Nasıl bir baro sorusunun cevabı verilmeden baro yönetimlerine adaylık bir anlam ifade etmez

Baroların iki önemli görevi var.

1-Mesleği savunmak,

2-Demokratik hukuk devletini, cumhuriyetin temel ilkelerini savunmak.

Bu iki görevin birlikte başarı ile yürütülmesi işin en zor tarafı.

Avukatların yıllardır çözüm bekleyen son derece ciddi sorunları mevcut. Avukatlık mesleği sos vermektedir. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde barolara kayıtlı avukat sayısı 150 bini geçmiş olacak. İşsizlik nedeniyle her geçen gün işçileşen avukatlar yakın gelecekte asgari ücretle bile iş bulamaz hale geleceklerdir.

Avukat sayısındaki bu kontrolsüz artışın baş nedeni gereksiz yere açılan ve sayıları yüzü geçen özel hukuk fakülteleridir. Bir taraftan avukat sayısı artarken diğer tarafta meslekte kalite hızla düşmektedir.

Avukatların diğer önemli bir sorunu savunma haklarını özgürce kullanma ile ilgilidir. Özellikle son yıllarda avukatları mesleki dokunulmazlıkları önemli ölçüde sınırlanmış, avukatların konut ve ofis dokunulmazlığı nerede ise kalkmıştır.

 Avukatların adliye koridorlarından başlayıp mahkeme kalemlerine ve oradan da duruşma salonlarına kadar uzayan bir yığın sorunları mevcuttur.

Özetlemeye çalıştığımız bütün bu sorunların gerçek çözümü iktidar ve yasama meclisinin elindedir.

Son 20 yılı baz alalım; baro yönetimleri iktidara veya meclise taalluk eden hangi sorunu çözmüşlerdir?

HİÇ.

Avukatların bu acil sorunlarının çözümü için hangi partinin iktidara gelmesini bekleyeceğiz?

Avukatlık mesleği hukuk devletinde işlevseldir. Hukuk devleti zayıfladığı ölçüde avukatlık mesleği de gerileyecektir.

 Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti  avukatlığın hayat bulacağı  yegâne zemindir. O zaman barolar demokratik, laik sosyal hukuk devletine sahip çıkmak durumundadırlar.

Mevcut iktidar demokratik, lâik, sosyal hukuk Devleti ilkelerini bir yerlerinden ihlal ediyorsa; laik eğitim, yargının bağımsızlığı, temel insan haklarına dayalı çağdaş yaşam gibi, kendisinden olmayan barolarla çelişecektir.

Bugün Türkiye Barolar Birliği ve baroların kahir ekseriyeti iktidar ile bu anlamda atışmaktadırlar.

Özet olarak barolar açısından mevcut durum budur.

Bu durumda avukatların iktidar veya meclis tarafından çözülmesi gereken sorunları yıllardır olduğu gibi sürünecektir.

Biz baroların her koşul altında iktidar yandaşı olmasını savunamayacağımıza göre nasıl bir baro ve nasıl bir çözüm üretmeliyiz.

Bir ülkede böyle bir gidişat varsa; iktidar sahipleri demokratik, laik, sosyal hukuk devletini dönüştürüyorsa bu gidiş iktidar değişimi ile durdurulabilir.

Demokratik sistemlerde iktidarlar seçimler yolu ile değişebilir. Seçim dışında kalan çözümler konumuz dışıdır.

Barolar siyasi parti olmadığına göre böyle bir değişimde birincil bir görev üstlenemezler. Baroların yapabilecekleri toplumda farkındalık yaratmaktır.

Kısaca baroların siyasi partilerin yerine geçerek günlük dilde iktidarla polemiğe girmelerinin anayasal düzeni koruma adına sonuç alıcı olacağını düşünmüyoruz.

Barolar hem hukuka sahip çıkabilirler ve hem de avukat sorunlarının çözümü için iktidar ve TBMM üzerinde baskı oluşturabilirler.

Bunun yolu mesleki sorunlarda avukatları sendikal mücadeleye yöneltebilmekten geçer.  Bunun en güzel örneğini işçi sendikalarında görebiliriz. Farklı siyasi görüşte ki işçiler sınıf çıkarları söz konusu olduğunda; ücret, çalışma koşulları, sosyal güvenlik gibi, birlikte mücadele edebilmektedirler.

İşçilerin başardığını avukatların başaramayacağını düşünemeyiz.

Bu şekilde ortak çıkarlarda birleşen avukatlar her iktidar döneminde lobi yapabilirler ve mesleki sorunların kısmen veya tamamen çözümünü başarabilirler.

Yeni bir baro anlayışı ile yola çıkmıyorsak, bir vizyonumuz yoksa mevcut baro yönetimlerine talip olmanın bir anlamı yoktur bizce.

İstanbul Barosunu düşünelim bir baro vizyonunun yoksa mevcut yönetime ne diye muhalefet edeceksiniz?

Burada özetlemeye çalıştığımız konsept doğrultusunda halen baro seçimlerine hazırlanmakta olan üç grubun temsilcileri ile 09 Mayıs 2018 günü bir araya geliyoruz. Amaç "nasıl yeni bir baro anlayışı" üzerinde tartışmak ve ortak noktaları tespit etmektir.

Şimdi değişim zamanıdır diyor ve bütün meslektaşları konu üzerinde tartışmaya davet ediyoruz.

Av. Rahmi Ofluoğlu