Bozdağ, AK Parti'nin Anayasa değişiklik teklifinin TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinin tümü üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, bugün Cumhuriyet döneminin en önemli ve en esaslı Anayasa değişikliklerinin görüşmelerine başlandığını söyledi. 

"Bu anayasa değişikliğiyle siyasi istikrar, güçlü iktidar, güçlü yasama, etkin denetim, hızlı karar alma ve uygulamanın, ülkemizin ve milletimizin güçlü geleceğinin temelleri atılmaktadır." diyen Bozdağ, "Cumhurbaşkanlığı sistemi, milletimizin ve ülkemizin doğrudan bekasıyla da ilgilidir. Güçlü millet ve güçlü devlet ancak güçlü yasama, güçlü yürütme ve bağımsız ve tarafsız yargıyla kurulabilir, oluşturulabilir." ifadesini kullandı. 

Görüşmelerin milletin gözü önünde yapıldığını, milletten saklanan herhangi bir şey olmadığını dile getiren Bozdağ, "Bizim dediğimiz, Anayasa değişikliklerini milletten kaçırmak değil, milletin önüne götürmektir, milletin hakemliğine götürmektir. Millet kararını versin ve onun kararına hep birlikte saygı duyalım." diye konuştu. 

Cumhurbaşkanlığı sisteminin onyıllardır tartışıldığını anımsatan Bozdağ, "Bu tartışmalara noktayı koyacak şey, bunu Türkiye'nin ve Türk halkının gündemine taşıyıp onların hakemliğine müracaat etmektir." değerlendirmesinde bulundu. 

Bozdağ, şunları kaydetti: 

"Bu Anayasa değişiklik teklifi bir şahıs meselesi değildir, bir şahsın Türkiye'de yürütmenin başına gelmesi hiç değildir. Bu, esasında bir memleket meselesidir, bir Türkiye meselesidir, aziz milletimizin geleceğiyle, devletimizin geleceğiyle yakından alakalıdır. 

'OHAL döneminde Anayasa değişikliği görüşülemez' yaklaşımı doğru değildir, mantığını da kabul etmek mümkün değildir. Bu Gazi Meclis Kurtuluş Savaşı'nın devam ettiği yıllarda 1921 Anayasası'nı yapmış ve yürürlüğe koymuştur. Bu Gazi Meclis Kurtuluş Savaşı'nın bittiği, Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda, savaşın arkasından pek çok olumsuzlukların olduğu bir dönemde 1924 Anayasası'nı yapmış ve yürürlüğe koymuştur. O gün hiç kimse çıkıp da 'Kurtuluş Savaşı var, şimdi anayasa yapma vakti değildir; anayasayı hele bir kenara koyalım, önce şu savaşı halledelim, sonra ona bakarız.' dememiştir. Türkiye'de bugün de devletin terörle mücadelesi ve başka sorunlarımızı çözme konusunda yürüteceği çalışmaları yapacak ayrı birimleri vardır ve bunlar bunu başarıyla yerine getirmektedir. Eğer biz meseleleri çözmeyi sıraya koyarsak, 'Birini çözmeden öbürüne geçemeyiz.' dersek, o zaman devleti işletemeyiz. Eğer biz bugün 'Anayasa'yı burada görüşemeyiz.' dersek parlamentoda hiçbir şeyi görüşemeyiz çünkü 'Ülkenin gündemi bu kadar yoğunken parlamentonun gündeminde olan konuların hiçbirisini ele almayalım.' demek bu parlamentoya yapılacak en büyük saygısızlıktır. Zira parlamento milletin bütün sorunlarının müzakere edildiği ve çözüme kavuşturulduğu yerdir. Bu nedenle bu parlamento terör devam ederken, OHAL döneminde de anayasa yapmaya, Anayasa'da değişiklik yapmaya ve bütün yasal düzenlemeleri yapmaya etkilidir, yetkilidir ve bu konuda ehliyeti tartışmasızdır." 

