Mükellefler ile aralarındaki sözleşmenin sona ermesi halinde, defter ve evrakları tutmakla yükümlü muhasebecilerin SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK’teki Sözleşmenin Feshi” başlıklı madde hükmü;

Madde 26 – (Değişik:R.G-21/11/2007-26707)

Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman feshedebilirler.

Bu takdirde alınmış olan defter ve belgeler bir ay içinde devir teslim tutanağı düzenlenmek suretiyle sahiplerine geri verilir. Devir teslim gerçekleşmediği takdirde durum meslek mensubu tarafından odaya bildirilir.

Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir.” gereğince bir ay içinde defterler ve belgeleri teslim etme zorunlulukları bulunmaktadır.

Belirtilen evrakların 1 ay içinde teslim edilmemesinin, defter ve belgelerin zorla alıkonulmuş olması olarak kabul edileceği, dolayısıyla Türk Ceza Kanununun Güveni Kötüye Kullanma başlıklı madde hükmü,

 “Madde 155/2  -  Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur” gereğince “Güveni Kötüye Kullanma” suçunun oluşmasına sebebiyet vereceği gündeme gelecektir. Dolayısıyla, muhasebecilerin bu suçun cezası olarak  1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile birlikte üçbin güne kadar adli para cezasına, yani günlüğü 20 ila 100 TL arasında değişen miktarların alınan gün sayısı ile çarpılması halinde 60.000 TL ile 300.000 TL’ye kadar adli para cezasına çarptırılmaları mümkün haldedir.

Ayrıca bu cezalandırma, yine yukarıda bahsedilen yönetmeliğin “Görevle İlgili Suçlar “ başlıklı madde hükmü,

“Madde 31 - Çalışan meslek mensupları görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı fiillerin niteliğine göre Türk Ceza Kanununun Devlet Memurlarına ait hükümleri uyarınca cezalandırılırlar.” gereğince devlet memurlarına ait hükümler uyarınca yapılacak ve miktarı artırılacaktır.

Evrakları ve defterleri teslim etmeyen muhasebecilerin, mesleki etik kuralları, bağlılık ve doğruluk ilkelerine aykırı davrandıkları açıktır. Dolayısıyla, muhasebecilik mesleğine dair düzenlemelerden olan 3568 SAYILI SERBEST MUHASEBECİ MALÎ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALÎ MÜŞAVİRLİK KANUNU m. 50 gereğince hazırlanan “Disiplin Yönetmeliği”nde, bu davranışlarına karşılık bir müeyyide öngörülmüştür. Belirtilen müeyyide, bahse konu “Disiplin Yönetmeliği”nin “Uyarma Cezası” başlıklı madde hükmü,

“m.5/a) (Değişik - R.G.: 27.9.2007 - 26656 / m.2)

Müşterilerin işlerine karşı, kayıtsız ve ilgisiz kalınması, müşterilerle mesleki konularda yapılacak sözleşme hükümlerine aykırı davranılması, sözleşmenin taraflarca fesh edilmesi halinde, iş sahibinin defter ve belgelerinin otuz gün içinde devir ve teslim tutanağı düzenleyerek teslim edilmemesi (Devir ve teslim işleminin gerçekleşemediğinin meslek mensubu tarafından Odaya bildirilmesi durumu hariç.)” gereğince uyarma türünde disiplin cezasına çarptırılma şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Muhasebecilerin, defter ve evrakların teslim edilmemesi gibi uyarı cezası alacak herhangi bir faaliyeti 3 yıl içinde bir kez daha tekrarlamaları halinde, Disiplin Yönetmeliği m.6 hükmünce kınama cezası alacakları öngörülmüştür. Yine 3 yıl içinde kınama cezasını gerektiren bir faaliyet gerçekleştirmeleri halinde ise Disiplin Yönetmeliği m. 7 gereğince “Geçici Olarak Meslekten Alıkonulma Cezası” verilecektir.

Son olarak, Danıştayın 2014/271 E. 2014/2893 K. No’lu kararında, muhasebecinin evrakları teslim etmemesi mücbir sebep sayılmayarak, mükellefe vergi beyanında bulunmamasından dolayı vergi ziyaı cezası kesilmesi hükmolunmuştur.

Bahse konu kararın devamındaki,

“213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 256. maddesinde, mükelleflerin muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve kayıtları muhafaza süresi içinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arzetmek zorunda olduğu, 359. maddesinin (a) bendinin 2 nolu alt bendinde ise, vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananların kaçakçılık fiilini işledikleri, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesinin bu fıkra hükmünün uygulamasında gizleme olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanun’un 341. maddesinde, vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder şeklinde tanımlanmış, 344. maddesinde ise, 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, vergi ziyaına 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat olarak uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.” 

hüküm uyarınca, tutmak zorunda oldukları evrak ve defterleri mükellefe teslim etmemeye devam eden muhasebecilerin, vergi ziyaı cezasından da ayrıca sorumlu tutulmaları mümkün hale gelebilecektir.

Sonuç olarak, muhasebecilerin zorunlu oldukları halde, tutmakta oldukları defter ve evrakları teslim etmemeleri birçok yaptırımla karşılaşmalarına sebep olmaktadır. Teslim etmeme durumu, uygulamada çoğunlukla alacaklarını tahsil edemeyen muhasebecilerin mükellefleri zorlamak için yapmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Fakat, muhasebecilerin bu yolu takip etmeleri, alacaklarını tahsil etmelerini gerçek manada kolaylaştırmadığı gibi, kendi kendilerini mağdur etmelerine neden olmaktadır. Muhasebecilerin gerek ihmal veya kusur ile gerek kasten yerine getirmedikleri bu zorunluluklarını yerine getirme noktasında dikkatli olmaları gerekmektedir.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

HUKUK FAKÜLTESİ MEZUNU

                                                                                    CİHAT KAYA