“Kara para” ya da “suç geliri”, altyapısında başka bir suç bulunan faaliyetlerden elde edilen gelir iken, “aklama” bu suçun devamında teşekkül eden başka bir suçu ifade etmektedir. Bir diğer ifadeyle “kara para aklama”; öncül suçlar nedeniyle elde edilmiş para, mal, kıymetli evrak ve diğer ekonomik değerlerin yasal/meşru ekonomik değerlere dönüştürülmesi amacıyla “kaynağının” “gizlenmesi” veyahut “gizlenmeye teşebbüs edilmesidir”.

Suç geliri yasaların suç saydığı fiillerden elde edilen her türlü ekonomik menfaat ve değer olarak ifade edilebilir. Sözlük anlamıyla “yasa dışı yollardan sağlanan kazanç” olarak tanımlanan suç geliri, kirli para gibi terimlerle de anılmaktadır. Uluslararası literatürde ise bu kapsamda “suç geliri” (proceeds of crime), “kirli para” (dirty money), “kara para” (black money) veya “suç parası” (criminal fund) terimleri kullanılmaktadır.

Suç geliri ekonomik, sosyal ve hukuki olmak üzere farklı açılardan tanımlanabilir. Aklama suçuna konu olabilecek suç geliri doğal olarak hukuki olarak tanımlanan suç geliridir ki, bu da ülke mevzuatlarında öncül suç olarak belirlenmiş fiillerden elde edilen her türlü değerdir.

Ülkemizde 19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Kara paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun’da tanımlanan “kara para”, söz konusu Kanunun 2/a maddesinde sayılan Kanunlardaki fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen bütün ekonomik değerleri ifade etmekteydi. 18.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunda kara para kavramı yerine “Suç geliri” kavramı kullanılmış ve aynı kanunda suç geliri, TCK’nın 282’nci maddesine paralel şekilde “suçtan kaynaklanan malvarlığı değeri” olarak tanımlanmıştır

Kara para ve aklama kavramına dünya gündemine ilk defa 1988 Uyuşturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (daha önce ABD ve İngiltere de mevzuat çalışmaları başlamıştı) ile değinilmiştir.

Daha sonra ise AB Konseyi doğrudan kara para aklamayı hedef alan 1990 tarihli Suç Gelirlerinin Aklanması Araştırılması Zaptedilmesi, Müsaderesi Sözleşmesi hazırlanmıştır.

Kara paranın, ülkeye ne zaman girip çıkacağı belli olmayan, para politikalarını yıpratıcı, para arz ve talebini sistematik olmayan şekilde etkileyen, konjokturden bağımsız, piyasa bozucu, istikrarı hedef alan, ekonomik dengeleri, adil gelir dağılımı hedeflerini aşındıran çeşitli zararlı etkileri bulunmaktadır.

Kayıt dışı ile kara para ise genelde karıştırılsa da, temelde farklı kavramları temsil etmektedir. Kayıt dışı (Gri Para); doğrudan vergi ödemelerinden kaçmaya yönelmekte, belge ve yasal defter düzenlerine aykırılık taşımakta, açıkça vergi ödememek adına hasılat, gelir, servet veya gelir unsurlarının ve işlemlerin gizlenmesini temsil etmektedir. Kara para ise vergi ödemeyi sorun etmeyen bir yapıya sahip olup, açıkça kayıt dışına göre ters mekanizma ile çalışmaktadır. Bu gelirin özünü bir suç oluşturmaktadır. Bu suçların neler olduğunu, hangi suçların öncül suç olduğunu her ülke kendi yasal düzenlemelerinde yer vermiştir.

Buna karşın, kayıt dışının yoğun olduğu ülkeler kara para aklama konusunda daha fazla imkanlar sunduğundan dolayı, mali denetim mekanizması ve hukuk düzeni yeteri kadar oturmamış ve kayıt dışının fazla olduğu ülkeler kara para aklama suçunu genel olarak teşvik etmektedir.

4208 sayılı Kanunda (2/a maddesi) 29 öncül suç sayılarak bu fiiller nedeniyle doğan mal, para, para yerine geçen kıymetli evrak, gelirler, bir para biriminden diğer para birimine geçilmesi de dahil olmak üzere, bu kıymetlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değer “kara para” olarak tanımlanmıştır.

Aklama sürecini kavramak için konu, “öncül suç” ve “suç geliri” kavramları ile birlikte değerlendirilmelidir. Genel olarak aklamadan bahsedebilmek için;

•        Bir suç işlenmiş (Öncül suç),

•        Bu suç sonucunda herhangi bir ekonomik değer elde edilmiş (Suç geliri),

•        Bu ekonomik değerleri yasadışı nitelikten çıkarıp bunlara yasal görünüm kazandırmaya yönelik fiillerin işlenmiş

Olması gerekmektedir.

