Cumhuriyet Gazetesi "Yargıda MİT fişi destekli örgütlenme" başlıklı haberinde Yargıda Birlik Derneği’nin derneğe üye olmak isteyen hakim ve savcılar için MİT’ten bilgi aldığını yazdı. YBD de bu iddiayı tamamen yalanladı. İddia ve yalanlamanın tartışmasına girmeden önce iki anımı aktarmak istiyorum; biri 46 yıl öncesine ait, İlhan Selçuk ile ilgili, diğeri yakın tarihimize, ŞİKE davasına ilişkin.

46 yıl önceydi, 1969 yılı, İlhan Selçuk İstanbul Hukuk 1. Sınıf anfisinde konuşuyor, salonda 2000 e yakın dinleyici var. Dinleyicilerden biri ayağa kalktı ve İlhan Selçuk’a şu soruyu sordu.

-Sizin MİT ile ilişkisiniz olduğu söyleniyor, bu doğru mu?

Ben İlhan Selçuk’un MİT ile ilişkiyi yalanlayacağını beklerken cevabı şöyle oldu:

-MİT yabancı bir istihbarat örgütü değil, MİT’te millicilere yakın kişiler de var, bunlarla ilişkimizin olması doğal.

Şike davasında davanın merkezinde bulunan Sivas Spor kalecisi Korcan Çelikay’ın avukatıydım. Ben daha Emniyet sorgusunun hemen ardından bu dava Korcan’ın üzerine kurulmuş, Korcan serbest bırakılırsa senaryo çöker dedim. Korcan Çelikay önceki TBMM başkanı ve AKP kurucusu Mehmet Ali Şahin’in yakın akrabasıdır. Mehmet Ali Şahin ile dolaylı ilişkilerimiz oldu. Dava ile ilgili olarak Mehmet Ali Şahin’in yorumları bana aktarılmıyordu ancak benim çalışmalarım ile ilgili görüşleri bana iletiliyordu. İlişkide tam bir gizlilik vardı. Mehmet Ali Şahin Korcan’ın babası Yunus Çelikay ile köyde kahvaltılarda görüşüyor, direk hiçbir telefon görüşmesi yapmıyordu.

Ben o günlerde basına yaptığım açıklamalarda Şike davasının Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’a karşı bir tertip olduğunu söylüyordum ve senaryonun baş aktörünün Korcan olduğunu israrla vurguluyordum. Açıklamalarım belli çevrelerde tepki ile karşılanıyordu. Bir gece CNN de spor programına katılacağız. Program bayağı kalabalık, Rasin Özhan Kütahyalı da var. Kütahyalı ile ilk kez karşılaşıyoruz. Programdan önce iftar yemeği yenildi. Yemekte bana siyasi konuşmamam önerildi. “Biz Korcan’dan yanayız, onu savunacağız” diyorlardı. Ben buna inanmıyordum, aile ile geçmişe dayalı dostluğumuza rağmen bana bir şey diyemiyorlar ama gözleri ile rica ediyorlardı. Benim için çok kötü bir program oldu, Kütahyalı’ya gereken netlikte cevap vermiyordum. Öyleki Çavuşoğlu beni savunmak zorunda kalıyordu. Programdan sonra Korcan’ın avukatlığını bırakmaya karar verdim ancak aile bırakmamamda ısrarlıydı. Sonunda orta yolu bulduk, benim de yakın arkadaşım, Beşiktaş Spor avukatı av. Ali Riza Dizdar’ı yetki belgesi ile davaya dahil ettik ve ben sadece davayı dışardan takip ettim. Ben maalesef haklı çıktım, Korcan tahliye olmadı, sonunda hükümetin müdahalesi ile yasa değiştirilerek bütün sanıklar serbest kaldı.

Bu dava Paralel yapı AKP çatışmasının açık örneği idi. Hükümet müdahalesi olmasa Fenerbahçe Kalesi düşürülecekti.

