YAŞAR AYDIN / [email protected]
@yasaraydinnn

Yenikapı Ruhu CHP’nin peşini bırakmıyor. Yenikapı, sadece iktidar partisinin hatırlatma salvoları değil, parti içi itirazlarının da temel kaynağı durumunda.

15 Temmuz darbe girişiminin karşısında TBMM’de oluşan birlik görüntüsüne rağmen AKP’nin bildiğini okuması ve CHP’nin yeterli reaksiyon göstermemesi parti içinde huzursuzluk kaynağı olmaya devam ediyor. Meclise rağmen OHAL ilanı, ardından peşi sıra gelen KHK’ler, TBMM’de geri çekilip KHK’lerle uygulamaya konulan değişiklikler anamuhalefet partisinde tepkiye neden oldu. Üstelik bu tepki sadece AKP’ye değil yeterli itirazı yapmayan Genel Merkez’e de dönmüş durumda.

KHK’ler AYM’ye gidecek

15 Temmuz sonrası başta Binalı Yıldırım ve Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere AKP ile CHP arasında yeniden bir diyalog kapısı aralanmıştı. Bu zemin iki aylık bir süre zarfında rağmen ‘sohbet’ ötesine gidemedi. Parti içinden yükselen sesler, iktidar partisinin vurdumduymazlığı, cadı avının tüm muhalefete dönmesi CHP’yi harekete geçirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ilk açıklanan KHK’ler hariç diğerlerini AYM’ye götüreceklerini açıkladı.

Bu açıklama CHP’de yeni bir tartışma başlattı: “AKP’nin bu kadar prevasızca ilerlemesine neden izin verdik?”

Neden bekledik?

Daha çok Meclis ve PM listelerinin dışında kalan Genel Merkez’e uzak isimlerin içinde yer aldığı, 1 Kasım sonrası toplantılarına hız veren Özgürlükçü Sol ve Demokratik Sol gibi oluşumlar CHP’nin iki aylık süreçte tamamen devre dışı kaldığını ifade ediyorlar. Özellikle KHK’ler için bunca zaman neden beklendiğinin açıklanması gerektiğini savunan partililer, “AKP dün kurulan bir parti değil. Neyi amaçladığını, ne yapmak istediğini çok iyi biliyoruz. Bizim gördüğümüzü Genel Merkez de görüyordur. Ama adım atmak için neyi beklediklerini anlayamıyoruz” diyorlar.

CHP oyalanmamalı, oyalamamalı!

Mini Anayasa paketi, ikili veya üçlü görüşmeleri de bir çeşit oyalama olarak gören CHP’li sayısı hiç de az değil. Üstelik bu isimler yukarıda bahsettiğimiz ve pozisyonları daha açık deklare eden gruplarla da ortak hareket etmiyorlar. Konuştuğumuz hatırı sayılır sayıda Parti Meclisi üyesi, CHP’nin 15 Temmuz sonrası AKP ve Erdoğan tarafından bir tür oyalama taktiğine maruz kaldığını düşünüyor. Bu isimlere CHP’nin yapması gerekenleri sorduğumuz da ise oldukça sert tepkiler alıyoruz. Bir PM üyesi Türkiye’nin AKP eli ile yeniden inşa edilmesi karşısında daha fazla sesiz kalınamayacağını söyleyerek “Ne CHP’nin oyalanmasına ne de CHP’nin milleti oyalamasına tahammülümüz var” diyerek partinin çok etkisiz kaldığını söyledi.

Şikâyet eden çok ama

Sadece KHK’lerin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesine dair süreci değerlendirmelerini istediğimiz birçok CHP’li çok farklı konularda şikayetlerini sıraladı. En belirgin eleştiri ise bu sonuca varılacağının bilinmesine rağmen inisiyatifin AKP’ye bırakılmasına dair oldu. İkinci eleştiri ise PM ve hatta MYK’nin bile yeterince görüşü alınmadan atılan adımların partiye eksi puan olarak geri döndüğü şeklinde oldu.

AKP’nin uygulamalarından endişe eden ve CHP’nin silik kaldığını düşünen isimler şimdilik sadece şikâyet ediyorlar. Ama özellikle Eylül sonu ile birlikte hem ülke gündeminin hem de parti gündeminin ısınacağını da söylemeyi ihmal etmiyorlar.

‘Bize ne derler’ siyaseti

CHP içinde yaşanan tartışmaların bir bölümüne sonbaharda yapılması planlanan tüzük ve program kurultayında yanıt bulunması bekleniyordu. Ama görünen o ki bu kurultay yakın zamanda yapılamayacak. Bu durum CHP’nin AKP karşısında oluşturacağı muhalefet çizgisini bir dönem daha Genel Başkan’ın belirleyeceği anlamını taşıyor. Peki bu çizgi devam eder mi?

Bu soruyu kulislere sorduğumuzda gelen yanıtlar işin pek de öyle olmayacağı yönünde. Genel kanaat muhalefet dozajının artarak ilerleyeceği. Bu olmadığı taktirde 1 Kasım sonrası il il örgüt dolaşan isimlerin artık daha güçlü devreye gireceği yönünde beklenti var.

Bu beklenti bir PM üyesi tarafından şöyle ifade edildi: “CHP bize ne derler siyasetini bırakacak, doğru bildiğini yapacak. Ya bu yola girer ya da değişim şart olur.”


Kaynak: Birgun.net