-"BU REJİM DEĞİL HÜKÜMET SİSTEMİ DEĞİŞİKLİĞİDİR"

Bazılarının, Türkiye'de her büyük değişim olduğu zaman buna karşı duran bir yaklaşım ortaya koyduğunu belirten Bozdağ, "Büyük değişimlere 'hayır' diyerek bu değişimleri bugüne kadar önleme imkanınız olmadı. Bundan sonra da olmayacak." dedi. 

Hükümet sisteminin devletin yasama, yürütme ve yargı organlarının oluşumu, kullanımı ve birbirleriyle ilişkilerini ifade eden teknik bir terim olduğunu ifade eden Bozdağ, "Türkiye'de 1923'te Cumhuriyet, devlet şekli olarak kabul ve ilan edilmiştir. Bugüne kadar da Cumhuriyetin, devlet şekli olarak üzerinde herhangi bir tartışma yoktur. Cumhuriyetimiz, demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olarak da nitelendirilmiştir. Eğer bir rejim değişikliğinden söz edecek olursak o zaman Cumhuriyetin bu niteliklerini değiştiren bir düzenlemenin burada olması lazım. Bunun içinde böyle bir düzenleme kesinlikle söz konusu değildir." diye konuştu. 

"Bu bir rejim değişikliği değil hükümet sistemi değişikliğidir." diyen Bozdağ, Anayasanın ilk 4 maddesinde, bu teklifin içeresinde ima yollu dahi olsa bir değişiklik olmadığını; doğrudan, dolaylı bir değişiklik bulunmadığını belirtti. Bozdağ, "O zaman bunu rejim değişikliği olarak nitelendiremezsiniz. Bu farklı bir takdim olur. Kavramların bir de evrensel, bilimsel anlamları vardır. Eğer bu anlamları uluslararası ve bilimsel literatüre uygun olarak kullanmazsak, o zaman ayrı bir hatayı yapmış oluruz." değerlendirmesinde bulundu. 

-"SİYASİ SORUMLULUK GETİRİLİYOR"

Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlerin tamamının yargı denetimine kapalı olduğunu, şimdi yargı yolunun açıldığını belirten Bozdağ, bunun da hukuk devletini güçlendireceğini söyledi. Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Cumhurbaşkanının resen imzaladığı emir ve kararlara karşı yargı yolu açılmaktadır. Bu hukuk devletini güçlendirir mi zayıflatır mı? Cumhurbaşkanının bugün siyasi sorumluluğu yoktur. Sadece vatana ihanetten dolayı belli çoğunlukla suçlanma imkanı vardır. Sorumsuz bir Cumhurbaşkanlığı makamı söz konusudur. Şimdi Cumhurbaşkanı için siyasi sorumluluk getiriliyor. Siyasi sorumluluk getirmek, hukuk devletini güçlendirir. 

Bu düzenlemeyle işlediği iddia edilen bütün suçlarla ilgili Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk getiriliyor. Bu, hukuk devletini güçlendirir, zayıflatmaz. Cumhurbaşkanının eylem ve işlemleri de yargı denetimine açılmaktadır? Bu da hukuk devletini güçlendiren önemli bir değişikliktir. 

Yeni düzenlemede kararnamenin belli şartlar altında çıkarılacağı ifade ediliyor. Meclisin denetimi zorunlu kılınıyor. Belli süre içinde Mecliste görüşülmeyen Cumhurbaşkanı kararnameleri, OHAL dönemi için kendiliğinden yürürlükten kalkıyor. Bu hukuk devletini güçlendirdiği gibi Meclisi de güçlendiren bir düzenlemedir. 

Bugün Türkiye'de yargıda çift başlılık var. Bir yandan sivillerin yargılandığı mahkemeler öte yandan askerlerin yargılandığı mahkemeler var. Bu teklifle yargı birliğini tesis ediyoruz. Hukuk devletinin gereğini yapıyoruz. Bu, hukuk devletini güçlendirir." 

Bozdağ, "Mevcut anayasaya göre bu hukuk devletini zayıflatmıyor, aykırı olmuyor da yeni dönem de muhafazası mı zayıflatıyor" diye sordu. 

