12 Haziran seçimleri sonrası ilk duruşma ile

doğum günü çakışınca, büyük bir buluşma yaşadım.

İki yıldır hemen hiçbir duruşmada beni yalnız bırakmayan dostlar...

İstanbul, Ankara, İzmir, Anadolunun pek çok yerinden gelen korku duvarını aşmış duyarlı yurtsever insanlar...

Zaman zaman duruşma salonuna da gelen, kalemlerini her fırsatta Silivrideki hukuksuzluğa karşı kullanan meslektaşlar...

Ve 12 Haziranda CHPden milletvekili seçilen yeni yol arkadaşlarım...

Geleceklerini öğrenince sevinmiş, kendimce rakamsal tahminler yapmaya çalışmıştım.

Edinebildiğim kadarıyla 47 kişilik tam listeyi paylaşmadan geçemeyeceğim:

Grup başkanvekilleri Emine Ülker Tarhan, Muharrem İnce, genel başkan yardımcıları Alaattin Yüksel, İzzet Çetin, Süheyl Batum, Erdoğan Toprak, Umut Oran.

Milletvekilleri Ali Özgündüz, Ali İhsan Öztürk, Aytun Çıray, Ali Rıza Öztürk, Aşkın Türeli, Aylin Nazlı Aka, Dilek Yılmaz, Emre Köprülü, Faruk Loğoğlu, Faik Turay, Gökhan Günaydın, Gürkut Acar, Haydar Akar, Hülya Güven, Hasan Akgöl, Hasan Ören, İsa Gök, İhsan Kalkavan, Kazım Kurt, Mevlüt Aslanoğlu, Melda Onur, Mustafa Moroğlu, Mehmet Hilal Kaplan, Mevlüt Dudu, Mehmet Ali Edipoğlu, Mahmut Tanal, Musa Çam, Mehmet Kesimoğlu, Nur Sertel, Nurettin Demir, Oktay Ekşi, Özgür Özel, Ramiz Topal, Recep Gürkan, Ramazan Kerim Özkan, Refik Eryılmaz, Sakine Öz, Tufan Köse, Tolga Çandar, Veli Ağababa.

***

Milletvekili arkadaşların çoğunluğuyla önceden hukukum vardı.

Muharrem İnce ile Yalovadaki ilk konferansın tarihini anımsamaya çalıştık; 95 ya da 96 olmalıydı...

Alaattin Yükselle ayaküstü İzmir günlerini konuştuk...

Erdoğan Toprakla ilk kez yıllar önce, Cumhuriyet için neler yapılabilir toplantısında tanışmıştım...

İzzet Çetinin sendikacılık günleri geldi geçti gözümün önünden...

Umut Oran, Ankara ziyaretlerine Bolu çikolatası ile gelirdi. Bir an tadını anımsadım.

Faruk Loğoğlu ile ilk Lozan kitabını yazdığında uzun uzun sohbet etmiştik...

Gökhan Günaydının kendisinden önce adıyla tanışmıştım, Zımba gibi biri yetişiyor demişlerdi...

Mevlüt Aslanoğluna kafasındaki son projeleri sormak istedim, zaman yoktu...

Mustafa Moroğlu ile kısa bir adaş muhabbeti yaptık...

Mevlüt Duduyu görünce İskenderun geldi gözlerimin önüne...

Hülya Güvenle 9 Eylül Üniversitesindeki ortak tanıdıkları bulmaya çalıştık...

Musa Çam, güleryüzüyle hiç değişmemiş...

Nur Sertelle en son Didim Barış Günü konferansında yan yana olduğumuzu anımsadım...

Prof. Nurettin Demir yılları biraz başına sürmüş, o kadar...

Oktay Ekşi, Oktay abim zaten 2.5 yıldır beni hiç yalnız bırakmayanlardan...

Ramazan Özkanla Burdur Gölü kıyısındaki sohbetimizi anımsarken, Kemal Arslana selam iletebilir misindiye sormadan edemedim...

Tolga Çandarı selamlarken, Sende bre bizim oğlan sözleri döküldü ağzımdan...

İsa Gökle cezaevinde de dertleşmiştik...

***

Bütün paylaşıma sütun yetecek gibi değil, arkadaşlarım yersizliğime versinler.

8 Ağustos günü akşam saatlerinde koğuşa girdiğimde plastik sehpanın üzerinde lastiklerle bir arada tutulmuş kocaman bir mektup harmanı buldum.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Zühal Samlının 3 Ağustos günü yaptığı, 5 Ağustos günü saat 16.00da Türkiyenin her yerinden tutuklu milletvekillerimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Mustafa Balbaya destek mektubu gönderin çağrısı üzerine Türkiyenin pek çok yerinden postanelere akın olmuş.

Mektupları masanın üzerine yığdım. Okumaya başladım, bitecek gibi değil. Mektuplara başka bir yazıda değinmek istiyorum. Şimdilik bulutlar dolusu teşekkür demekle yetiniyorum.

Gecenin ilerleyen saatlerinde gündüz yoğunluğunda doyasıya bakamadığım gazetemizin ikinci sayfasındaki ilanı tablo gibi karşıma koydum. Yıllar sayfa sayfa geçti gözümün önünden.

8 Ağustos benim için siyasal doğumda oldu...

Kendimi daha güçlü ve daha çok şey yapma sorumluluğunda hissediyorum...

Bu duygularıma pınarlık eden herkese selam olsun...

Mustafa Balbay