İşgücü-istihdam-işsizlik data alanı, hinliklerle, hatta makyajlarla bezelidir. Bu yılın Eylül’ü ile geçen yılın Eylül’ü kıyaslanıp işsizliğin 2 puan gerilediğinden, geçen ayın da 0,2 puan altına düştüğünden filan söz edildi. Oysa, şeytan, özellikle bu bahiste ayrıntıda gizlidir. Bakın makyajlanmış neler var…

Eylül ayında, önceki aya göre işsiz sayısında 37 bin azalma varmış görünüyor. Sanırsınız ki, 37 bin kişi iş buldu. Hayır öyle değil, tersine bir ayda 222 bin kişi işini kaybetmiş. Ama bu 222 bin istihdam kaybı, işsiz sayısının artması şeklinde verilere yansımıyor. Neden mi? Çünkü, Eylül’de , Ağustos’a göre 259 bin kişi işgücü pazarından çekilmiş, dolayısıyla işgücü sayısı azalmış. Bu 259 binden istihdamdaki 222 bin azalma çıkarıldığında, işsiz sayısında artış değil, 37 bin azalma görülüyor.

İşgücünden neden çekilme yaşanmış? Cevabın önemli bir kısmı, işgücüne dahil olmayan nüfusa baktığımızda, ağırlıkla ev kadını sayısındaki 163 bin kişi artışta yatıyor. Muhtemelen, iş bulmaya çıkan kadınlar, pes edip evlerine döndüler. Dönmeselerdi, bir o sayıda işsiz sayısı fazla görünecekti. Zaten , umudunu kaybetmişler, mevsimlikler ve esnek işte çalışanlar alt alta yazılıp toplandığında 3 milyon 88 bin sayılmayan işsiz tesbit ediyoruz. Resmi işsizler ise 2 milyon 934 olarak açıklandı. Resmi işsizlik yüzde 11,3. Ama sayılmayanları eklediğinizde sayı 6 milyon 22 bine, gerçek işsizlik oranı da yüzde 21,6’ya kadar çıkıyor.

***
İkinci ve vahim bir sorun tarım sektörü ile ilgili. Bu sütunda defalarca yazıldı, başka yorumcular da parmak bastılar: Tarımda istikrarlı bir büyüme gözlenmezken istikrarlı bir istihdam artışının olması gibi bir saçmalık var. Sorunu, kriz öncesi istihdamı kriz sonrası ile kıyaslayarak analiz edelim.




Bu yılın Eylül ayı itibariyle istihdam 23 milyona yaklaşmış görünüyor. Bu 2009 Eylül’üne göre, neredeyse 1 milyon yeni istihdam gibi duruyor. Yani krizden çıkarken ekonomi krizde işini kaybedenlere işini geri kazandırmış. Gayet iyi. Bir de krize girilmeden istihdam ne kadardı ,ona bakalım. Yaklaşık 22 milyon kadar. Yani, krizde yaşanan iş kayıpları 2009 ortalarından itibaren ekonomi canlanırken telafi edilmiş hatta, üstüne istihdam yaratılmış. Acaba öyle mi? Bir de sektörlere bakalım. Ne görüyoruz? İstihdam artışlarında, tarım önemli bir yer tutuyor. . Kriz öncesine göre tarım istihdamı 550 bine yakın artmış, geçen Eylüle göre de 250 bin artmış. Peki ne oldu tarımda da bu istihdam yaşandı?



Geçen hafta açıklanan milli gelir verilerini hatırlayalım. 2008-2010 dönemin ilk 9 ayında üretilen katma değer, ya da hasıla ile tarım istihdamını analiz edelim. 2009’un ilk 9 ayının hasılası 2008’in ilk 9 ayının yüzde 4,1 üstünde iken istihdamdaki artışın yüzde 5,5 olduğunu görüyoruz. Yani, tarımda istihdamın hızı, üretimin üstünde. Bunun daha çarpıcı görüntüsü bu yıla ait. İlk 9 ayda tarım, 2009’un aynı döneminin yüzde 1 altında, yani üretim artmamış, ama her nasılsa tarım istihdamı yüzde 4’ün üstünde artmış. Üretmeyen tarım, 250 bin dolayında istihdamını artırmış. Böyle olunca, tarımda çalışan başına hasılanın da sürekli gerilediğini, bir anlamda sanki tarımdaki yoksulluğu paylaşmak için işgücünün tarıma döndüğü gibi absürt bir sonuçla karşılaşıyoruz. Yenileyelim, bu absürtlük, gerçek işsizliği maskelemenin bir başka yöntemine dönüştü.