Fotoğrafını yakama takıp ömrüm boyunca taşıyacak kadar bir Che tutkunu olarak Meclis Başkanı zata tüm içtenliğimle teşekkür ediyorum. Aslında fazla olmadığını her fırsatta kanıtladığı görgüsünün, bilgisinin kısıtlı literatünden aklında her nasılsa tutabildiği “eşkiya” sıfatını büyük devrimci Che’ye yakıştırmakla harikulade bir iş yapmış oldu.

Şimdi Anadolu insanı, hakkında hiç bir fikri olmadığı binbaşı Ernesto’nun aslında bir “eşkiya” olduğunu öğrendi. Che’nin yapıp ettiklerini biz anlatmaya kalksak benimsetmemiz kolay olmazdı pek. Yok sosyalistti, yok insanların mutluluğu için savaştı, tüm bunların hiçbiri Che’yi Anadolu insanına kolay kolay sevdirecek gerekçeler değil. Ama “eşkiya” dediniz mi akan sular durur.

Anadolu insanı eşkiya sever. Çünkü eşkiya merkezdışı kalmış, egemenin zulmünden anası ağlamışların devlet karşısında sığındığı güçtür. Zaman zaman eşkiyadan da zulüm görür ama devletin yaptıklarının yanında bunun lafı olmaz. Otoriteye karşı durana ayrı bir sevgisi vardır. Anadolu folkloründe adına türküler yazılmış onlarca eşkiya, efe bulursunuz ama hakkında türkü yazılmış bir tane meclis başkanı bulamazsınız.

Devlet zulüm demektir, eşkiya özgürlük. Eşkiyanın çoğu kır yoksuluna yapılan zulümden payını alanlar arasından çıkmıştır. Meclis Başkanı zat kültürlü biri olmadığı için okumamıştır ama Yaşar Kemal’i okumuş olsaydı Büyük Yaşar’ın devlete karşı silah kuşananlardan “sosyal eşkiya” diye söz ettiğini bilirdi. O sosyal eşkiyalar halkın yanında devletin karşısındadırlar çünkü. Devlet zulmünü üzerine çekip köyü, beldeyi rahatlatan onlardır.

Meclis Başkanı zat, en önemli sosyal eşkiyalık kurumu olan efeliği bilmediği için Ege’de bu kadar efe sevgisiyle dolu türkülerin yakılış nedenini de bilmez. Çok zulüm yapmış berbat bir efedir ama Çakırcalı Mehmet Efe otoriteyi sarstığı için büyük hayranlık duyulmuş, hakkında onlarca türkü yakılmış bir eşkiyaydı örneğin. Ben bunlar arasında en çok Kamalı Zeybek’i severim. Köylüsü için yollara dökülen, hak, hukuk bilen, adaletli, muhteşem bir sosyal eşkiyaydı o da. Ona ait bir iki türkü bilmeyeni adamdan saymazlar Ege’de. Devlet ağzıyla konuşanları ise hiç bir yerde adamdan saymazlar.

Eşkiya, egemenin düzeni bozan adamdır. Kısa çöpün hakkını uzun çöpten alandır. Egemenin otoritesini halk lehine yerle bir edendir. İşbirlikçinin korkulu rüyası, ırgatın koruyucusu olandır.

Eşkiya bir devlet söylemi. Kır yoksulunun gözünde devletin saldırdığı adam muteber adamdır. Kamalı Zeybek için, haksız vergilerin toplatılmasını önlemiştir derler. Devlet yardakçısı ağa, kendini allah sanan jandarma Kamalı’lar sayesinde süt dökmüş kediye dönmüşlerdir. Zulüm üzerine kurulmuş devlet “adaleti”ni kır yoksulu lehine sıfırlayanlar eşkiyalardır. İki tane olduğu için karıştırılır, biri ozandır, diğeri eşkiyadır oysa, eşkiya olan Köroğlu, Bolu Beyi’ne meydan okuduğunda, Bey’den zulüm görenlerin kahramanı olduğu için dağlarda özgürce, doya doya eşkiyalık edebildi. Bolu Beyi’nin adını bilmeyiz hiç ama Köroğlu’nu biliriz.

Devletin eşkiya dediğine “eşkiya” demedi kır yoksulu. Che’ye de demeyecek ama ona eşkiya diyen devlet ağzı olduğu için onu sevecek. 68’de ABD emperyalizmini protesto eden gerici çeteye başkanlık eden Meclis Başkanı zat Köroğlu döneminde yaşasaydı ona derlerdi belki eşkiya diye. Jurnalciyi, devlet yanaşmasını, işbirlikçiyi sevmezler yoksullar. Dün de bugün de.

Che, bizim efeler gibi bir “sosyal eşkiya”ydı. Emperyalizme, onun kuklalarına karşı savaş açmış, ülkesinin yoksulunu sömürenin yerini yurdunu başına yıkmış bir “sosyal eşkiya”. O yüzden onu yoldaşlarıyla birlikte katledenler ondan da yoldaşlarından da “bandit” (eşkiya) diye söz ettiler hep. Çıkarlarını bozan herkese eşkiya der devlet ağzı.

Meclis Başkanı zatın “benim gencim eşkiya Che’nin fotoğrafını yakasına takmaz” dediğini okuyunca “keşke taksalardı” dedim, “fena mı iki yakaları bir araya gelirdi”. Che’yi yakasında, göğsünde taşımış olan insanın hasıdır gözümde çünkü.

Che, yoksulu sömüren düzeni bozdu. Emperyalizmin işbirlikçilerine kan kusturdu. Bireyin kar yasasını, toplumun kar yasasına dönüştürdü. ABD’ye darbe vurdu, diktatörü alaşağı etti. İyi de sana ne oluyor İsmail? Sen Che’nin yıktığı sömürü düzeninin memuru musun? Emperyalizmin işbirlikçisi misin? ABD’nin yardakçısı mısın? Diktatör aşığı mısın? Eğer Che’ye “eşkiya” diyorsan, evet, demek ki sen bunların hepsi olmayı kabul ediyorsun. Che’nin eylemlerinden sen ne zarar gördün? Fabrikanı mı yıktı? Uluslararası para transferlerini mi engelledi? Emperyalizm babanın oğluydu da yenilgisi gücüne mi gitti?

Eşkiya, egemenin düzeni bozan adamdır. Kısa çöpün hakkını uzun çöpten alandır. Egemenin otoritesini halk lehine yerle bir edendir. İşbirlikçinin korkulu rüyası, ırgatın koruyucusu olandır.

Tüm bunların toplamı “sosyal eşkiyalık”tır İsmail efendi. Che’ye çamur atayım derken kırk yılda bir doğru laf ettin ya.

Ağzın bal yesin.


Kaynak: Birgun.net