Tarihinden ormanına, içinde Atatürk geçen her şeyi unutturmaya çalışan iktidar, başlıca ortak değerlerimiz olan ulusal günlerimizi seçim malzemesi yapmaktan çekinmiyor.
Dün 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi Anma Günü’ydü. 18 Mart 1915’te Çanakkale deniz savaşlarını kazandık ve boğazı geçip İstanbul’u işgal etmek isteyen emperyalist güçleri durdurduk. Ancak emellerinden vazgeçmediler, deniz savaşını kaybedince karadan Gelibolu Yarımadası’ndan Çanakkale Boğazı’nı boğazlamak ve geçmek istediler. Bu kez Mustafa Kemal sahneye çıktı. 25 Nisan’da sonuçlanan kara savaşlarında da emperyalist güçlerin hevesini kursağında bıraktı.
Turgut Özakman’ın ifadesiyle söylemek gerekirse Çanakkale Savaşı Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözüdür. Bu savaşlarda 250 bin Mehmet şehit oldu, milyonlarca Mehmet’in ve Türkiye Cumhuriyeti’nin doğması için.
Çanakkale savaşları üç asırdır devam eden büyük yenilgiler serisine son verdi ve bu toprakları vatan yapma ruhunun bir daha ölmemek üzere canlanmasını sağladı.

***

18 Mart sadece Çanakkale savaşlarında değil, o günden bu yana tüm savaşlarda ve terörle mücadelede şehit düşmüş Mehmetçikleri de anma günü.
İktidar partisi dün bu çerçevede ayrım yaparak seçtiği gazetelere ilan verdi. Başbakan’ın fotoğrafını, altında evet yazılı AKP amblemini ve “Ak belediyeler mutlu insanlar” logosunu taşıyan ilana göre, Türkiye bugün tıpkı Çanakkale günlerinde olduğu gibi iç ve dış düşmanlar tarafından kuşatılmış durumda. Kardeşliğe ve birliğe kastedenler içeriden dışarıdan millete, devlete saldırıyorlar. İlana göre 1915’te Çanakkale nasıl geçilmediyse bugün de Türkiye’yi geçemeyecekler; 18 Mart’ta zafer milletindi, 30 Mart’ta da zafer yine milletin olacak.
Bu ilanın mantığına göre iktidar partisi seçimi kazanırsa tüm düşmanlar ülkeden kovulmuş olacak, sandıkta kaybeden de düşman ilan edilecek.
Aslında ilanın fazladan bir yorumcuya ihtiyacı yok. Ama AKP’nin nasıl bir mantıkla ülkeyi yönettiğini, Başbakan’ın ruh halini Çanakkale gibi hepimizin ortak değeri olan bir zafer gününe de yansıttığını görüyoruz.
Toplumda karşıtlıklar üreterek ne pahasına olursa olsun yandaşlarını bir arada tutma kaygısı güden iktidar, tarihimizdeki bir zafer gününden de iç düşman çıkarmış görünüyor.
Böyle yöntemlerle elde edilecek olası bir seçim başarısı, başta iktidar partisi olmak üzere hiç kimseye yaramayacaktır.

***

Hükümet bir yandan şehitler için ilan veriyor ama şehit annelerinin hakkını vermek için ayak diriyor. Şehit aileleri, gaziler ve yakınlarının devlet kadrolarına alınmalarını İçişleri Bakanlığı Şehit-Gazi Atama Şube Müdürlüğü yapıyor. Bu atamalarda yer yer ayrımcılığın yapıldığı, hak yendiği haberleri geliyor. Pek çok şehit ve gazi yakını hak ettiği halde uzman, uzman yardımcısı, araştırmacı, müdür, müdür yardımcısı, şef, avukat, mühendis, öğretmen, yapım ve yayın elemanı, tekniker, teknisyen gibi kariyer kadrolarına atanmıyor. Düz memur olarak görev veriliyor. Hak yendiğini ellerinde diploma ve belgelerle birlikte kanıtlayan kişilere, “bütün atamaları memur olarak yapıyoruz” karşılığı veriliyor.
Oysa AKP icraatıyla biraz ilgilenenler biliyor ki, uzmanlık ve yöneticilik gibi özellikli yerlere atananların çoğu iktidar partisinin süzgecinden geçmiş olanlar.
İktidar şehitler için seçim endeksli ilan vermeyi biliyor, ama onların hakkını vermeyi bilmiyor.