Şike davasından önce de yargı ve poliste paralel yapının hakimiyeti biliniyordu, bunu sokaktaki adam da biliyordu. Mavi Marmara, Şike davası paralelin iç yüzünü ortaya çıkardı.

Bu iki olayı anlatmamın nedeni bir MİT ile ilişkinin amaca uygun olması koşulu ile öyle çok yadırganacak bir şey olmadığını, diğer yandan paralel yapının her alanda hayatımızın içine sızdığını anlatmak içindi.

Yargıda Birlik Derneği’nin kuruluş aşamasında kurucularla sohbetlerimiz oldu. Önemli bir endişeleri vardı; paralel yapının derneğe sızmasından korkuyorlardı. Hakimlerin en az üçte biri hala bu yapıdan diyorlardı ve çözüm yolları araştırıyorlardı.

Yargıda Birlik Derneği tek bir görüşten oluşmuyor; dernekte hükümet yanlıları, sosyal demokratlar ve ulusalcılar var. Zaten derneğin amacı bir görüşe tabi, bağlı olmamak. Bu bileşenlerden biri, mesala hükümet yanlıları üye yapısında Paralelin hakimiyet kurmaması için MİT ile temasta olabilir.

CNN'deki açık oturumun linkini bulamadım. Arşivimde Şike davası ile ilgili iki link:

http://www.radikal.com.tr/spor/sike_sorusturmasindaki_mini_cooper_eve_dondu-1070921

http://www.adaletbiz.com/avrahmi-ofluoglu-sike-sorusturmasi-ile-ilgili-konusuyor-video,11.html

 İŞTE YBD’NİN CUMHURİYET GAZETESİ’İNDEKİ HABERE KARŞI BASIN AÇIKLAMASI

BASIN AÇIKLAMASI
27 Ağustos 2015 günü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Yargıda MİT fişi destekli örgütlenme" başlıklı asılsız ve itham edici haberle ilgili olarak kamuoyunu ve yargı mensuplarımızı doğru bilgilendirme amacıyla bu açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür.
Gazete haberinde yer alan "Derneğin üye olmasını istediği hakim ve savcıları HSYK seçim sürecinde MİT tarafından oluşturulduğu iddia edilen fişleme listesine bakarak belirlediği öğrenildi." şeklindeki iddiaların gerçekle hiç bir ilgisi bulunmamaktadır. Sipariş üzerine hazırlandığı belli olan haberin dilinden anlaşıldığı kadarıyla yargıdaki belli gizli ittifaklar hala faal durumdadır.
Yargıda Birlik Derneği (YBD), tıpkı HSYK seçimlerinde çalışmalar yürüten Yargıda Birlik Platformu gibi yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi doğrultusunda hareket etmektedir. Bu yüzden yargıda hiç bir siyasi, dini veya mezhebi görüşün belirleyici olamayacağını, yargılama görevini yerine getirirken tarafsızlık ilkesinin ihlal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak yola çıkmıştır. Bugün gelinen noktada HSYK seçimlerinden sonra yargıda sağduyulu ve aklıselimle hareket eden bağımsız ve tarafsız yargı mensuplarının iradeleri tecelli etmiş, bu irade tecellisi hür aklın bir meyvesi olmuştur. YBD emir ve talimatla değil, özgür iradeleri ve hassas vicdanlarıyla hareket edenlerin ve ülkesi, milleti ve devleti için tavır alanların oluşturduğu bir dernektir. 12 Eylül günü Genel Kurul yapmaya hazırlanan derneğimizin üye sayısı şimdiden dört bini aşmış durumdadır. Bu durumun doğal olarak farklı çevrelerde rahatsızlıklar yarattığında kuşku bulunmamaktadır.
YBD'nin tüm üyeleri ve üyelik işlemleri devam eden üye adaylarımızın net bir duruş sahibi olduklarından, sadece ve sadece bu ülke için mesleklerini en iyi şekilde ifa etmek çabasında olduklarından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
YARGIDA BİRLİK DERNEĞİ

Rahmi Ofluoğlu