ANKARA (AA) - FERDİ TÜRKTEN - Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de öngören Anayasa değişikliği paketine ilişkin 21 Ekim 2007'de yapılan halk oylamasında, oy kullanmayanların yerine "evet" oyu kullanan sandık kurulu başkanı ile 3 üyenin, "seçim tutanaklarında sahtecilik" ve "seçmen listelerine başkası yerine imza atmak" suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmaları gerektiğine hükmetti.

Sinop'un Boyabat ilçesine bağlı Tırnalı köyünde, sandık kurulu başkanı ve 3 görevli, sandık kurulunda görevli olmasına rağmen gelmeyen bir görevli yerine imza attı. Sanıklar ayrıca, ikameti köyde bulunan ancak oy kullanmayan 32 kişinin yerine oy kullandı.

Olayın ortaya çıkmasının ardından, sandık kurulu başkan ve üyeleri hakkında Boyabat Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldı.

Yaşlı ve okuma yazma bilmeyenlerin oy kullanmasında bazı gecikmeler olduğunu, bu nedenle seçimi hızlandırmak için imza listesine bu kişilerin yerine imza attıklarını öne süren sanıklar, ancak oyu bu kişilerin kendilerinin kullandığını savundu. Bazı köylüler seçmen listelerine kendilerinin imza attığını ve oy kullandığını, bazıları ise referandum günü ilçe dışında olduklarını beyan etti. Kriminal raporda 32 kişinin imzalarının kendilerine ait olmadığı tespit edildi.

Boyabat Asliye Ceza Mahkemesi, sanık savunmalarına itibar etmeyerek, sandık kurulu başkanı ve 3 görevliyi, "seçim tutanaklarında sahtecilik" suçundan 4 yıl 2'şer ay, "seçmen listelerine başkası yerine imza atmak" suçundan 5'er yıl olmak üzere 9 yıl 2'şer ay hapis ve 562'şer lira adli para cezasına çarptırdı.

-"Tek bir 'hayır' oyu dahi çıkmaması hayatın olağan akışına aykırı"

Mahkeme kararında, kriminal raporun, oy kullandığını ve seçmen listesine imza attığını iddia eden tanıkların beyanını çürüttüğü belirtildi. Kararda, "Sandıkta kullanılan 104 oyun da 'evet' oyu olduğu, 'hayır' oyunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Türkiye genelinde söz konusu referandumda yüzde 35 oranında 'hayır' oyu çıktığı düşünüldüğünde, yargılamaya konu sandıkta tek bir 'hayır' oyu dahi çıkmaması hayatın olağan akışına uygun değildir" denildi. Yerine imza atılan kişilerin çoğunluğunun yaşlı olmadığı da belirtilen kararda, şu değerlendirmeye yer verildi:

"Özellikle seçim günü oy kullandığını iddia eden pek çok tanığa atfen atılan imzaların kendilerine ait olmadığının kriminal raporlardan anlaşılması, oy kullanmadığını beyan eden tanıkların bulunması ve sandıktaki tüm oyların 'evet' oyu olması karşısında, mahkememizde iddianamede ismi geçen şahısların hiçbirinin gerçekte oy kullanmadıkları ancak muhtemelen bazılarının sanıkları korumak amacıyla oy kullandıkları yönünde beyanda bulundukları kanaati oluşmuş, bu nedenle sanıkların tam bir işbirliği halinde ve tam olarak anlaşılamayan bir gerekçeyle oy kullanmayan seçmenler yerine oy attıkları veya attırdıkları ve daha sonra da seçmen listelerini imzalayarak oy kullanmayan vatandaşları oy kullanmış gibi gösterdikleri sonucuna varılmıştır."

-Daire onadı, Başsavcılık itiraz etti

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 8. Dairesine geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bularak onadı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise karara itiraz ederek, yerel mahkeme kararının bozulmasını istedi. Başsavcılığın itirazında, seçim güvenliğini zedelemeye yönelik bazı eylemlerin, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Yasa'da suç olarak düzenlendiği belirtilerek, sanıkların sandık kurulu üyesi yerine imza atma ve gelmeyen vatandaşlar yerine imza atarak oy kullanma eylemlerinin tek suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiği savunuldu.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazını reddederek, sanıkların söz konusu eylemlerden ayrı ayrı cezalandırılmaları gerektiğine hükmetti.