Baro seçimlerine sayılı günler kala adaylar arasındaki yarış da hızlanmaya başladı. İstanbul Barosu başkanlığı için yarışan 6 adaydan Avukat Satılmış Şahin, Haliç Kongre Merkezi'nde bir program düzenledi. Şahin, burada avukatlardan başkanlık için destek istedi. Program öncesi Cihan'a konuşan Şahin, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün getirilmesi gerektiğini belirtti. Şahin, İstanbul Barosu'nun darbeci baro olarak anıldığına dikkat çekerek, baronun avukatların sorunlarıyla ilgilenmek yerine siyasetle uğraştığını söyledi.

Yönetime geldiklerinde, avukatlık mesleğine gereken saygının gösterilmesi çabalayacaklarını aktaran Şahin, "Bugün herkes yargının bağımsızlığından söz ediyor. Evet yargı bağımsız ve tarafsız olmalı ama avukat da bağımsız olmalıdır. Avukat bağımsız olmasa nasıl savunma yapacak ki? Yargının üç ayağından birisidir avukatlık, yani savunmadır. Avukatlık ise sanal hale getirilmiş, kırılmıştır. Adliye koridorlarında vatandaşlar omuz vurarak geçmektedir yanımızdan. Hangi itibardan bahsediliyor. İtibarımız kalmamış. Bugün 1200 ile 1400 TL arasında maaş alan 15 bin avukat var. Böyle bir ortamda avukatlık mesleğinden bahsedilebilir mi? Avukatlık aristokrat mesleğidir ama, biz bunu yapamıyoruz" dedi.

"PATRON, AVUKATI OFİSBOY OLARAK KULLANIYOR"

Avukatlardan alınan 400 TL aidatın çok fazla olduğunu aktaran Satılmış Şahin, bunu 120 TL'ye düşüreceği vaadinde bulundu. Kamu avukatlığına dikkat çeken Şahin, "Kamu avukatlığı diye bir müessese var. 27 yıllık avukat 1700 TL maaşla çalışıyor. Onların dertlerine bir dokunun bin ah işitirsiniz. Kamu avukatlığı ölmüş durumda. Şirketlerde çalışan avukatların durumu daha da vahim. Patron, avukatı adeta ofisboy olarak kullanıyor. İstanbul'a 10 yıl içerisinde 30 bin avukat daha gelecek. O zaman bu avukatları nerede istihdam edeceksiniz. Siz avukatlığın bugünlüğünü değil, 10 yılını düşünmelisiniz. İstanbul'da 26 bin avukat var ama bir sosyal tesisi yok. Ben isterim ki baro bir cazibe merkezi olsun, doktorum, sağlık merkezim, eğlence, kütüphane yani güven veren bir yeri olmalı. Neden bu imkanı alamıyoruz. Parasını da veriyoruz. Pul parası, aidatlar, bağışlar baroya gidiyor ama sonuç hiç göremiyoruz. Tüm bu paralar baroda hiç ediliyor. 20 yıldır aynı zihniyette yönetilen bir baro bilirim ben, bir Dikili ağacı yoktur" ifadesini kullandı.

"İstanbul BAROSU BİR SİYASİ PARTİNİN YAN KURULUŞU GİBİ ÇALIŞIYOR"

İstanbul Barosu'nun darbeci baro olarak anıldığına dikkat çeken Şahin, "Nasıl olduğunuzdan çok, nasıl algılandığınız önemlidir. Nasıl olduğunuz yönünde de emareler var. Siz bir siyasi partinin yan kuruluşu, gençlik kolları gibi çalışırsanız, böyle davranılır. HSYK'nın veya Yargıtay'ın iktidarı düşürmek için verdiği muhtıra benzeri açıklamalara destek olur ve bu tür açıklamalar yaparsanız, öğrencilerin istikbaliyle oynar, çete oluşumlarını desteklerseniz, askerlere haksızlık yapılıyor, sindiriliyor gibi lüzumsuz beyanatlarda bulunursanız toplum da size yaftayı yapıştırır. Ben 26 bin avukatın hiç birinin bunu hak etmediğini inanıyorum. Bir hukukçu, darbeci olur mu? Ama bunlar öyle bir görüntü estirdiler. Bundan da hepimiz üzüntü duyuyoruz. Esas olan baronun normalleştirilmesi ve bu gölgenin kaldırılmasıdır. Bunu sağlayacağız inşallah" dedi.

