T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/2535
K. 2020/2544
T. 6.7.2020

HAKSIZ İCRA TAKİBİ VE HACİZ NEDENİYLE OLUŞAN MADDİ VE MANEVİ ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİ ( Olayda Haciz Tutanağından Haczedilen Malların Davacının Babasına Ait Olduğu ve Babasının da Haciz Tarihinden Sonra ve Dava Tarihinden Önce Ardında Mirasçıları Olarak Eşi ve Üç Çocuğunu Bırakarak Vefat Ettiğinin Anlaşıldığı - Mahkemece Davacı Lehine Ancak Miras Payı Oranında Maddi Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği/Haksız Haczedilen Eşya Bedelinin Tamamının Hüküm Altına Alınmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

HATIR İÇİN SENEDE KEFİL OLMA ( Hatır İçin Davacı Tarafından Verilen Senette Davacının Babası da Kefil Olarak Yer Aldığı İçin Her İkisine Karşı da İcra Takibi Başlatıldığı ve Kesinleşen Takibe Dayanarak Davacının Babasının Evine Hacze Gidildiği -. Davalının Başlatmış Olduğu İcra Takibi ve Yapılan Haczin Haksızlığı Sabit ise de Ağır Kusur ve Kötü Niyetli Kabul Edilemeyeceği )

HACZİN KÖTÜ NİYETLİ YAPILDIĞI İDDİASI ( Hatır İçin Davacı Tarafından Verilen Senette Davacının Babası da Kefil Olarak Yer Aldığı İçin Her İkisine Karşı da İcra Takibi Başlatıldığı ve Kesinleşen Takibe Dayanarak Davacının Babasının Evine Hacze Gidildiği - Davalının Başlatmış Olduğu İcra Takibi ve Yapılan Haczin Haksızlığı Sabit ise de Ağır Kusur ve Kötü Niyetli Kabul Edilemeyeceği/Manevi Tazminatın Şartları Mevcut Durumda Oluşmadığından Davanın Tümden Reddi Gerekmekte Olup Yanılgılı Değerlendirme ile Kurulan Hükmün Bozulması Gerektiği )

4721/m. 495, 575

6098/m. 58

818/m. 49

ÖZET : Dava, haksız icra takibi ve haciz nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Olayda haciz tutanağından haczedilen malların davacının babasına ait olduğu ve babasının da haciz tarihinden sonra ve dava tarihinden önce 08.11.2008 günü ardında mirasçıları olarak eşi ve üç çocuğunu bırakarak vefat ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı lehine ancak miras payı oranında maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken haksız haczedilen eşya bedelinin tamamının hüküm altına alınması usul ve yasaya aykırıdır.

Hatır için davacı tarafından verilen senette davacının babası da kefil olarak yer aldığı için her ikisine karşı da icra takibi başlatılmış ve kesinleşen takibe dayanarak davacının babasının evine hacze gidilmiştir. Davalının başlatmış olduğu icra takibi ve yapılan haczin haksızlığı sabit ise de ağır kusur ve kötü niyetli kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle manevi tazminatın şartları mevcut durumda oluşmadığından davanın tümden reddi gerekmekte olup yanılgılı değerlendirme ile kurulan hükmün bozulması gerekir.

DAVA : Davacı ... vekili tarafından, davalı ... San. ve Tic. AŞ aleyhine 11/06/2015 gününde verilen dilekçeyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 07/05/2019 tarihli kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-)Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, haksız icra takibi ve haciz nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, müvekkilinin davalıya borcu olmadığı halde aleyhine icra takibi başlatıldığını, kefil olan babasına karşı da takip başlatılarak evinde haciz ve muhafaza işlemi yapıldığını babasının üzüntüden vefat ettiğini, davalıya borçlu olmadığının tespiti amacıyla açtığı menfi tespit davası sonunda Tarsus İş Mahkemesi'nin 2013/234 esas ve 2014/120 karar sayılı ilamı ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu karar ile davalı tarafından yapılan icra işleminin haksız olduğunun kanıtlandığını iddia ederek, oluşan maddi ve manevi zararının davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.

Davalı vekili, haciz işleminin yapılmasında herhangi bir hukuka aykırılık olmadığını, haczin yapıldığı esnada davacının borcu olmadığına dair mahkeme kararı bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Yargıtay’dan emsal karar: “Alo” demek boşanma sebebi sayıldı Yargıtay’dan emsal karar: “Alo” demek boşanma sebebi sayıldı

Mahkemece, davaya konu haciz işleminin 818 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlükte bulunduğu zamanda gerçekleşmesi, zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık süre içinde açılmamış olması nedeniyle açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen ilk kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, haciz işleminin haksız olduğunun Tarsus İş Mahkemesi'nin davacının borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline ilişkin kararının kesinleşmesi ile sabit olduğu ve zamanaşımının başlangıcının da belirtilen kararın kesinleşme tarihi olarak alınması gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 495. maddesinde mirasbırakanın birinci derece mirasçılarının, onun altsoyu olduğu ve çocuklarının eşit olarak mirasçı olduğu, 575. maddesinde ise mirasın, mirasbırakanın ölümüyle açılacağı düzenlenmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; yapılan haciz işleminin haksızlığı sabit ise de 13.06.2008 tarihli haciz tutanağından haczedilen malların davacının babasına ait olduğu ve babasının da haciz tarihinden sonra ve dava tarihinden önce 08.11.2008 günü ardında mirasçıları olarak eşi ve üç çocuğunu bırakarak vefat ettiği anlaşılmaktadır. Şu halde, davacı lehine ancak miras payı oranında maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken haksız haczedilen eşya bedelinin tamamının hüküm altına alınması usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.

3-) Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 Sayılı BK.'nun 49. maddesinden (6098 Sayılı TBK'nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz.

Somut davada, hatır için davacı tarafından verilen senette davacının babası da kefil olarak yer aldığı için her ikisine karşı da icra takibi başlatılmış ve kesinleşen takibe dayanarak davacının babasının evine hacze gidilmiştir. Davalının başlatmış olduğu icra takibi ve yapılan haczin haksızlığı sabit ise de ağır kusur ve kötü niyetli kabul edilemez. Şu halde; tüm bulgular birlikte değerlendirildiğinde manevi tazminatın şartları mevcut durumda oluşmadığından davanın tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru olmamış bu durumda kararın bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda (2) ve (3) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr