RAHMİ OFLUOĞLU 

Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Genel Kurulu yarın (22 Haziran Çarşamba) yapılacak. Genel Kurulun gündemi yaklaşan İstanbul Barosu seçimleri.

Görünürde 3 başkan adayı mevcut;

Aday olursa Ümit Kocasakal,

Mehmet Durakoğlu,

Başar Yaltı…

Durakoğlu 10 yıldır İstanbul Barosu’nun ikinci adamı..

Başar Yaltı İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyeliği yaptı, halen Türkiye Barolar Birliği Başkan yardımcısı..

Durakoğlu ve Yaltı avukat kamuoyu tarafından iyi tanınan simalar..

Önce İlke önseçim sistemini terk etmiş bulunuyor. Bu nedenle kimin başkan adayı olacağına önce birkaç kişi karar verecek sonra grupta başkan adayı açıklanacak.  Aday üzerinde bir tartışma yaşanması beklenmiyor.

Önce İlke bu uygulama ile avukat topluluğundan koptu ama yine de bu yöntemde, sistem yerine grupçuk yönetiminde ısrar ediliyor. Biz, siyasi partilerde lider sultasını eleştirirken seçkin bir topluluk olan baroda böyle adamcı bir uygulama ne devrimcilikle ve ne de çağdaşlıkla bağdaşır değildir.

Önseçim bir tartışma ortamı yaratmakta, önseçim sürecinde meslek sorunları tartışılmakta, adaylar nasıl bir baro yönetimi oluşturacakları konusunda görüşlerini açıklamakta.. Böylece özgür bir tartışma ortamı oluşmak ve avukatlarla adaylar yakınlaşmakta, bağlar kurmaktadırlar.

Gerçekte baro yönetimleri avukatlarla bağları sürekli hale getirmelidir. Eğer meslek sorunları, avukatların adalet sistemi ve iktidarla ilişkileri özgür platformlarda tartışılabilse, avukatlar karar süreçlerinde etkili olduklarını, alınan kararlarda kendilerinin de katkısı olduğunu görseler baro yönetimleri böylesine yalnızlaşmaz, avukat tabanından ve toplumdan kopmazdı.

Bizim 68’li yıllarda eleştirdiğimiz ve adına dernekçilik dediğimiz bir olgu vardı. FKF ve Dev-Genç dernekçilikle mücadele ederek, sorunları büyük forumlarda tartışarak büyük kitleye ulaşmayı başardı. Bugün görüyoruz ki 68 kuşağının bir hastalık olarak gördüğü ve mücadele ederek etkisiz hale getirdiği dernekçilik aynı o yıllarda olduğu gibi arkadaş gruplarınca uygulanabilmektedir.

Gerçekte dernekçilik hastalığı ideolojisizliğin bir ürünüdür. Bugün bu kötü alışkanlığın tekrar zuhur etmesi de bir ideolojik sapmadan kaynaklanmaktadır.

Kendini Ulusalcı olarak tanımlayanlar giderek MHP ile benzeşmekte ve İslamcılığa sıcak bakmaktadır.  Aydınlanma devriminden bir kopuş yaşanmaktadır. Verilen bu tavizler bugün yaşanan Firuzağa saldırısının başlıca nedenidir. Bu nedenlerle bugün çağdaş yaşam ciddi tehdit altındadır.

Merakla bekliyoruz;  Önce İlke Grup toplantısında bir özeleştiri yapılacak mı, dernekçilik hastalığından vazgeçilecek mi?

Bizce siz bu özeleştiriyi  yapmazsanız, ideololojik sapmadan geri dönmez, dernekçilik hastalığından vazgeçmezseniz daha da yalnızlaşacak ve biteceksiniz..

Aydınlanma devrimini savunanlar bundan böyle meydanı boş bırakmayacaklardır.