Miras bırakan mükellefin vefatı nedeniyle yasal mirasçılarının Veraset İlamından tespit edilerek, mirası reddedip etmediklerinin araştırılması ve mirasın reddedilmemiş olması halinde kendilerine herhangi bir mal, hak veya alacak intikal edip etmediğine bakılmaksızın hisseleri oranında takibata tabi tutulmaları gerektiği hk.

Yazınızda; Müdürlüğünüzün sicil numarasında kayıtlı mükellefi ..’in, 05.09.2006 tarihinde vefat ettiği, 1.209,75 TL vergi borcu bulunduğu, söz konusu borçlarla ilgili olarak mirasçılarına ödeme emri düzenlendiği ve tebliğ edildiği, ancak miras bırakılan 3 adet taşınmaz ve nakit paranın İzmir İli Milli Eğitim Müdürlüğüne bağışlandığının anlaşıldığı belirtilerek, varisler hakkında yapılacak işlemlerle ilgili görüşümüzün bildirilmesi istenilmektedir.

Ayrıca, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 496. maddesinde; mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alacağı,

599. maddesinde, mirasçılar mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazandığı, mirasçıların Kanun'un 605. maddesinin 1. fıkrası uyarınca red beyanı ile koşulsuz şartsız mirası reddedebilecekleri, ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise mirası reddedilmiş sayılacağı,

610. maddesinde, mirasçıların yasal süresi içinde mirası reddetmedikleri takdirde mirası kayıtsız şartsız kazanmış olacakları, ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçının, mirası reddedemeyeceği,

608. maddesinde, mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkının kendi mirasçılarına geçeceği, bu mirasçılar için ret süresinin, kendilerinin mirasbırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlayacağı, hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 12. maddesinde;

“Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılardan herbiri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.” denilmektedir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 7. maddesinde;

“Borçlunun ölümü halinde, mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında da bu Kanun hükümleri tatbik edilir. Borçlunun ölümünden evvel başlamış olan muamelelere devam olunur. Terekenin bir mahkeme veya iflas dairesi tarafından tasfiyesini gerektiren haller bu hükmün dışındadır.

Mirasın tutulan defter mucibince kabulü halinde, mirasçı, deftere kaydedilmemiş olsa dahi amme alacağından mirastan kendisine düşen miktar ile mesuldür.

Defter tutma muamelesinin devamı müddetince satış yapılamaz.”

hükmü yer almaktadır.

Bununla beraber, Seri A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliği’nin Birinci Kısmının “Kanun’un Kapsamı, Terimler, Görevli ve Yetkililer” başlıklı birinci bölümünün “Borçlunun Ölümü ve Ölüm Halinde Takibin Geri Bırakılması” başlıklı III numaralı alt bölümünde gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, miras bırakan mükellef …’in 05.09.2006 tarihinde vefatı nedeniyle yasal mirasçılarının Veraset İlamından tespit edilerek, mirası reddedip etmediklerinin araştırılması ve mirasın reddedilmemiş olması halinde kendilerine herhangi bir mal, hak veya alacak intikal edip etmediğine bakılmaksızın hisseleri oranında takibata tabi tutulmaları gerekmektedir.