Artık tahta tekerlekli otomobiller geri gelmeyecek...

Tel dolaplar, gaz ocakları, yandan çevirmeli telefonlar...

Kömür ütüleri...

Buğday saplarından yapılmış yelpazeler...

Fitilli lambalar...

Hepsi geride kaldı...

*

Çünkü çağdaşlık nehir gibidir...

Tersine akmaz nehir...

*

Çocuklar artık duayla değil, teknoloji ile uçulduğunu öğrendiler...

Onlara kendisini leyleğin getirdiğini boşuna söylemeyin, sonra sizin bir aptal olduğunuzu düşünecekler...

Kırk sene öncesinin Ankarasındaki telefon kapasitesinin neredeyse on katından fazlasını, cebindetaşıyor bizim yenge...

Açıp da düğünde kimin daha iyi oynadığını kızına söylemesi, o zamanki Cumhurbaşkanı ile Başbakanın acil görüşmelerinden belki otuz kat daha hızlı...

Televizyonlar, her evi bir dershaneye çevirdi...

Oturup da Muhteşem Yüzyılın önemli şahsiyeti Sümbül Ağanın şanlı tarihimizdeki önemini ilk kez öğrendi mahalleli...

İman kuvveti ile bir gün uçmak yerine, gözleri havada uzaydan UFOların gelmesini bekliyor artık köylüler...

İmamın boynunda kravat...

Dar etekli türbanlıların altlarında birer cip...

Er geç öbürleri de isteyecekler...

*

Kısacası...

Çağı durdurmak, engellemek kimsenin elinde değil...

Sorunlar çıkabilir...

İhanetler, beceriksizlikler, gafletler olabilir...

Mutsuz oluruz...

Gizli gizli ağlarız, canımız yanabilir...

Zaman zaman vururuz dizlerimize...

Kahırlarımızın biri gider biri gelir...

*

Ama çağı geriye çevirme şansı yoktur yobazın...

Çağdaşlık nehir gibidir...

Tersine akmaz nehir...

Bekir Coşkun/Cumhuriyet