Şirket hisselerini devreden ancak devir işlemleri tescil ve ilan edilmeyen limitet şirket ortaklarının SGK prim borçlarından sorumluluğu devam etmez. 6762 sayılı TTK’na göre limitet şirket hisse devirlerinin tescil ve ilanı kurucu değil bildirici bir işlemdir.

2012/21-734 E., 2013/152 K. Ve 30.1.2013 tarihli Yargıtay  Hukuk Genel Kurulu kararına esas olan 506  ve 6762 sayılı kanunlar mülga kanunlardır.  Sözü edilen Hukuk Genel Kurul kararı mülga kanunlara dayansa da karar özü itibariyle bugün de genel olarak geçerli bir karardır.

Olay; limitet şirket ortağı hisselerini devreder ve şirket müdürlüğünden ayrılır ancak hisse devri ve müdürlükten ayrılma tescil ve ilan edilmez?

Sorun; ortaklıktan ve müdürlükten ayrılan ortağı SSK prim borçlarından sorumluluğu devam eder mi? 

Konuyla ilişkili yasalar 6762 sayılı eski TTK ve 506 sayılı yasadır. 6762 sayılı yasanın konuya ilişkin maddeler 38, 39 ve 520. maddelerdir. 6762 sayılı yasanın 38 ve 39. maddelerin 6102 sayılı yeni TTK’daki karşılığı 36. Madde, 520. Maddenin karşılığı ise 595. maddedir.  Eski ve yeni maddelerde konu açısından önemli bir fark yoktur.

TTK 38 ve 39. Maddeler teşci ve ilan edilen hususların üçüncü kişileri bağlayacağı, üçüncü kişilerin bu hususları bilmediklerini iddia edemeyeceğini öngörmektedir. Yeni TTK’nın 36. Maddesi de aynı doğrultuda bir düzenleme yapmıştır.

Anılan Hukuk Genel Kurulu kararında vergi idarelerinin ve SGK’nın üçüncü kişi olmadığı tespitine yer verilmekte ve 520. Maddeye göre yapılan devrin tescil ve ilan edilmemiş olsa bile SGK’yı bağlayacağına hükmedilmektedir.

Kararın ilgili bölümleri şöyle:

“Ancak, şirket temsilcisi veya ortağının kamu alacaklarına karşı sorumluluğu ilan edilmemenin sonuçlarına bağlanamaz, zira kamu kurumu 6762 sayılı Kanunun38 ve 39.maddeleri anlamında üçüncü kişi olmadığı gibi, tescil edilmemeye dayanılabilmesi için yetkisiz temsilcinin şirket adına işlem yapması zorunluluğu bulunmaktadır.”

 Kararın bir başka yerinde tescil ve ilanın kural olarak kurucu değil bildirici olduğu söylenmektedir.

“Bilindiği üzere, ticaret siciline tescil, kural olarak bildirici etkiye sahiptir. İstisnai olarak, ticaret unvanı ve işletme adının korunması; ticaret şirketlerinin tüzel kişilik kazanabilmesi; esnaf işletmelerinde ticari mümessil tayini; anonim şirketlerde ana sözleşmenin değişikliğinin hüküm ifade etmesi ve ticari işletme rehni halleri için ticaret siciline tescil, zorunlu ve kurucu niteliktedir.”

6102 sayılı yasa limitet şirket hisselerinin devri konusunda farklı düzenlemeler yapmış olsa da tescil ve ilana ilişkin düzenleme aynıdır.

Şirket yöneticilerinin SGK borçlarından sorumluluğunu düzenleyen mülga 506 sayılı yasanı 80. maddesi ile yürürlükteki 5510 sayılı yasanın 88ç maddelerindeki konuya ilişkin düzenlemeler ise aynı doğrultudadır.

Sonuç olarak; anılan Hukuk Genel Kurul Kararına göre şirket ortaklığından ve yöneticiliğinden ayrılan ortağın, bu hususlar tescil ve ilan edilmese bile kendilerinden sonraki döneme ilişkin ödenmeyen SGK prim borçlarından bir sorumluluğu yoktur.

Rahmi Ofluoğlu