İstanbul Barosu seçimleri, ilginç tartışmaları ile gündemin ilk sıralarına yükselme sinyalleri veriyor. Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan Adayı Kemal Aytaç, yargılama kültüründeki despotik-otoriter işleyişi kıracaklarını söyleyerek mahkeme salonlarının yapısını tartışmaya açtı.

Dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu’nda seçim yarışı başladı. 5 adayın yarışacağı seçimler 6-7 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek. 26 bin avukatı temsil eden İstanbul Barosu seçimlerinde avukatların mesleki sorunlarını çözecek vaatler ilgi çekiyor.

Seçimlerin en iddialı adaylarından biri olan Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan Adayı Kemal Aytaç, “yargıda marangoz hatası” tartışmasını başlattı. Mahkeme sürerken, savcıların, yargıçlarla aynı hizada oturduklarını belirten Aytaç, savcı ile yargıcın aynı hizada oturduğu kürsüleri “marangoz hatası” diye nitelendirdi.

Savunmanın; “iddia” ve “hüküm” kurumları ile birlikte yargının üç temel eşit ve bağımsız unsurundan biri olduğunun altını çizen Avukat Kemal Aytaç, “İddia makamını temsil eden savcı, kürsüde yargıçla yan yana bulunurken “savunmayı” temsil eden avukatın kürsünün altında yer alması, “iddia” ve “savunma” makamları arasında eşitsiz ve hiyerarşik bir görüntü yaratmaktadır” diye konuştu.

Bu durumu “Yargıda Marangoz Hatası” olarak yorumlayan Kemal Aytaç, aynı zamanda adil yargılanma hakkı ve silahların eşitliği ilkelerinin açık ihlali olduğunu da aktardı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), pek çok kararında savcıların kürsüde bulunmasının adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu belirttiğini ifade eden Kemal Aytaç, “Mahkemeye göre, bir yargılamanın yalnızca adil olması yetmez, aynı zamanda adil yapıldığının da yargılamanın tarafları açısından görülmesi/algının da bu yönde olması gerekir. Savcıların kürsüde yargıçlarla yan yana yer alması uygulamasına son verilmeli, savcıların avukatlar ile aynı hizada, avukatın karşısında yerini alması sağlanmalıdır. Avukatlar ve savcılar, kürsüdeki yargıcın karşısında durarak yargılamaya katılmalıdır” diye konuştu.

Savcıların, avukatlarla aynı giriş çıkış kapılarını, aynı koşullarda kullanmadığının da altını çizen Aytaç şöyle devam etti:

“Karar için oturuma ara verildiğinde, avukatlar gibi savcılarda salonu terk etmelidir. Adliyelerin yönetiminin savcılar tarafından yürütülmesi uygulamasına da son verilmeli ve içinde baro temsilcilerinin de yer aldığı özerk bir kurul eliyle adliyeler yönetilmelidir.”