Alican Uludağ’ın Cumhuriyet Gazetesi’ndeki haberine göre Soma soruşturması hukukçular arasında tartışma yaratmış. Habere göre soruşturmada şüpheliler Türk Ceza Yasası’nın 85/2 maddesinde düzenlenen “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olmak”la suçlanmaktadırlar.

ÇHD Genel başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Ersan Şen ise bu olayda olası kastın uygulanması gerektiğini söylemektedirler.

Öncelikli şunu söyleyelim TCK’nın 85/2 inci maddesi bilinçli taksiri değil taksirle   birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden ” olmayı düzenlemektedir.  Bilinçli taksir delillerin toplanmasından sonra tartışılacak bir konudur.

Haberdeki hukukçu duruşuna katılmıyorum

Habere dayalı yorum yapıyorum; bu haberdeki hukukçu duruşuna katılmak mümkün değil.

Bizce bu soruşturmada önemli olan şey TCK’nın hangi maddesinin uygulanacağı değildir. Önemli olan adil bir soruşturmanın koşullarının olup olmadığıdır. Adil bir soruşturma yapılabildiği, sağlıklı deliller toplanabildiği,  delillere serbestçe ulaşılabildiği takdirde zaten savcı ve hâkimler hangi ceza maddesine göre karar vermek gerektiğini değerlendireceklerdir.

Adil yargılamanın olmazsa olmazı delillere serbestçe ulaşılabilmesidir. Soma faciasında hükümetin, yürütmenin takındığı tavır delillere serbestçe ulaşmanın önünde ciddi bir engel oluşturmuştur. Hükümet facianın olduğu gün olayın sorumlularının araştırılıp soruşturulacağını ve suçlu olanların cezalandırılacağını açıklamak yerine bu olayın maden işçilerinin “fıtratında” olduğunu söylemeyi tercih etmiştir.

Başbakan Erdoğan'ın açıklaması:

“Bunlar olağan şeyler, fıtratında bu var!”
“Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var. hiç kaza olmayacak diye bir şey yok. Tabi işin boyutunun bu kadar fazla olması bizi derinden yaralamıştır. Bizi derinden üzmüştür. Kontrollerle de burası gerçekten gerek işçi sağlığı gerek işçi güvenliği açısından da iyi noktada kömür ocaklarından birisi olarak değerlendirmesi yapılmış ve nisan Mayıs’ta da çalışmalarına devam etmiştir.”(Sol Haber)

Başbakanın bu açıklaması ve diğer açıklamalarının hiçbirisinde sorumlu arayan bir ifade olmadığı gibi  Soma işletmesini savunan ifadeler vardır. Bu durum sadece başbakanın açıklamasında böyle değildir; başta Enerji Bakanı Taner Yıldız olmak üzere bütün hükümet yetkililerinin ifadeleri bu anlamda benzerdir, yani sorumlu arayan bir ifadeleri yoktur.

Baskı, şiddet ve olağanüstü hal

Soma’da gösteriler yasaklanmış, gazeteciler olay yerinden uzaklaştırılmış, olayları yerinde gözlemlemek isteyen İzmir Barosu avukatları şiddet uygulanarak gözaltına alınmışlardır.

Bütün bu ahval ve şerait altında sağlıklı, adil bir soruşturmanın yapılması beklenemez.

Adil bir soruşturmanın yapılması istense idi gösteriler TOMA’lar ve gaz fişekleri ile bastırılmaz, gazeteciler olay yerinden uzaklaştırılmaz ve hepsinden önemlisi yetkililer açıklamalarında madenci ölümlerinin işin “fıtratından” olduğunu söyleyerek faciayı olağanlaştırmaya çalışmazlardı.

Adil soruşturma amaçlansaydı; avukatlar şiddet uygulanarak elleri kelepçelenerek gözaltına alınmazlardı. Aksine avukatlara yardımcı olunurdu. Türkiye Barolar Birliği’nden destek istenirdi.

Bu nedenlerle haberdeki hukukçu duruşuna katılmıyorum.

Hukukçulara yakışan kamuoyundaki hissiyata uyarak, çoğunluğun hoşuna gider diye bu cezalar az, daha ağır cezalar verilsin demek değildir. Hukukçu delillere göre zamanında ve yerinde konuşur, çoğunluğun hissiyatına göre tutum takınmaz, nabza göre şerbet vermez.

“Bu cezalar az, daha ağır cezalar verilmeli” bu yaklaşım bir hukukçu yaklaşımı olamaz.

Siz, önce deliller sağlıklı olarak toplanabilecek mi? Yargı hükümetin bu tutumu karşısında tarafsız davranabilecek mi, buna bakın.. Daha deliller belli olmadan ahkam kesmenin alemi yok.. Cumhuriyet savcısı soruşturmayı TCK 85/2 den başlatır, delillerin toplanmasından sonra davayı TCK 82 inci maddeden açar.

Rahmi Ofluoğlu ( Hukukçu)