Adalet Bakanı Bozdağ, anayasaya göre, Danıştay üyelerinin 4'te 1'ini cumhurbaşkanının seçtiğine işaret ederek, bunda da bir değişiklik yapılmadığını kaydetti. 

Bozdağ, "Cumhurbaşkanlığı sisteminde olursa hukuk devletine aykırı olur, parlamenter sistemde olursa uygun olur deme mantıksızlığı olabilir mi? Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimine dair teklifte bir yeni düzenleme getirilmiyor, cumhurbaşkanına artı yetki verilmiyor. Mevcut durum korunuyor. Hatta askeri yargıtay ile yüksek idare mahkemesi kaldırıldığı için de orada bir azalma söz konusu." diye konuştu. 

 "HUKUK DEVLETİNİ DOĞRUDAN GÜÇLENDİREN TEKLİF" 

Cumhurbaşkanının, mevcut anayasadaki gibi ismi "Hakimler ve Savcılar Kurulu" olarak değiştirilen kurula 4 üye seçtiğini anımsatan Bekir Bozdağ, yeni olarak parlamentonun üye seçiminin getirildiğini belirterek, "Parlamentonun, Hakimler ve Savcılar Kuruluna üye seçmesi hukuk devletine niye aykırı olsun, niye hukuk devletini zedelesin? Parlamento buna ehil değil mi? Bürokratlar seçerse ehil parlamento seçerse ehil değil, bürokratlar seçerse hukuk devletine uygun parlamento seçerse uygun değil. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu, hukuk devletini doğrudan güçlendiren bir tekliftir. Doğrudan veya dolaylı zayıflatması söz konusu değildir. " değerlendirmesinde bulundu. 

 "YASAMA DAHA GÜÇLENDİRİLİYOR"

Bozdağ, "yasama yokmuş, Meclis kapanıyormuş" gibi bir hava verildiğine işaret ederek, yasamanın yeni sistemde bugünküne göre daha da güçlendirildiğini vurguladı. 

Bekir Bozdağ, bu teklifte parlamentonun kaldırılmadığını, milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkarıldığını, grupların ortadan kaldırılmadığını, bağımsız milletvekilinin olduğunu, seçim usulünün değişmediğini anlattı. 

Bozdağ, parlamentonun bugün yüzde 100'ü nasıl temsil ediyorsa, yeni sistemde de aynı şekilde temsil edeceğini ve daha güçlü olacağını söyledi. 

Yasalaşan kanunların neredeyse tamamının kanun tasarısı olduğuna dikkati çeken Adalet Bakanı Bozdağ, hükümete rağmen bugün Mecliste bir kanun görüşülmesi, değiştirilmesi, yasalaşmasının mümkün olmadığını kaydetti. 

Bozdağ, yeni sistemde hükümetin kanun tasarısı verme yetkisinin kaldırıldığını, kanun teklifi verme yetkisinin tamamen yasamaya, yasama üyelerine verildiğini, yasamanın güçlendirildiğine dikkati çekti. 

"BÜYÜK ABARTI" 

Teklifle, cumhurbaşkanının Meclisi feshedeceğine yönelik eleştirileri de yanıtlayan Bekir Bozdağ, cumhurbaşkanının mevcut anayasaya göre, belli şartların oluşması halinde Meclisi feshedebildiğini belirtti. 

Bozdağ, parlamentoya belli şartlar altında seçimi yenileme ve cumhurbaşkanını seçime götürme yetkisi verildiğini, cumhurbaşkanına karşı korunaksız olan parlamentoyu daha korunaklı hale getiren bir düzenleme olduğunu anlattı. 

Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine ilişkin eleştiriler üzerine Bekir Bozdağ, kararnamelerin tamamının Anayasa Mahkemesinin ve TBMM'nin denetimine açık olduğunu vurguladı. 

Bozdağ, "Kararnameyle yasama yetkisi Meclisten alınıp, öbür tarafa veriliyor." şeklinde bir algı oluşturmanın büyük abartı olduğunu ifade etti. 

Adalet Bakanı Bozdağ, bugün parlamentonun yasama denetimi etkin şekilde yaptığını söyleyemeyeceklerini dile getirdi. 

