ilivri Duruşmalarında tam müvekkilinin savunmasını yapacağı gün tutuklanan Av. Yusuf ERİKEL 01.04.2011 günlü oturum sonunda OY BİRLİĞİYLE TAHLİYE OLDU.
Silivri Duruşmaları İstanbul Barosu (eski) Gözlemcisi olarak bu olayı yorumlamadan edemeyeceğim.

İstanbul Barosu üyelerinden olan Av. Yusuf ERİKEL, Silivri Cezaevinde kanser olmuştu. Cumhuriyet Savcısı M. Ali PEKGÜZEL onun cezaevi koşullarında pratisyen hekimlerin tedavisi ile iyileşemeyeceğini anlayarak 01.04.2011 günü Çapa Tıp Fakültesine sevkini sağlamıştı. O nedenle bu oturumda yoktu. Cuma günleri Mahkeme Kurulu sanıklar ve avukatlarının taleplerini alır ve geç saatlere (bazen gece yarılarına) kadar aralarında istekleri görüşerek ara kararlarını bildirirlerdi. 01.04.2011 Cuma günü Türk Hukuk Tarihine girecek bir gün yaşandı.

Duruşma öncesi aralarında görüşen tüm sanıklar ve avukatlar, bugün başka istekte bulunmayıp yalnızca Yusuf ERİKEL’in tahliyesini istemeğe karar vermişlerdi. Böyle bir kararlılıkla kendi isteklerinden feragat edip güç birliği gösterirlerse bir sonuç alabilecekleri inancında birleştiler.

Yusuf ERİKEL, bu davada 5 sanığın müdafiliğini üstlenmişti. Aylardır hazırlandığı savunmasına başlayacağı gün “kendisi de aynı örgüte üye olduğu” iddiasıyla apar topar gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Cezaevi koşullarında, belki de haksızlıkların yarattığı stres altında kanser illetiyle tanıştı. Hastalığı öyle ilerlemişti ki, artık tahliye yerine yalnızca dışarıdaki hastanede tedaviye yollanmasını istiyordu. Boğazındaki kitle 8 cm büyüklüğe ulaşmıştı. Yalnızca antibiyotikle tedavinin sürdürülemeyeceğini cezaevi görevlileri bile biliyordu. Sonunda bu isteğine yanıt bulabildiği 01.04.2011 Cuma günü Cezaevi aracıyla Tıp Fakültesine yollandı. Ama “ilgili doktorların hastane dışındaki konferansa gittikleri gerekçesiyle başka gün getirilmesi” söylenerek geri çevrildi. ERİKEL, Cezaevine dönünce hücresine değil duruşma salonuna girdi. Salondakiler bu olumsuz olayı kendisinden öğrendiler.

Duruşmada Yusuf ERİKEL’in tahliyesi ile ilgili istekler sürdürülüyordu.

İlk söz alan Av.Ali Rıza DİZDAR, atılı suçlama ile ilgisi olmadığı gibi kanser illetine yakalanmış ve tedavisinin bu koşullarda olanaksızlığı nedeniyle müvekkili ve meslektaşı Yusuf ERİKEL’in tahliyesini istedi.

Her oturumda başka bir mükemmellikte savunmalar yapan Mustafa BALBAY, bu kez kendisinin değil ısrarla ERİKEL’in tahliyesini istediğini vurguladı.

Tuncay ÖZKAN, her oturumda çeşitli gerekçeler gösterip kendisinin haksız yere tutuklu kaldığını belirterek tahliyesini isterken bu oturumda yalnızca ERİKEL’in tahliyesini istedi. Konuşmasını Fatiha suresini okuyarak tamamladı.

O’nunla aynı veya ayrı görüşte olan tüm tutuklu sanıklar ve (davanın başlangıcında görüş ayrılıkları taşımış olanlar bulunsa bile) tüm avukatlar tek tek söz alarak “bugün kendi müvekkillerinin değil yalnızca Yusuf ERİKEL’in tahliyesini” istediler.

İddia makamı da belki bu dayanışmanın etkisiyle çok ender rastlanan bir biçimde, aynı gerekçelerle Yusuf ERİKEL için tahliye istedi.

Duruşmaya ara verildikten sonra, her zamankinden daha kısa bir süre içinde istekleri görüşen Mahkeme Kurulu, yedek üye de aralarında olmak üzere tam kadro kürsüye geldi. Saat 21:00 sıralarında Mahkeme Başkanı Köksal ŞENGÜN, Tutuklu Sanık Avukat Yusuf ERİKEL’in tahliyesine oybirliğiyle karar verildiğini açıklarken salondaki herkes buruk bir sevinçle göz yaşlarını tutamadı.

Salonda yaşanan buruk sevinç, Güç birliğinin neleri başarabileceğine ilişkin bir örneği daha tarihe gözyaşlarıyla yazmıştı.

Tutuklu Sanık Avukat Yusuf ERİKEL’in Cezevinden kurtuluşuna yol açan bu GÜÇ BİRLİĞİ, Seçimlerde göstereceğimiz GÜÇ BİRLİĞİ ile ülkemizin de kurtuluşuna örnek olur inşallah! CUMHURİYET İÇİN GÜÇBİRLİĞİ’nin bağımsız adaylarını seçebilirsek bu da demokrasi ile kurtuluşa varmamızı sağlayacaktır.

Av.Ömer YASA
06/04/2011