Yargıtay, sahte nüfus cüzdanıyla kredi kartı çıkaran ve evine telefon bağlatan Ukraynalı kadının eylemini nitelikli dolandırıcılık sayan yerel mahkeme kararını bozdu. Bozma kararında, sahte nüfus cüzdanına göre Türk anne babadan, Türkiye'de doğan sanığın sanığın fizyonomi durumu ile konuşmasındaki aksanı nazara alındığında, suça konu belgenin aldatıcı olup olmadığının tartışılması gerektiğine hükmedildi.

İstanbul'da Ukrayna vatandaşı Nadiya Y, Tülay E isimli bir kadının kimlik bilgilerine göre düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanıyla bir bankadan kredi kartı çıkardı. Nadiya Y, aynı nüfus cüzdanıyla telefon aboneliği ve internet bağlantısı için hat sözleşmesi yaptı.

Nadiya Y, bir yıl sonra telefon faturasını ödemeyince Telekom Müdürlüğü, kimlik bilgilerinden Tülay E'ye ulaştı ve borç bildiriminde bulundu. Bunun üzerine Tülay E'nin başvurusuyla, telefon hattını tesis ettirdiği adreste yakalanan ve suçunu itiraf eden Nadiya Y. hakkında dava açıldı.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi, sahte nüfus cüzdanıyla kredi kartı çıkarıp kullanan sanığı, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 245/3. maddesi uyarınca, 4 yıl hapis ve 5 gün karşılığı para cezasına çarptırdı. Ceza, TCK'nın ilgili maddeleri uyarınca yapılan artırım ve indirimlerin ardından 4 yıl 2 ay hapis ve 5 gün karşılığı adli para cezası olarak belirlendi.

Sanığa, ayrıca, eylemleri "nitelikli dolandırıcılık" kabul edilerek, resmi belgede zincirleme sahtecilik suçundan 2 yıl 1 ay, özel belgede sahtecilik suçundan 10 ay, kamu kurumunu araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçundan 1 yıl 8 ay hapis ve 5 gün karşılığı para cezası verildi.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 8. Dairesinin gündemine geldi. Daire, sanık hakkında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan verilen cezayı onarken, resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükmü bozdu.

Suça konu sahte nüfus cüzdanının ele geçirilip aldatıcı nitelikte olup olmadığının belirlenememesi karşısında, nüfus cüzdanında baba adının Mehmet, anne adının Cahide olarak yazılması, doğum tarihi ve doğum yeri gözetilerek sanığın fizyonomi durumu ile konuşmasındaki aksanı nazara alındığında sahte nüfus cüzdanının, aldatıcı nitelikte olup olmadığı tartışılarak sonucuna hüküm kurulmaması bozma nedeni sayıldı.

Karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti.

Sanığın 10 yıldır İstanbul'da yaşadığı ve tercümana ihtiyaç duymayacak kadar Türkçe konuşabildiğinin anlaşıldığı ifade edilen itirazda, sahte nüfus cüzdanına göre işlem yapan personelin sahteliği fark etmemesi karşılığında belgenin aldatıcı nitelikte olduğunun kabul edilmesi gerektiği savunuldu.

İtirazda, "Gerek yabancı uyruklu ve gerekse Türk vatandaşı herhangi bir kişinin fizyonomi durumunun ve konuşma aksanının ibraz edeceği belgenin sahteliği konusunda her zaman karine (ipucu, belirti) oluşturduğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, suça konu sahte belgenin aldatıcı nitelikte olduğunu kabul eden yerel mahkemenin uygulamasında isabetsizlik görülmediğinden bu suç yönünden verilen kararın onanmasına karar verilmeliydi" denildi.

İtirazı karara bağlayan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Başsavcılığın itirazını yerinde bulmadı ve reddetti.

AA