Bozdağ, Meclis araştırması, genel görüşme veya diğer denetim yollarının işletilmesi için çoğunluğun kararına ihtiyaç bulunduğunu vurguladı. 

Bekir Bozdağ, yürütmeye rağmen bugün denetim mekanizmasını harekete geçirip, sonuç alma imkanın bulunmadığını söyledi. 

1961 Anayasası'nın yürürlüğe girdiği günden bu yana 261 gensoru verildiğini, sadece 2'sinin kabul edildiğini, bugünkü sistemin, hükümetin izin verdiği kadar yasama denetimine izin verdiğini aktaran Bozdağ, şimdi yasama ve yürütme birbirinden çok net şekilde ayrıldığı için yasama denetiminin daha etkin, daha güçlü şekilde yapılabileceğini bildirdi. 

 "TARAFSIZLIĞINA HALEL Mİ GELDİ?" 

Bakan Bozdağ, parlamentonun hem yasama hem de denetim faaliyetleri bakımından daha güçlendirildiğini, milli egemenliğin daha da tahkim edildiğini belirterek, şöyle devam etti: 

"Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi milli egemenliği tahkim etmek değil mi? Partili cumhurbaşkanı olur mu? Olması, Türkiye'nin yeni tanıştığı bir şey değil. Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk partili, milletvekili, genel başkan, cumhurbaşkanı. İsmet İnönü partili, milletvekili, genel başkan, cumhurbaşkanı. Ne oldu, tarafsızlığına halel mi geldi? Bakanlar partili, milletin tamamının bakanı. Başbakan partili, genel başkan milletvekili, milletin tamamının başbakanı olarak bugün çalışabiliyor mu çalışabiliyor. Meclis Başkanı da partili, çalışabiliyor. Belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, belediye başkanları partili, herkesin başkanı, herkesin meclis üyesi olarak çalışabilecek ama Türkiye'nin cumhurbaşkanı partili olunca kıyamet kopacak. Böyle çelişki olabilir mi? İl genel meclisi üyesine, belediye başkanına, milletvekiline, bakana, başbakana, meclis başkanına hak gördüğünüzü cumhurbaşkanına hak görmemek, çifte standarttır. Bunun ana nedeni 1961 Anayasası'na girdi. Milletin iradesiyle iktidara gelemeyeceğini, iktidar ümidinin azaldığını görenler, cumhurbaşkanın parti ile ilişiğini keserek cumhurbaşkanlığı yoluyla milletin iradesini kontrol etmek için bunu getirdiler. Bizim yaptığımız Atatürk anayasalarına dönmektir, 1921, 1924 anayasalarına, partili cumhurbaşkanına dönmektir. Siz Atatürk'ün anayasasına karşı çıkıyorsunuz." 

CHP milletvekilleri, Bozdağ'ın bu sözleri üzerine tepki gösterdi. 

Cumhurbaşkanın bugün siyasi sorumluluğunun olmadığına işaret eden Bekir Bozdağ, cumhurbaşkanına siyasi sorumluluk getirdiklerini, sorumsuzluktan çıkartıp, sorumlu hale getirdiklerini dile getirdi. 

Bozdağ, cumhurbaşkanının Yüce Divan'a sevkinin yolunu açtıklarını, iyi de yaptıklarını vurguladı. 

 "İSMET PAŞA'YI TANIMAMIŞSINIZ" 

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Bozdağ'ın çeşitli şapkaları bulunduğunu, farklı açıklamalar yaptığını savundu. 

"Siz İsmet Paşa'yı tanımamışsınız." diyen Gök, İsmet İnönü'nün 70 yıl önce demokrasi dersi verdiğini, "Cumhurbaşkanı olduğum sürece parti başkanlığını taşımam mümkün değil." dediğini söyledi. 

Bu arada, Bozdağ'ın konuşması sırasında Başbakan Binali Yıldırım Genel Kurul Salonuna geldi. 

Yıldırım, Bakanlar Kurulu yerine, AK Parti sıralarına oturarak Bozdağ'ı dinledi. 

http://www.hukukihaber.net