Bu yeni düzenlemeyle haksız rekabet, sadece rakip işletmelere karşı işlenen bir hukuka aykırı eylem olmanın ötesinde, müşteriler/tüketiciler ve tedarikçilerle birlikte, o sektördeki tüm aktörleri ilgilendiren iktisadi bir mesele olarak ele alınmıştır.

Yani bir işletmenin, aldatıcı reklamlar yoluyla ya da başkalarının ürünlerini kötüleyerek veya diğer haksız rekabet teşkil eden davranışlarla, dürüst rekabet ortamını bozması halinde, bu davranışın olumsuz etkilerinin sadece o işletmenin rakipleri üzerinde doğmadığı kabul edilmiştir.

Yeni Ticaret Kanunu’na göre haksız rekabet teşkil eden eylem, ülke ekonomisi, müşteri/tüketici ve rakiplerden oluşan aktörlerin tamamını doğrudan ilgilendirmektedir.

Haksız rekabet konusu, birçok yönü olan, oldukça geniş bir konudur. Tamamına bu yazıda değinmemiz mümkün değil. Burada özellikle, işletmelerin kullandıkları standart sözleşmeleri ilgilendiren yönüyle haksız rekabete ilişkin yeni kuralları ele almaya çalışacağım.

Eskisinden farklı olarak yeni Ticaret Kanunu’na göre, bir işletmenin kullandığı standart (tip) sözleşmede dürüstlükle bağdaşmayacak nitelikte bir kurala yer verilmesi, haksız rekabet teşkil eden örnek durumlardan biri olarak sayılmıştır (TK m. 55/1/f).

Şöyle somutlaştıralım:

Örneğin, bir gsm operatörü, ürün satarken müşterilerine imzalattığı standart sözleşmede, müşterinin, gsm operatörünün ilerideki bütün uygulamalarına razı olacağı, hiçbir itirazda bulunmamayı baştan kabul ettiği, gsm operatörüne karşı bu uygulamalar sebebiyle herhangi bir dava açmamayı taahhüt ettiği şeklinde bir kural koyduğunu düşünelim.

Sözleşmelerdeki bu tür kurallar, hukuk ilkelerine ve kanunlara aykırı oldukları için zaten büyük oranda geçersizdir. Ancak, haksız rekabet hukuku bakımından olaya yaklaşırsak, gsm operatörünün kullandığı standart sözleşme metninde böyle bir kurala yer vermesi, dürüstlük kuralına aykırı bir davranış olarak da değerlendirilebilecektir.

Bu değerlendirmenin sonucu olarak; yeni Ticaret Kanunu’na göre, rakip işletmelerden biri dava açarak, gsm operatörünün standart sözleşmesinde böyle bir kuralın yer almasının haksız rekabet teşkil ettiğini iddia edebilecek ve hâkimden bu duruma son verilmesini talep edebilecektir.

Sadece rakip işletme mi dava hakkına sahiptir?

Hayır. Rakip işletmelerin yanında, müşteriler/tüketiciler hatta tüketici dernekleri ya da üyelerinin menfaatlerini korumak üzere kurulmuş diğer meslek kuruluşları (örneğin, barolar ya da Türkiye Barolar Birliği) dahi bu davaları açabileceklerdir.

Yeni Ticaret Kanunu’nda haksız rekabet hükümleri arasında aynı şekilde yer verilen bir başka kural da, doğrudan tüketicilerle ilgilidir.

Bu kurala göre; bir işletme, ürünlerini satarken kullandığı taksitle satış sözleşmesinde veya tüketici kredisi veren bir kredi kuruluşunun kullandığı standart kredi sözleşmesinde, sözleşmenin konusu, ürünün fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, tüketicinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik ya da yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri (standart sözleşme metinleri) kullanmak da haksız rekabet teşkil eder (TK m. 55/1/a).

Yani taksitle satış ve kredi sözleşmelerinde, sahip olduğu bazı haklar konusunda tüketiciyi doğru ve eksiksiz olarak bilgilendirecek sözleşme metinleri kullanılması, yeni Kanun’da, bir zorunluluk olarak düzenlenmiştir.

Bu kuralları bir arada değerlendirdiğimizde, yeni Kanun’un şöyle bir bakış açısıyla meseleye yaklaştığını görüyoruz:

Bir işletmenin kendi kullandığı standart sözleşme metninde dürüstlük kuralına aykırı bir hükme yer vermesi veya sözleşmeyle tüketiciyi yanıltması ya da eksik bilgi vermesi, sadece o işletmeyle sözleşme kuran müşteriyi veya tüketiciyi ilgilendiren bir olgu değildir.

İşletmenin bu davranışı, genel olarak o sektöre karşı müşterinin kafasında oluşacak imajı da doğrudan etkilemektedir. Bu sebeple, o işletmenin bu tür davranışları sonucunda sektöre karşı müşteride oluşacak güvensizlik, sektördeki tüm aktörleri, bu arada ülke ekonomisini de olumsuz etkilemekte, dürüst rekabet ortamının bozulmasına ya da oluşmasının engellenmesine sebep olmaktadır.

Görüldüğü gibi, sizin işletme olarak kullandığınız standart sözleşme ya da müşteri olarak sizin muhatap olduğunuz işletmeler tarafından kullanılan standart sözleşmelerin, sadece sözleşmenin iki tarafını ilgilendiren sonuçlarının ötesinde, o sektörü ve hatta ülke ekonomisini ilgilendiren etkileri de söz konusudur.

Gerek ulusal gerekse uluslararası mevzuat çalışmalarında, meselenin bu yönüne de gün geçtikçe ağırlık verildiğini görüyoruz. Özellikle, şirket yöneticilerinin ve danışmanlarının bu konularda bilgi sahibi olması, şirketlerin geleceğini ilgilendiren stratejik etkenlerden biri olduğu açıktır.

 

Av. Dr. Umut Yeniocak

www.yeniocak.av.tr

twitter.com/UmutYeniocak

linkedin.com/Av. Dr. Umut Yeniocak