Atatürk’ü övdüğü için konferanslara çağrılmayan Ural, “Değerli bilim adamlarımız hapiste Devir değişti. Şimdi tarikat mensubu olmak lazım. Kaytan bıyıklı olmak lazım” diye konuştu.
1992’de Kocaeli Üniversitesine kurucu rektör atanan, ardından 1994’te rektör olan Atıf Ural, 1998’de en çok oyu almasına rağmen rektörlüğe atanmadı. 80 yaşını deviren Atıf Ural’ı evinde ziyaret ettim. Ülkeyi eğitimi dahil her şeyi konuştuk… Zaman zaman gözyaşlarını tutamadı….
1998 rektörlük seçimleri sonrasında neler oldu?
6 yıl emek verdiğim, yoktan yarattığım Kocaeli Üniversitesi’nde 1998 yılında en çok oyu almama rağmen atanmadım. Benim gibi 60 küsür yaşında bir öğretim üyesini, İstanbul Üniversitesi’ne bilgi ve görsünü arttırmak amacıyla gönderdiler. Komikliği düşünün. Beni oraya ceza olarak gönderdiler. O zaman ki rektör Kemal Alemdaroğlu beni hemen danışmanı yaptı.
Kimin ayağına bastınız?
Bir insan yaşamında dürüstse ve bir de Atatürk devrimlerine yürekten bağlı bir kişiyse devamlı bu tip oyunların içinde oluyorsunuz. Ben o dönem Tansu Çiller’in başında olduğu Demokrat Parti’den bazı milletvekillerinin isteklerini yerine getirmedim.
n Sizden ne istiyorlardı?
Benim şu kızı üniversiteye alır mısın? Bu yasadışı istekleri yerine getirmediğimiz zaman bu bizim rektör değil… 4-5 milletvekili birden Cumhurbaşkanı’na gidip bu hocayı görevden alın diyorlardı.
Bugünkü atamalar nasıl?
Şimdiki sistemi AKP öyle bir kurdu ki, zaten Türkiye’de içine girilmemiş, kadroları değiştirilmemiş, kendi adamlarıyla doldurulmamış hiçbir kurum kalmadı. Üniversiteler de buna dahil. İçleri oyuldu üniversitelerin. Bir ara türban üniversitede serbest olsun diye bir bildiri yayınlandı o bildiriyi imzalayan profesörlerden yüzde 90’ı bugün rektör. Şimdi tarikat mensubu olmak lazım. Kaytan bıyıklı olmak lazım.
Emekliliğinizde neler yaptınız?
2000’de emekli oldum. 10’a yakın kitap yazdım. Üniversitelerde konferanslar verirdim. Ama bütün konuşmalarım ilgi çekti. Çünkü ben vatanını seven, bilgili bir öğretim üyesiyim. Ben ulusalcı Atatürkçü memleketini seven bir konuşma yapınca beni üniversitelere de çağırmaz oldular. Sen otur oturduğun yerde dediler.
50 yıl önce ile bugün arasında neler değişti?
Türkiye çok kötü bir durumda. Ülke dış güçlerin buradaki ortakları tarafından parçalanıyor. Atatürkçü, vatanperver kişiler sebepsiz yere cezaevlerine konuldu. Bu arada sayın meslektaşım Fatih Hilmioğlu’nu da anmak isterim. Çok değerli bir bilim adamı da onların arasındadır. Ülke hukukun demokrasinin olmadığı, kurumların deforme edildiği, yeraltı kaynaklarının yabancılara satıldığı onurunun yok edildiği bir Türkiye var. Atatürk zamanında …… (Ağlamaya başlıyor… Konuşamıyor…)
Sizi duygulandıran şey nedir?
Ülkenin hali içler acısı… Atatürk sevgisiyle büyüyen herkes gibi ülkenin bu haline üzülüyoruz. Biz, Atatürk’ü yaşayarak büyüdük. Bizim babamız İstiklal Madalyalı’dır. Atatürk’ün elinden almıştır madalyasını. Babamızın ve annemizin bize verdiği vatan sevgisiyle büyüdük. Babamız İstiklal Marşı çaldığında evde tek bile olsa hazırola geçerdi.
n Şimdi ise üniversitelerde İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmayan öğrenciler var…
Söyleyecek söz bulamıyorum. Damarlarımdaki kan donuyor. Atatürk’ü iyi tanıttırmıyorlar. Ulusumuzun uyanması lazım.
Türkiye’nin yeni bir lidere ihtiyacı var!
Bir öğretim üyesi olarak iktidar ve muhalefete karne verirseniz notları ne olur?
İktidarın tüm notları sıfır. Muhalefetin bir ve ikisi var. Ama o da bu Türk Ulusu’na layık bir muhalefet göstermiyor. Ne MHP ne de CHP. Onun için Türkiye’nin yeni bir lidere ihtiyacı var.
Öğrenciler açısından sizin dönemizle şimdi arasında neler değişti?
80’li yıllarda sağcı solcu diye ayrılan gençler bugün dinci Atatürkçü olarak ayrılıyor. Dindar demiyorum dinci. Dini kullananlar öğrencilerin de beynini yıkıyor.
Hem dindar hem Atatürkçü olunamaz mı?
Biz öyleyiz. Kardeşimle her Ramazan oruç tutarız. Ama kimse bilmez. Gerçek dindar dinini göstermeyendir. Atatürkçü gençler de dine inanıyor. Ama bir şeylere alet etmez.
ODTÜ de yaşanan olaylar ve ardından Başbakan’ın yaptığı açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
ODTÜ Türkiye’nin en çağdaş en bilimsel üniversitelerinden biri. Dünya sıralamasında da önemli bir yeri var. Bu üniversitenin rektörlerini kendilerinden seçemiyorlar. Rektörler ülkesini seven Atatürkçü kişiler olunca öğrencileri de Atatürkçü yurtsever oluyor. Başbakan ona kızıyor. Dünyanın hangi yerinde bir başbakan 3 bin polisle üniversiteye girer. Sanki bir kaleyi fethetmeye gidiyor.
Üniversitelerin sayısı her geçen gün artıyor. Peki eğitimdeki kalite ne kadar arttı?
Kalite artacağına düştü. Şimdi bu üniversitelerin büyük çoğunluğu kalitesiz eğitim yapıyor. İçinde iki öğretim üyesi dahi olmayan üniversiteler var. Oradan buradan çağırıyorlar hocaları. Yanlız tabelaları var.
sözcü