Öncül suç, suç gelirinin elde edilmesini mümkün kılan suçtur. Hukuki olarak suç gelirine kaynak teşkil eden bu suçlar, benimsenen yaklaşıma göre ülke mevzuatlarında farklı şekillerde belirlenmişlerdir.

Öncül suç belirlemede kullanılan yaklaşımlar şu şekilde belirtilebilir:

•        Tüm ağır suçların öncül suç olarak kabulü,

•        Tüm suçların veya belirli kategorideki ağır suçların veya belirli hapis cezası sınırını aşan suçların öncül suç olarak kabulü,

•        Öncül suçların sayma suretiyle belirlenmesi,

•        Karma yaklaşım.

Ülkemizde 4208 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde öncül suçlar sayma yöntemi ile belirlenmişken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun aklama suçunun düzenlendiği 282. maddesinde “alt sınırı altı ay ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar” şeklinde eşik yaklaşım benimsenmiştir.

Bahsi geçen suçlar; uyuşturucu ticareti, gümrük silah kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı, sahte fatura suçları, para kalpazanlığı, tehdit ile menfaat temini, devletin şahsiyetine yönelik suçlar, organ nakli, rüşvet hileli iflas resmi hususi belge de sahtecilik gibi suçlar sayılmaktadır.

Daha sonraki düzenlemede ise alt yapısı belli bir hapis cezası gerektiren suçlar kapsama alınmıştır.

Kara para aklama; öncül suçlar nedeniyle elde edilmiş para, mal, kıymetli evrak ve diğer ekonomik değerlerin yasal ekonomik değerlere dönüştürülmesi amacıyla kaynağının gizlenmesi ve gizlenmeye teşebbüs edilmesidir. Bu kapsamda,

ü       Bir öncül suç işlenmiş olacak;

ü       Suç sonucunda kara para elde edilmiş olacak;

ü       Yasal olmayan paranın yasal görünüm kazanması için bir fiil olması gerekmektedir.

Yani aklama suçu için, öncül suç kapsamında elde edilen ekonomik değer için aşağıda sayılan faaliyetin/faaliyetlerin yapılması gerekmektedir;

1-      İktisap Edilmesi,

2-      Bulundurulması,

3-      Nakledilmesi,

4-      Transfer Edilmesi,

5-      Sınır Ötesi İşleme Tabi Tutulması,

6-      Kullanılması,

7-      İşletilmesi,

8-      Yatırılması,

9-      Başka Bir Değere Dönüştürülmesi,

10-    Kaynağı, Niteliği, Sahibi, Zilyedinin Gizlenmesi veya Farklı Gösterilmesi.

Daha açık ifade edilirse, aşağıdaki fiillerin işlenmesi sonucunda elde edilen kara paranın açıkça aklama suçu kapsamında mütalaa edileceği açıktır:

1-      Elde Edenlerce Kaynağına Meşrutiyet Kazandırılması Amacıyla Değerlendirilmesi,

2-      Bu Yolla Elde Edildiği Bilinen Kara paranın Başkalarınca İktisap Edilmesi,

3-      Bulundurulması,

4-      Elde Edenlerce veya Başkalarınca Kullanılması,

5-      Kaynak, Niteliği, Zilyet Malikinin Değiştirilmesi, Gizlenmesi,

6-      Sınır Ötesi İşleme Tabi Tutulması,

7-      Bu Hareketin Gizlenmesi,

8-      Faalin Kaçmasına Yardımcı Olacak Şekilde Kaynağı ve Yerinin Değiştirilmesi,

9-      Transfer Yoluyla Aklanması,

10-    Kara Paranın Tespitini Engellemeye Yönelik Fiiller.

Aklama suçu, genel olarak öncül suçlardan elde edilen gelirlerin, yasa dışı kaynağını gizlemek ve bu gelirleri yasal bir kaynaktan elde edilmiş gibi göstermek amacıyla yapılan her türlü işlem olarak tanımlanabilir.

Aklama suçu hukuk sistemimizde ilk olarak 19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Kanunun 2/b maddesinde “Kara para aklama suçu” adıyla tanımlanmıştır. Daha sonra 1 Haziran 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama” başlıklı 282’nci maddesinde yeniden düzenlemiştir.

Aklama ile mücadele kapsamında hazırlanan uluslararası sözleşmelerde aklama fiilleri ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Örneğin Türkiye’nin de taraf olduğu Sınıraşan Organize Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Suç Haline Getirilmesi” başlıklı 6’ncı maddesinde;

•       Suç geliri olduğu bilinen malvarlığının yasadışı kaynağını gizlemek veya olduğundan değişik göstermek veya öncül suçun işlenmesine karışmış olan herhangi bir kişiye işlediği suçun yasal sonuçlarından kaçınmasına yardım etmek amacıyla dönüştürülmesi veya devredilmesi;

•        Bir malvarlığının suç geliri olduğunu bilerek; gerçek niteliğinin, kaynağının, yerinin, kullanımının, hareketlerinin veya mülkiyetinin veya malvarlığına ilişkin hakların gizlenmesi veya olduğundan değişik gösterilmesi.

