Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına dayanarak “Cemevi ibadethanedir. Aydınlatma giderleri ödenmelidir” kararını Cem Vakfı Başkanı Profesör İzzettin Doğan’a sorduk. Doğan’a göre, siyasi iktidar iki nedenden dolayı yargı kararını uygulamak zorunda kalacak; birincisi uygulama olmaması durumunda Aleviler yeni davalar açarak hükümetleri ağır tazminatlara mahkum ettirebilir, hatta binlerce, yüzbinlerce dava nedeniyle yargı sistemi tıkanabilir. İkincisi ise AİHM yaptırımları. Doğan bu kararı ve sonrasındaki gelişmeleri şöyle anlattı.

 

YARGITAY'IN SON KARARI

Türk hukuk hayatına önemli bir yenilik getiriyor. Daha önceden de Yargıtay’ın bazı kararlarında AİHM’nin kararlarına atıf vardı ama hiçbirinde bu kararında olduğu kadar açık ve net bir hiyerarşi kurmamıştı. AİHM bir konuda hüküm tesis etmişse Türk mahkemelerine düşen onlara uygun hüküm tesis etmektir diyor. (AİHM geçen sene aldığı kararla cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi gerektiğine hükmetmişti).

Bundan sonra herhangi bir mahkeme ben farklı düşünüyorum diyemez. Artık Alevilerin cemevlerinin ibadethane olduğu konusundaki hüküm değiştirilemez.

NASIL UYGULANACAK?

Bir hukukçu olarak uygulanmaları konusunda hiç şüphem yok. Hukukçu olarak şüphem yok diyorum ama Türkiye ’de yaşayan biri olarak şüphem devam eder.

Bundan bir süre önce Adalet bakanılğı ve Dışişleri Bakanlığından aradılar ve “AİHM kararının kesinleşmesinin üzerinden bir süre geçti, bizim üzerimize gelebilirler; bir toplantı yapıp kararı nasıl uygulayacağımıza dair yol haritası konusunda mutabık kalalım,”dediler. 27 Temmuz’da buluşacakken; bir gün önce telefon edip çok üzgünüz bir takım gelişmelerden dolayı önümüzdeki bir tarihe erteleyelim dediler.

AİHM iki tarafa da uzlaşmak için altı ay verdi.

Ancak siyasi iktidar iki nedenden dolayı bu kararları uygulamak zorunda kalacak; birincisi uygulama olmazsa, binlerce yüzbinlerce davaya muhatap olup tazminat ödemeye mahkum olabilir. Hatta bu davalar yargı sistemini felç edebilir.

Biz iyi niyetle bugüne kadar vatandaşı tahrik etmedik. Büyük bir sorumulukla yargı yolundan ayrılmadan hukuk içinde kalarak meseleyi çözmeye çalışıyoruz.

İkincisi de AİHM’nin karalarına saygısızlık yapmaya hiç bir üye cesaret edemedi.

AİHM’DE YAKINDA ÇIKACAK DİĞER KARARLAR

Asıl 3 Haziran’da duruşmasına katılıdğımız AİHM davasının kararını bekliyoruz. Başbakanlığa karşı açtığımız bu dava bitti, karar yazılıyor.

Cemevlerinin ibadethane statüsü tanınmasından sonra Alevi dedeleri de kamu hizmeti gören insanlar statüsünde kabul edilmelidir ve devlet o statüde bulunanlara verdiği hak ve imtiyazları Alevi Bektaşi dede ve babalara da vermek zorundadır.

... AKP hükümetinin Alevi vatandaşlara yaklaşımı

Önceki hükümetlerin de gerisine düştü. Fevkalade yanlış; itici; fevkalade ayrıştırıcı ve ayrımcı politikalar izlediler. Bunu Sayın Cumhurbaşkanına yüzyüze konuşmamızda da anlattım. “Hiç yakıştırmadığım bir tutum içindesiniz,” dedim. “Kendi yurttaşlarınızı ayrımcılığa tutuyorsunuz; neredeyse açık açık diyorsunuz ki ‘ben alevilerden oy istemiyorum; özellikle de istemiyorum. Bana aleviler vermesin; sünniler versin’ diyorsunuz. Bu çok basit bir siyaset tekniği. Sünniler yüzde 70 civarında Aleviler yüzde 25- 30 civarında. Ben sünnilere oynuyorum, sizin politikanız bu ve bu çok yanlış.”

DHKP-C İLE ALEVİLERİN BİR TUTULMASI

 

Büyük bir yalan ve sahtekarlık; Alevilerle Sünnilerin arasını daha çok açmaya yönelik iblisçe bir politika. Bazı gençler olabilir; Hollanda’dan da gelen var IŞID’a katılmak için. Bir kaç kişinin o istikamette temayül göstermesi koca bir kitle böyledir anlamını taşımıyor.

(Polis tarafından öldürülenlerin) Cenazeler cemevlerinden kalkıyor.. eğer ailesi getirmişse manevi hizmetler yapılır; cemevleri öyle bir ayırıma gitmez. İnsanlar hayatta iken farklı düşünübilir farklı eylem seçenekleri benimserler ama musalla taşında eşittirler.