Prof.Dr. Hayri Kozanoğlu

Trump yönetimi, ekonomik ve askeri rakip olarak gördüğü Çin ve Rusya’ya yönelik gümrük duvarları ve yaptırımlar politikası yürütürken, İran’a da askeri tırmandırma hamleleri eşliğinde ekonomik savaş açmış durumda. ABD’nin hegemonik gücündeki zayıflama, müttefik ülkelerle yaşanılan gerilimler ve Trump’ın alışık olunmadık retoriği eşliğinde küresel dengelerin nereye evrileceği merak ediliyor. Trump sonunda Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu Rusya’ya gönderirken, Rusya ve Çin liderleriyle haziran sonunda Osaka’daki G20 zirvesinde görüşme arzusunu ifade eden mesajlar verdi. Çin ile ticaret savaşına Rusya ile uluslararası silahsızlanma anlaşmalarının sorun haline getirilmesi ve İran’a yönelik askeri kıskaç eşliğinde gelişmelerin nereye varacağı tartışılıyor.

Gelişmeleri Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Hayri Kozanoğlu ile konuştuk.

‘DÜNYA EKONOMİSİ İÇERİSİNDE AMERİKA’NIN AĞIRLIĞI AZALIYOR’

Ekrem İmamoğlu'na bir dava daha: Hapis cezası talebi! Ekrem İmamoğlu'na bir dava daha: Hapis cezası talebi!

Prof. Hayri Kozanoğlu’na göre, dünyada hegemonik gücü gerileyen, ekonomik alanda da irtifa kaybeden ABD rezerv parası ve askeri gücünün avantajıyla gücünü muhafaza etmeye çalışıyor. Çin’in ise rekabet temelinde kapitalist küreselleşme ile yeni bir statüko yarattığını ancak askeri gücünün zayıf olduğunu anımsatan Kozanoğlu, dünyanın 10 yıl öncesinde çok da düşleyemeyeceği bir tablo ile karşı karşıya olduğunu vurguladı:

Çin Dışişleri Sözcüsü Geng Shuang

© AP PHOTO / ANDY WONG

Çin Dışişleri Sözcüsü'nden Ticaret Savaşı açıklaması: Biri bu savaşı başlattıysa, sonuna kadar savaşırız

“Dünyanın bir numaralı hegemon gücünün gerilediği zaman, özellikle ekonomik alanda irtifa kaybettiği zaman kolay kolay konumunu terk etmek istemediğini görüyoruz. Bu gözle baktığımız takdirde Amerika İkinci Dünya Savaşı sonrasında hem ekonomik hem politik hem de kapitalizmin kendi ifadeleriyle hür dünyanın bir numaralı savunucusu olarak ideolojik hakimiydi. Ama zaman içerisinde ekonomik egemenliğinin giderek gerilediğini görüyoruz. Bunun değişik boyutları var. Bir yönüyle dünya ekonomisi içerisinde Amerika’nın ağırlığı azalıyor. Şimdi yüzde 20’lere kadar düşmüş durumda yüzde 45’lerden. Ama öbür taraftan dolar hala dünyada en fazla hem rezervlerde yer alan hem ticarete konu olan para olmaya devam ediyor. Ama bu yönüyle Amerika hala dünyanın bir numaralı askeri gücü olmanın da avantajıyla bu egemenliğini askeri yöntemlerle zaman zaman korkutma, tehdit, geri çekilmeye neden olarak, zaman zaman Irak-Afganistan savaşında gördüğümüz gibi doğrudan askeri güce başvurarak terk etmemeye çalışıyor. Dünyanın ekonomik anlamda yükselen gücünün de Çin olduğunu biliyoruz. Çin 2009 yılında dünyanın bir numaralı ihracatçısı haline geldi. Ardından imalat-sanayi temelinde hesaplandığında dünyanın bir numaralı üreticisi haline geldi bir anda. Bir anlamda dünyanın atölyesi haline geldi. Zaman içinde ihracat artı ithalat dünyanın bir numaralı dış ticaret merkezi haline geldi. Buna paralelde bir askeri gücü yok. O bakımdan Çin işin ekonomik rekabet temelinde kalmasını bir anlamda kapitalist küreselleşme dediğimiz, yani dış ticaretin serbest olduğu, uluslararası sermaye akımlarının dünyanın istediği yere rahatça girip çıktığı anlamda statükoyu savunuyor. Amerika ise askeri anlamdaki statükoyu savunarak ekonomiye müdahale etmeye başlıyor. Belki 10 yıl öncesinde çok fazla düşleyemeyeceğimiz tablo ile karşı karşıyayız.”

