DÜNKÜ Hürriyet’in birinci sayfasındaki küçük bir haber belki dikkatinizden kaçmıştır.
Haberin kısa özeti şuydu:
“İran’da eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejat’ın yardımcısı Rıza Rahimi hakkında yolsuzluk soruşturması açıldı...”
Küçücük bir haber değil mi...
Sıkı durun...
Olay öyle bir insana dayandı ki, adını verdiğim zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Onun adını vereceğim, ama adını vermeyeceğim bazı kişilere de son bir kıyağım olsun.
Kaçacak yeriniz varsa durmayın hemen kaçın...

* * *

Eyy ahali...
Ey bu ülkenin insanları...
Duyduk duymadık demeyin...
Büyük bir tsunami Türkiye’nin kapısına dayandı.
Parasal boyutunun sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın dudaklarını uçuklatacak muazzam bir yolsuzluk tsnunamisi bugün yarın Türkiye’de birine dayanacak ve o zaman, adı büyük bazı kişilerin canı fena halde yanabilecek.

* * *

İlk işaretini geçen pazar günü, Türk basınının son yıllarda yetiştirdiği en başarılı araştırmacı gazetecisi Hürriyet’in Washington Temsilcisi Tolga Tanış verdi.
Başbakan Erdoğan’a yakın bir işadamının eski CEO’sunun kurduğu şirketin, Türkiye-Dubai-İran arasındaki ilginç para trafiğini anlatıyordu.
Bu üç ülke arasındaki karanlık bir ticarette anormal paralar dönüyor, buharlaşıyor, sonra bir yerlerde ortaya çıkıyordu.
Tanış’a göre, olay İran’da eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’a doğru hızla tırmanıyordu.
Aradan 72 saat geçmeden olay patladı ve İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı hakkında yolsuzluk soruşturması açıldı.
Pekiii İranlı yönetici hakkında neden açıldı bu soruşturma...
Türkiye’den bizim de çok iyi tanıdığımız bir kişiyle ilişkisi nedeniyle.
17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan İran asıllı Reza Zarrab’ın İranlı ortağı Babek Zencani ile olan ilişkileri nedeniyle...
Gelelim Türkiye’deki bazı kişilere kötü haberimize...
Babek büyük bir ihtimalle konuşacak...
O konuştukça, Türkiye’deki ilişkileri de konuşulacak...
Yani burada istediğiniz kadar “Montaj” deyin, “İyini niyetli yardımsever” diye küçültmeye çalışın...
İsterseniz bütün savcıları ve hâkimleri değiştirin...
Bu davaları “Deniz Feneri”nin söndürülen ışığı gibi karartın...
Siz burada kararttıkça, dünyanın başka yerlerinde aydınlatılacak.
Çünkü işin boyutu öyle devasa bir noktaya gidiyor ki, ister istemez uluslararası kuruluşlar, hatta mahkemeler bile devreye girebilir.

* * *

Ben iyi koku alırım; ayakkabı kutularından, gümüş tepsilerden, evlerdeki kasalardan, oradan buradan çok ağır kokular geliyor. Yani diyeceğim, bunu sıfırlamak o kadar kolay olmayacak...
Yüzde 40 küsur oy da bunu pek temizleyemeyecek.
Zarrab’ın gümüş tepsilerde çikolataların altına özenle dizip gönderdiği o yeşil şeyler, onun deyişiyle “hayırlara vesile olacak...”

İranlı savcı Zarrab’ı sorgulayabilecek mi

TABİİ İran’da savcılar ve hâkimler hallaç pamuğu gibi atılmadığı için, soruşturma bütün hızıyla sürüyor.
Savcı önceki gün bir dergiye verdiği demeçte bakın ne diyor:
“Ekonomik yolsuzluk şimdiye dek görülmemiş boyutlara ulaşmış. Zencani’nin off-shore hesaplarına milyarlarca dolar yatmış. Bugüne kadar petrol satışından elde edilen gelirleri devletin kasasına dönmedi.”
Peki İran’a dönmeyen o para kimin kasasına girdi acaba...
Bir bölümünün cevabı tapelerde.
Babek Zencani büyük bir ihtimalle konuşacak...
Geçenlerde İranlı savcının Zencani ve Zarrab’ın ilişkilerini araştırmak üzere Türkiye’ye gelmeyi istediği yazıldı.
Bakalım Türkiye izin verecek mi...
Yoksa Zarrab özel bir koruma zırhına alınıp korunacak mı...
İran’da konuşulan rakamlara bakınca, burada 54 beden takım elbiselerin ve gümüş tepsilerin içinde gönderilen beş yüzer bin dolarlık paketlerin gerçekten bayram bahşişi olduğunu anlıyorum.
Asıl büyük balık başka yerde...
Tekrar ediyorum.
Bu olay giderek uluslararası boyut alıyor...
Sıfırlanması mümkün olmayacak...

Durum vaziyetler için harika bir repertuvar

HAFTA sonu yine sizin için çalıştım.
Tapelerden toz duman olmuş ülkemizde, olup biteni sakin biçimde izleyip, eğlenmek için yeni şarkılardan bir repertuvar hazırladım.
-VAZİYETLER (Sıla) Tam bugüne uygun harika bir şarkı. Ritim müthiş.
İşte sözlerinden iki satır: “Vaziyetler hayıra alamet değil diye durdum düşündüm,
Niye niye beni buldu bu eziyetler; aklıma nerde düşürdüm.”
-LET HER GO (The Passenger)
Biraz Cat Stevens’ın gençlik şarkılarını ve sesini hatırlatan yumuşacık bir şarkı.
“Bırak gitsin” diyor.
İçişleri Bakanı Türkiye’nin yüzde 50’sine “S.....in gitsin” diyor.
Siz de “Bırakın gitsin” deyin. Hem daha terbiyeli hem daha medeni...
-HEY BROTHER (Avicii) Erkek kardeşe, kız kardeşe seslenen country tadında çok güzel bir şarkı.
Başbakan 15 yaşındaki çocuklara “Kardeşim” diyemiyor. Siz ta şuranızdan gelerek bol bol deyin.
-WE ARE BRAVE (Shawn McDonald) Sırf sözleri için dinleyin. Çünkü “Biz cesuruz” diyor.
Her gün korkmadığınızı haykırmak için güne bu şarkı ile başlayabilirsiniz.
-TIME TO DANCE (The Jezabels) Hiç takmayın. En kötü günler geçti.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bunu, “Dans etme zamanı” diyerek kutlayalım.
Bunlara ek olarak Pharrell Williams’ın “Happy”sini”, David Quetta’nın “Titanium”umunu ve bir de ölen çocuklarımızı hatırlamak için Fikret Kızılok’un “Bu kalp seni unutur mu” şarkısını tavsiye ederim.