T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/8194

K. 2011/15524

T. 21.11.2011

• YURTDIŞINDA GEÇEN HİZMETLERİN BORÇLANILMASI (Türk Vatandaşlığını Kaybettiği Dönem İçin 3201 S.K. Kapsamında Borçlandırılmasının Mümkün Bulunduğunun Tespiti Talebi - Borçlanma Sırasında Türk Vatandaşı Olan Kişilerin Yararlanabileceği )

• HİZMETLERİN BORÇLANILMASININ MÜMKÜN OLDUĞUNUN TESPİTİ TALEBİ (3201 S.K. Kapsamında Yurtdışında Geçen Hizmetler - Bir Ara Türk Vatandaşlığından Çıkan Davacının Vatandaşlıktan Çıktığı Dönem İçin Borçlanma Yapamayacağı)

• TÜRK VATANDAŞI OLMA KOŞULU ( Türk Vatandaşı Olarak Yurtdışında Gerçekleşen Çalışmalarını Borçlanabilecekleri - Türk Vatandaşlığının Kaybedilmesinden Sonraki Dönemde Gerçekleşen Hizmetlerin Borçlanılamayacağı)

• VATANDAŞLIKTAN ÇIKILAN DÖNEM İÇİN YURTDIŞINDA GEÇEN HİZMETLERİN BORÇLANILMASININ MÜMKÜN OLDUĞUNUN TESPİTİ TALEBİ (Türk Vatandaşları Türk Vatandaşı Olarak Yurtdışında Gerçekleşen Çalışmalarını Borçlanabileceklerinden Reddedileceği)

403/m.820

5901/m.25

3201-1/m.1

ÖZET: Davacı, Türk vatandaşlığını kaybederek Alman vatandaşlığına geçtiği tarihten sonraki çalışmalarının da 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlandırılmasının mümkün bulunduğunun tespitini talep etmiştir. Türk vatandaşları Türk vatandaşı olarak yurtdışında gerçekleşen çalışmalarını borçlanabileceklerinden, Türk vatandaşlığının kaybedilmesinden sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerin borçlanılması mümkün bulunmadığından bu döneme ilişkin istem reddedilmelidir.

DAVA : Bakanlar Kurulunun 27.10.1998 gün ve 98/12036 sayılı kararı ile vatandaşlıktan çıkmasına izin verilen ve 24.03.1999 tarihinde Alman vatandaşlığına geçen, bilahare 403 sayılı Kanunun 8. maddesine göre içişleri Bakanlığının 23.01.2008 gün ve 2008/138 sayılı kararı ile yeniden Türk vatandaşlığına alınan ancak aynı zamanda Alman vatandaşı olduğu çekişmesiz bulunan ve 31.10.2008 günlü başvurusuna istinaden 02.03.1983-24.03.1999 tarihleri arasında Almanya'da gerçekleşen hizmetlerini 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanarak borçlanma bedelini 29.01.2009 tarihinde ödeyen davacı, Türk vatandaşlığını kaybederek Alman vatandaşlığına geçtiği 24.03.1999 tarihden sonraki çalışmalarının da 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlandırılmasının mümkün bulunduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; davacının 23.01.2008 tarihinde yeniden Türk vatandaşı olduğu, davacının borçlanmak istediği dönemdeki çalışmalarını borçlanabilmesi için başvuru tarihinde Türk vatandaşı olmasının yeterli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Davaya konu somut olayda uyuşmazlık; çekişme konusu dönemde yürürlükte bulunan 403 sayılı Türk vatandaşlık Kanunun 20.maddesi uyarınca dava tarihinden önce 12.06.2009 tarihinde yürürlüğü giren 5901 sayılı Türk vatandaşlık Kanunun 25. maddesi gereğince, Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilip, 24.03.1999 tarihinde Alman vatandaşlığına geçen, borçlanma talebi Kurumca reddedilen dönemde Türk vatandaşı olmadığı çekişmesiz bulunan davacının 24.03.1999 tarihinden sonra Almanya'da gerçekleşen çalışma sürelerini 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanarak sosyal güvenliği bakımından değerlendirilip, değerlenlendirilemeyeceğine ilişkin olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.04.2010 gün ve 2010/10-210-240 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere 3201 sayılı Kanunun 1. ve uygulama yönetmeliğinin 2. maddesine göre, Türk vatandaşlarının; Türk vatandaşı olarak yurtdışında gerçekleşen çalışmalarını borçlanabilecekleri öngörülmüş olup, Türk vatandaşlığının kaybedilmesinden sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerin borçlanılması mümkün bulunmadığından bu döneme ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde kabule karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmaldır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıkalanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.