Bu Kez İş Başka

AKP’nin bugüne kadar sürdürebildiği en büyük başarı, ekonomideki derin krizi yıllar boyunca gizleyebilmesi oldu. Kapitalist dünyanın büyük krize girdiği yıllarda geliştirdiği “bizi teğet geçer” demagojisi ile başladı AKP’nin gizleme operasyonu. Aslında teğet falan geçmemişti. İşçilerin, memurların, çiftçilerin gelirlerinde mutlak anlamda azalma oldu. Yoksulluk yaygınlaştı. Krizi teğet geçenler ekonominin makro rakamlarına sığınan, gelir dağılımını kapitalist ekonominin bir kavramı olarak bile gündeme almayanlar, yeni zenginlerdi.
Ama burada da bir yalan gizlidir.

***

Kriz aslında makro ekonominin rakamlarıyla bile teğet geçmedi. Büyüme verileri ile ilgili istatistiklerdeki bilinçli dalavereler bir yana, enflasyonla, istihdamla ilgili “bilgiler” her geçen gün sayıları artırılan yandaş medya eliyle yayıldı. O kadar ki millet neredeyse çarpıtılmış kişi başına düşen gelir rakamlarıyla zengin olduğuna bile inanacaktı. “Ben devletten daha iyi mi bileceğim, bak 10 bin doları aşmış işte kişi başına gelir” diyen, kendini milletten saymayan nice yoksul gördüm ben.
Peki bu yalan nasıl sürdürülebildi?
İki temel dayanağı vardır bu yalanın. Birincisi her türden satışla, bilcümle inşaat işleri ile yaratılan yeni zenginlik ve bu yeni zenginliğin başarıyla uyguladığı sadaka yöntemleri ile yandaşlığın yaygınlaştırılması. İkincisi yine farklı yöntemlerle sıcak para girişinin sağlanabilmesi. Kısacası değirmenin taşıma suyla döndürülmesi.
Ama artık sonudur.

***

Daha sürebilir miydi? Sürebilirdi.
Gezi Parkı’nı savunurken çevre gerçeğinin öteki gerçeklerden soyutlanamayacağını fark eden gençler çıkıp
“kral çıplak” demeseydi sürebilirdi.
Başbakan’ın ısrarla
“faiz lobisi” diye tutturmasının nedeni budur. O da biliyor ki bu kez “teğet” masalı tutmayacaktır. Bu nedenle de günah keçisini sağlam seçmek gerekmektedir. Ama AKP kurmaylarının deposunda kültürel birikimlerinin elverdiği kadar malzeme var. O da “dış mihraklar”, “çapulcular”, “faiz lobisi”nden öteye geçmiyor. Bu kez çuvalladılar ve bunun temel nedeni ekonomiyi sallayan krizle gençlerin sarsıcı eylemlerinin çakışmasıdır. Onları korkutan da bu oldu.
“Boyun eğmiyoruz” diyenlerin dikkat etmesi gereken nokta tam da burasıdır. Ekonomide “yalan rüzgârı”nın sonu geldi. Gerçek ortaya çıktı. Deneyimli emperyal kapitalizm, gelişmiş kapitalist ekonomiler kendilerini kandırmaz, bunalımlarını gizlemez, çare ararlar. Bizimkiler ise çareyi bugüne kadar yaptıkları gibi gerçeği gizlemekte, yeni yeni günah keçileri icat etmekte buluyorlar. Buldukları ise pek eskidir. Telaşları, korkuları, korkularının yüzlerine yansıması bundandır.

***

Peki şimdi çekip gidecekler mi yani.
Seçim sandıklarında istediklerini alabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarından,
“milli irade” dedikleri çoğunluğu bir şekilde ele geçirebilmek için her yolu deneyeceklerinden, bu arada baskının dozunu artıracaklarından kuşku duyulamaz. Soldaki partiler, gençlerden ders aldıklarını sık sık söyleyen sosyal demokratlar aldıkları dersin ne olduğunu bu kez göstermek zorundalar. Bu dersin adı örgütlenmedir. Gençler şimdi park forumlarında bunu arıyorlar. Oralarda dile getirilen kuşkuları ciddiye almak, dürüstçe yanıtlamak, gençlerin canla başla savunduğu değişimin parçası olacaklarına onları inandırmak kendiliğinden gitmeyecek olanları göndermenin biricik yoludur.
Bunun için örgütlenmek, sokakla sandığı birleştirmek gerekiyor.
Gerisi fanteziye girer.