", “Tecridi kaldırın ölümleri durdurun" sloganları attı.

Sağlık sorunları nedeniyle eyleme katılamayan yazar Vedat Türkali'nin kaleme aldığı açıklama, önce kendi sesinden yayınlandı. Ancak çıkan teknik arızadan dolayı tiyatro oyuncusu Orhan Alkaya tarafından okundu. Başbakan'a seslenilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Hangi türden olursanız olun sonunda insanısınız. Şu yada bu biçimde vicdan sahibisinizdir. 'Devlet pazarlık etmez' diyor sayın başbakan. Devlet vatandaşına zulüm de etmez sayın başbakan. Olayı lütfen tersine yansıtmayın. Kimsenin sizden pazarlık beklediği yok. İnsanların kafatasları içinde beyinleri vardır. O beyinlerinin yerine, kullanım süresi çoktan çağ aşımına uğramış teneke konserve kutuların içindekilerle beslenen kişilerle aklı başında kimse pazarlığa kalkışmaz sayın başbakan. Kafanızla işimiz yok bizim. Ama insan olarak herhalde bir kalp taşıyorsunuzdur. Vicdanınız olması gerekir.

Temel insanlık hakları için ölüme yatmış bu kişiler sizin kafanıza değil, bu olması gereken vicdanınıza sesleniyor sayın başbakan. Şuanda bu koca alanı dolduran her dilde, her dinde, her inançta, her yaşta, her işteki binlerce, onbinlerce tüm ülkemizdeki milyonlarca insanımız gibi sayın başbakan, vicdanın sesini bekliyor sizden. Evet çözüm yolunu açmanızı, kanı durdurmanızı, ölümlere son vermenizi bekliyor. Koca bir ülkenin sorumlu yöneticisi olarak temel görevinizdir. Bağışlayın, sonunda sormak zorunda kalırsak, vicdanım da yok mu diyeceksiniz sayın başbakan."