"İstanbul BAROSU AVUKATLARIN SORUNLARI DURURKEN, SİYASETLE UĞRAŞTI"

İstanbul Barosu'nun referandum sürecinde yürüttüğü 'hayır' kampanyasına da değinen Şahin, kamu hizmeti gören kurumun, bir hukuk kurumunun siyasi davranmasını eleştirdi. 'Evet' ya da 'hayır' yönünde beyanat verilmesinin çok yanlış olduğunu aktaran Şahin, "İstanbul'daki tüm avukatlar adına siz nasıl böyle bir karar alıyorsunuz? Avukatlar arasında bir anketiniz oldu mu ki böyle bir yayın yapıyorsunuz. Baro başkanı seçimlerin olduğu akşam bir açıklamada bulundu. Oy kullanamayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'suç benim ben ilgilenmedim' derken, baro başkanı 'polis kendine iş edinmiş' diye onu savunmaya kalkıştı. Senin ne işin var CHP'yi savunmakla. İnsanları incitmenin alemi yoktu. Biz bunları normal karşılamıyoruz. Siyasetten arınarak avukatı merkeze koymak lazım. Avukata saygınlık kazandırmak lazım. Siz 26 bin kişilik bir mesleğin sorunları dağ gibi büyürken, gider siyasetle ilgilenirseniz olacağı budur. En kolayı seçtiler halbuki zor olanı yapmalıydılar. Ekonomisini düzeltmeli, koşullarını iyileştirilmeliydi. Biz bunu yapacağız inşallah avukatların temayülü de bu yönde olduğunu gözlemliyoruz." şeklinde konuştu.

"İstanbul BAROSU'NUN ŞU ANKİ YAPISI STATÜKODAN YANA"

Programa katılmak üzere gelen Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ise önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul Barosu'nun dünyanın en büyük barosu olduğuna dikkat çeken Petek, buna rağmen avukatların temsil yönünde düşünüldüğünde, hukukçuları temsil etmeyen bir yapısı olduğunu savundu. Baro'nun şu anki yönetiminin statükodan ve otoriteden yana olduğunu ileri süren Petek, "İstanbul avukatları da bu yapıyı beğenmediklerini her seferinde ortaya koyuyorlar. İstanbul Barosu avukatlara sahip çıkarken, diğer taraftar da temel hak ve özgürlükler konusunda tüm meselelerde ağırlığını koyacak bir kurum olmalıydı" dedi.

Baronun bir değişime gittiğini aktaran Reşat Petek, Hukukun Üstünlüğü Platformu'nun değişimi simgeleyen bir liste ile seçimlere gittiğini belirtti. Farklı kesimlerden kişileri listesine aldığına dikkat çeken Petek, "Listede kendilerini liberal, muhafazakar, hukukun üstünlüğünden yana sağcı, solcu, değişik şekillerde ifade eden insanlar var. Ama ortak paydada hukukun üstünlüğünü belirten ve insan onuruna öncelik veren kişilerden oluşuyor. Bu hukukun üstünlüğü platformu, hem avukatların hak ve özgürlüklerini savunacak, hem de Türkiye'de hukukun üstünlüğünü oluşturacaklar. Bu nedenle sanıyorum seçimlerde artık İstanbul barosu da bu değişimi yakalayacak. Böyle demokratik bir yarış içerisindeler" diye konuştu.

İstanbul Barosu'nun 'darbeci baro' olarak anılmasından hukukçuların büyük üzüntü duyduğunu ifade eden Petek, sözlerini şöyle tamamladı: "Baronun yönetimi darbeden yana bir yönetim sergilediği için böyle söyleniyor. Bize neden darbeci diyorsunuz demek yerine darbeci zihniyete karşı çıkmakla bu engellenebilir. Şu anda yönetim pek çok davada savunma için avukat dahi vermezken, araçlarla Silivri'ye Ergenekon terör örgütüne avukat taşıdı. Açıkladığı bildirilerle tarafsız olarak yürütülen soruşturmalardan yana değil, silahlarla belgelerle suç örgütünden yana bir tavır sergiledi, bunu avukatlarımız da halkta kabul edemez. Hukukçular en başta insan onurunu temel hak ve özgürlükleri hukukun üstünlüğünü savunmalıdır. Çetelere, darbecilere illegal yapılara en çok karşı çıkması gereken kurum hukukçulardır ve avukatlardır ve barodur. İstanbul Baro yönetimi bunu sağlayamadı ve değişim karşısında ayak direğini söyleyebiliriz."

(Cihan Haber Ajansı) 29.10.2010 00:58 [2342839]
Haberler.com