Taraflar arasında görülen davada ...3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12.02.2013 tarih ve 2011/63-2013/26 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davalılar tarafından işletilen ve davalılar adına tescilli olan www..., www..., www..., www... ve www... alan adlı internet siteleri üzerinden müvekkili şirkete ait www... internet sitesi içeriği ile müvekkili şirketin tescilli markalarının, unvanının ve logosunun müvekkilinin bilgisi dışında kullanılmakta olduğunu, müvekkili şirketin kendisine ait olan internet sitesinde, davalılar tarafından işletilen internet sitelerinde sunulan tüm hizmetleri internet kullanıcılarına sunduğunu, davalıların anılan internet sitesi üzerinden yürüttükleri ticari faaliyetin müvekkilinin fikri ve sınai mülkiyet hukukundan kaynaklanan marka haklarına, mali haklarına ve unvanına açık bir tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, davalılar tarafından işletilen ve adlarına tescilli olan internet sitelerini kullanmaktan men edilmelerine ve alan adlarının kullanılmaması için sitelere erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili tarafından davalıların adresleri bildirilmediğinden ve yapılan araştırma da sonuçsuz kaldığından davalılara tebligat yapılamamıştır.

Mahkemece, iddia, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava dilekçesinde davalıların adreslerinin bildirilmediği, bilirkişi tarafından yapılan incelemede de davalıların adresleri tespit edilemediği gibi davacı vekilince davalılarla ilgili bildirilen adreslere tebligat yapılamadığı, HMK'nın 119. maddesinin son fıkrasında belirtildiği üzere, dava dilekçesinde bulunacak hususlar bölümünde, b bendinde davacının yanında davalının adı, soyadı ve adresinin bulunması zorunluluk arz etmekte olup, 119. maddenin son fıkrası gereğince dava dilekçesindeki eksik olan bu hususun tamamlanması için bir haftalık kesin süre verilmesine rağmen, davacı vekilince eksikliğin tamamlanmadığı gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, marka hakkına tecavüzün önlenmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, davacı tarafın verilen kesin süreye rağmen davalıların adreslerini bildirmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, varılan sonuç 6100 sayılı HMK'nın 119. maddesi ile getirilen düzenlemeye uygun değildir. Dosya içeriğinden anlaşılacağı üzere, internet üzerinden ihlal yaptığı iddia edilen davalı H... haricindeki diğer davalıların adresi dava dilekçesinde bildirilmemiş olup bildirilen bu adrese çıkarılan tebligat da sonuçsuz kalmıştır. Yargılama aşamasında, mahkemece, internet servis sağlayıcılarına yazılan müzekkereler sonucunda da mahkemeye, bir kısım davalılar H... ve T... ile ilgili kayıtlı adres bilgilerinin bildirildiği gibi davaya konu bir kısım internet alan adlarına ait sunucu müşterisi bilgileri verilerek sunucu sahiplerinden dava konusu internet sitesi sahiplerine ait doğru ve güncel bilgilerin temin edilebileceği bildirilmiştir. Ancak mahkemece, davalı H...'nın bildirilen “...” şeklindeki yeni adresi yerine dava dilekçesinde bildirilen adrese tebligat çıkarılmaya devam edildiği gibi davalılardan T...'ın “...” olarak bildirilen adresine ise hiç tebligat çıkarılmadığı, ayrıca internet servis sağlayıcıları tarafından kiralık sunucu müşterisi bilgileri gönderilen sunucu sahiplerinden de dava konusu web sitesi sahiplerinin kimlik ve adres bilgilerinin sorulmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.

Davacı, davalının adresini dava dilekçesinde bildirmediği için kendisine verilen bir haftalık süre içerisinde de davalının adresini bulamadığı takdirde, dava açılmamış sayılmaz. Bu durumda mahkemece yapılan araştırmadan sonra gerekirse ilan yoluyla dava dilekçesinin tebliği gerekir. Bunun gibi tarafın gösterdiği adreste davalının bulunamaması halinde mahkemece davalının açık adresinin araştırılması gerekmektedir (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammed, Medeni Usul Hukuku, 14. Baskı, s. 503 vd.)

Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece davalıların adres ve kimlik araştırmasının yapılarak adreslerinin tespit edilmesi, ancak adreslerinin tespit edilememesi halinde ise, 6099 sayılı Yasa ile değiştirilen 7201 sayılı 21, 28 ve 35. maddeleri dikkate alınarak taraf teşkilinin sağlanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, gerekli araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kararara.com