‘ABD’NİN ÇİN’İ KUŞATMA POLİTİKASI YENİ DEĞİL, ARTIK GÜCÜNÜN SINIRLARINI ZORLAYAN BİR GÖRÜNTÜ ÇİZİYOR’

Macron bu kararın Fransa halkına, geleceğine ve değerlerine duyulan güvenin bir işareti olduğunu söyledi.

© AFP 2019 / LUDOVIC MARIN

Macron: Güçlenen bir Çin ve dünyaya kendi görüşünü empoze etmeye çalışan bir ABD görüyoruz

Aslında ABD’nin Çin’i kuşatma politikasının yeni olmadığını, Obama döneminde ‘Asya pivot’ politikasıyla başladığını anımsatan Kozanoğlu, Washington’ın müdahaleci ve korumacı politikalar eşliğinde Venezuela’dan İran’a ve Çin’e yönelik askeri tehditlerinin kendisini de zorlar hale geldiğini vurguladı. ABD’nin dünyanın çeşitli yerlerindeki hakimiyet kurma çabasının artık gücünün sınırlarını zorlayan bir görüntü çizdiğini belirten Kozanoğlu, Trump yönetiminin orta ve uzun vade için ekonomik anlamda da akıllı hareket etmediği görüşünü dile getirdi:

“Özellikle bu Davos toplantılarında öne çıkmıştı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, kapitalist küreselleşmeyi savunan neoliberal politikaları savunan bir güç olarak öne çıkarken, Amerika ise müdahaleci ve korumacı politikalarla denkleme dahil oluyor. Gerek Venezüella gerek İran vasıtalıyla Ortadoğu gerekse Çin’e yönelik saldırgan tutum Amerika’nın kendi stratejilerini de fazla zorla hale geliyor. Amerika giderek gücünü geliştirerek dünyanın tek bir sahnesinde değil iki sahnesinde birden savaş yürütecek kapasiteye ulaştığını söylerken, zaman içinde bu iddialarından geri çekilmeye başlamıştı. Obama dönemi Çin’i merkez alan politikasıyla Asya-Pasifik’te Çin’i durdurmaya öncelik verecek ama bu anlamda da Ortadoğu’daki varlığını azaltacaktı. Bir tarafta Trump’ın tweetleriyle öne çıkmasına rağmen Çin’i kuşatma politikası yeni değil. Ama bir tarafıyla da bu kadar saldırgan, dünyanın değişik coğrafyalarında çatışmayı göze alan tutumuyla da Amerika kendi gücünün de sınırlarını zorlar gibi bir görüntü var. Ekonomik anlamda çok akıllı hareket ettiği kanaatinde değilim ben. Çünkü vergileri indirme, bu yolla güç açığının artması kısa dönmede ve böylelikle ekonomide, geçmişte ‘sızıntı ekonomisi’ dediğimiz, yani vergileri düşürelim sermaye yatırım yapsın, üretim yapsın, istihdam yaratsın, herkesin yelkenleri şişsin, herkesin yüzü gülsün politikası doğru sonuç vermemişti. Şimdi ben aynı akıbetle karşılayacağını düşünüyorum, orta, uzun dönemde bunun hiçbir avantajı olmadığı kanaatindeyim. Amerika’nın borçları gittikçe artacak, daha fazla borçlanması gerektiği için faizler yükselecek. Trump dün dahi Amerikan Merkez Bankası Başkanı’na ‘Sen faizi indir, ekonomi sıçrama yapar’ diyordu. Ama Trump’ın önceliği yaklaşan seçimlerde, 2020 seçimlerine kadar ekonomide başarılı bir görüntü çizmek, politik anlamda da Çin’i dize getiren başkan rolünü oynamak. Bazı hamleleri gündelik olarak kötü sonuç veriyor, makro rakamların bozulmasına neden oluyor. Bu dengeleri kurmakta güçlük çekiyor. Zaten bir gün Amerikan gümrük tarifeleri koyuyor, ertesi gün Trump çıkıp, ‘Şi Cinping benim çok yakın arkadaşım, çok güzle bir mektup aldım, yakında görüşeceğiz’ diyor.”

DEVAMI

https://tr.sputniknews.com/ceyda_karan_eksen/201905151039063466-abd-gucunu-muhafaza-etmeye-calisiyor-ancak-artik-sinirlarini-zorluyor/