•        Devletlerin kendi hukuk sisteminin temel kavramlarına tabi olarak, tesellüm anında bu tür bir malın suç geliri olduğunu bilerek; edinilmesi, bulundurulması veya kullanılması, bu maddede belirtilen suçlardan herhangi birini işlemeye veya teşebbüse örgütlü olarak veya suç işleme konusunda anlaşarak yardım, yataklık, kolaylaştırmak ve yol göstermek suretiyle kanıtlanması

Aklama fiilleri olarak belirtilmiştir.

Yasal açıdan kara para olduğu bilinen bir değeri aktif olmayan bir fiille bulunduranlar, iktisap etmeseler dahi aklama fiilini işlemiş sayılmaktadır. Bu durumun bilmediği durumlarda ise suçun teknik yapısı nedeniyle aklama fiili olmaz. Yukarıda sayılan fiillerin tamamı icrai değildir, fonksiyonel olmaya gerek yoktur. Bilerek bazı durağan faaliyetler de aklama fiili içerisindedir.

TCK’nın “Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama” başlıklı 282. Maddesine göre suçtan doğan malvarlığını aklayanların yaptırımları aşağıdaki gibi belirlenmiştir:

(1) (Değişik: 26/6/2009 – 5918/5 md.) Alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) (Ek: 26/6/2009 – 5918/5 md.) Birinci fıkradaki suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, bu suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın alan, kabul eden, bulunduran veya kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu suçun, kamu görevlisi tarafından veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından bu mesleğin icrası sırasında işlenmesi halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır.

(4) Bu suçun, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(5) Bu suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(6) Bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadan önce suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlayan veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek ele geçirilmesini kolaylaştıran kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle cezaya hükmolunmaz.

Bu nedenle, yapılacak muhasebe ve hesap hilesi neticesinde veya bir malvarlığının suç geliri olduğunu bilerek; gerçek niteliğinin, kaynağının, yerinin, kullanımının, hareketlerinin veya mülkiyetinin veya malvarlığına ilişkin hakların gizlenmesi veya olduğundan değişik gösterilmesi. Ve yahut sahte belge kullanma neticesinde suç geliri olduğu bilinen malvarlığının yasadışı kaynağını gizlemek nedenleriyle ortaya çıkabilecek olan aklama suçu kapsamına giren fiiller nedeniyle bu suçu işleyenler hakkında ayrıca TCK hükümleri kapsamında işlem tesis edilecektir.

Kara para veya suç gelirinin aklanması ile sahte belge/yanıltıcı belge düzenlenmesi arasında doğrudan bir ilişki bulunmasa da, bazen aklama faaliyetinin teşekkülünde sahte veya MİYB düzenlenmesi gerekli ve zorunlu olabilmektedir.

Öyle ki, paravan şirketler kurularak sahte belge örgütlenmesi çerçevesinde suçtan doğan malvarlığının bu fiktif şirketlerin karmaşık ve sayıca çok olan işlemleri üzerinden ülkemizde aklanmasına olanak tanınabilmektedir.

Bu şirketler sadece kağıt üstünde vardır, fiili varlıkları yoktur. Fonlar bunlar üzerinden el değiştirmektedir. Kendi aralarında çok fazla ticari işlem yaparak suça iştirak etmektedirler. Bu şirketlerde sadece sahte belge veya MİYB düzenlenmemekte, aynı zamanda aklama nedeniyle faklı bir suç daha işlenmektedir.

Bu aşamada amaç suçtan doğan parayı kaynağından mümkün mertebe uzaklaştırmaktır. Bunun için sıklık, karmaşıklık ve hacim açısından yasal görünümlü işlemler yapılır. Bu işlemler iki aşama ile birlikte yapılabilir; örneğin finansal kuruluş işbirliği yaparsa para yurtdışı işleme konu olabilir. Bu aşamada idare açısından paranın izini sürmek, zor, maliyetli, zaman alıcıdır. Artık ekonomide yasal olarak elde edildiği düşünülen meşru bir kaynak vardır. Bir başka ifadeyle kaynağından tamamen arınmış, meşru kaynaklardan hiçbir farkı olmayan mali sisteme girmiş para vardır. Bu aşamada ihracat, turizm, kredi vs şekillerde para mali sisteme yerleşir.

