Tarlabaşılıyım, kitabın yazarı Av. Ali Riza Dizdar’ın doğup büyüdüğü Tarlabaşı’nı anlatıyor. Kitapta Tarlabaşı’nın kabadayıları, pezevenkleri, hayat kadınları, gayleri ve bu alemin raconu anlatılıyor. Bu dünyada herkes var; hırsız, yankesici, katil, ibne, hayat kadını ve rant var; kadınlar sermaye oluyor, kumar var, illegal her şey var..Ama müebbetlik Kamil gibi girdiği bir evden kaçmak için karşısına çıkan ve avaz avaz bağıran kadını itip kaçan, ertesi gün gazetelerden kadının öldüğünü öğrenince polise gidip ben öldürdüm diyecek kadar dürüstler, Eşkıya Kemal gibi elinde imkan olduğu halde bu alemin rantına dönüp bakmayan ama bir kadını korumak için Arap Muzaffer’le ölümüne çarpışan  gözü pek, korkusuz Eşkıya Kemal'lerde var.

Müebbetlik Kamil ile Deniz ve arkadaşlarının yolları Sultanahmet Cezaevi’nde kesişir. Hapishane idaresi Deniz ve arkadaşlarını müebbetlik Kamil’in koğuşuna verir..
Deniz, Rahmi, Mustafa ve arkadaşları..Böylece 68 kuşağı “Tarlabaşılıyım” romanına dahil oluyor.. Romanı 68’li Av. Ali Rıza yazar da içinde 68’liler olmaz mı?

Nefis bir roman..

Bakınız Tuncay Özkan “Tarlabaşılıyım” için ne diyor?

Dostlarım;

Ali Rıza Dizdar’ın “Tarlabaşılıyım” adlı romanını okudum.

İnanılmaz olaylar, öyküler, insanlarla dopdolu.

Herkese okumasını öneriyorum.

Dizdar; doğup, büyüdüğü Tarlabaşı’na, borcunu ödemiş.

Gerçek İstanbul’un romanını yazmış.

Ellerine sağlık.

Tuncay Özkan

Tarlabaşılıyım 

Semtin kültürüyle anlatılır insanlar. Öylece de hikâye edilir hayatlar. Tarlabaşı öyle her semte benzemez. Gözükaralar vardır bu semtin kitabında. 

Eğer ne zaman ne olacağı belli olmayan bir semt ise anlatılan... Hikâye daha da karmaşıklaşır. Söz verildiyse sonuna kadar arkasında duran, racon kesen ağır abiler vardır. Birbirlerinden başkasına güvenmeyen semt sakinlerinin tekinsizliğidir, bir anda toz-duman, bir anda süt-liman Tarlabaşı...

Tarlabaşı yaşanmışlıklarını yalın çıplaklığı ile taşırken; siyasetten aşka, aşktan ihanete, geçmişten günümüze... Bu kez bir Tarlabaşılı anlatıyor. Yıllarını, İstanbul un orta yerinde olduğu halde bambaşka bir dünyanın içinden süzüp getirdikleriyle Dizdardan bir Tarlabaşı hikâyesi. 
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı bir arkadaşımın romanı diye satın aldım. Ali Rıza Dizdar ünlü bir roman yazarı değil.. Hatır için okumaya başladım ama sonra kitabı elimden bırakamadım.  Sürükleyici bir kitap, yaşadığımız İstanbul’u bize bir başka yüzü ile anlatıyor..Teşekkürler Ali Rıza...

Rahmi Ofluğlu