Keza, işlem gerçek olmakla beraber düzenlenen belgelerde mahiyet veya miktar olarak yapılan fahiş bedellerle alım satım işlemleri de aklama konusuna hizmet edebilmektedir. Burada, ticarete konu kıymet emsallerinin çok üstünde bedellerle mali sisteme sokulabilmektedir. Bu tür olaylarda özellikle emsal bedeli bulunmayan, bilinmeyen veya doğru olarak tespiti mümkün olmayan, özellikle tarihi eser gibi nadide eserlerin ticareti aklama konusunda faillere yardımcı olmaktadır.

Döviz büroları da sahte belge düzenleyerek suça ortak olabilmektedirler. Döviz bürolarının temel özelliği büyük hacimli paraların küçük hacimlerdeki banknotlara dönmesine katkı sağlamasıdır. Böylece fiziki açıdan paranın hacmi azalarak, aklama faaliyetine yardımcı olabilmektedir.

Hayali ihracat yapan şirketler de sahte belge kanalıyla aklama fiilini gerçekleştirebilmekte ve ayrıca KDV iadesi kanalıyla Hazine zararına yol açabilmektedirler.

Ayrıca, özellikle turizm işletmeleri, ulaşım şirketleri vb işletmelerde sahte veya yanıltıcı belge düzenleyerek yapmadıkları hizmetleri yapmış gibi gösterip veya gerçek bedelin çok üstünde bedellerle hizmet ifasında bulunarak aklama fiilini gerçekleştirebilmektedirler.

Bu nedenle, sahte belge ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi sadece vergi hukukuna etki edecek kavramlar olmayıp, kara paranın aklanmasında da önemli görev üstlenebilmektedirler. Dolayısıyla, ortaya birden fazla şekilde tezahür etmiş suç konusu ortaya çıkabilecektir.

                  [i]

 

[1]                     ÇAKMAKCI, Ali, “Kara para (Suç Geliri) Nedir ve Kara para Aklama Yöntemleri Nelerdir?”, http://www.bdturkey.com/suc-geliri-karapara-nedir-ve-karapara-aklama-yontemleri-nelerdir-makale,315.html, www.adenymm.com.tr

 

[i] 1] Yasal Uyarı Ve Bilgilendirme Metni:

Mesleki çalışmalarımızda yer alan bilgiler belli bir konunun veya yasal düzenlemenin veyahut yargı kararlarının çok geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel olarak mükelleflere ve uygulayıcılara bilgi vermek, gündemi talip etmeye yardımcı olmak ve yorum yapmalarına yardım amacını taşımaktadır.

Makaleleri yazıldığı dönem ve yasal düzenlemelerin dikkate alınarak değerlendirme yapılmasının önemli olduğunu hatırlatmak isteriz. Makalelerin telif ve diğer yasal hakları doğrudan şirkete ve yazarına ait olup, atıf yapmadan veya izinsiz kullananlar hakkında her türlü yasal işlemin yapılacağını ifade ederiz.

Çalışmalarımız profesyonel hizmetlerimizi temsil etmeyebileceği gibi, her durum ve koşulda profesyonel yaklaşımlarımızı da ifade ettiği iddia edilemez. Yaptığınız fiili/pratik çalışmalarda bu değerlendirmeler dikkate alınırken, olayların koşullarının da incelenmesi, irdelenmesi, sonuçlarının iyi analizi son derece önemlidir. Bu tür çalışmalarda mutlak suretle bir profesyonelden bilgi alınması veya danışmanlık alınmasında fayda bulunduğu düşünülmektedir. Şirketimiz tarafından iş ortalarımızın personellerimizin yetişmesi ve gelişmesinden duyduğumuz sorumluluğu yerine getirme gayreti içinde olacağımıza dair sözümüzü tutma gayreti içinde olduğumuzu iletmek isteriz.

“ADEN Yeminli Mali Müşavirlik Ve Period Bağımsız Denetim AŞ", söz konusu çalışmaların ve içeriğindeki bilgilerin özel durum veya koşullara bağlı olarak hata içermediğine dair herhangi bir güvence vermemektedir. Mesleki çalışmaları ve içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanan her türlü zarara dair risk ve sorumluluk tamamen tarafınızca üstlenildiğinin bilinmesi gerekmektedir.

Makalenin Tüm Hakları Şirketimize ve Yazarına Aittir. İzinsiz çoğaltılamaz, dağıtılamaz, kopyalanamaz, amacı dışında ve atıf yapmadan kullanılamaz. Aksi takdirde derhal yasal işlem yapılacaktır. Soru, görüş, öneri ve değerlendirmelerinizi aşağıdaki iletişim adreslerine iletmenizi rica ederiz:

Ali ÇAKMAKCI-Yeminli Mali Müşavir

Semra KÖSEER-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir