Koronavirüs İş Kazası Olabilir Mi?

Bir işçinin koronavirüse yakalanması durumunda iş kazası sayılıp sayılmayacağını belirlemek açısından Yargıtay’ın daha önce H1N1 (domuz gribi) virüsü hakkında verdiği bir karar yol gösterici olacaktır.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 15.04.2019 tarih, E.2018/5018 ve K.2019/2931 sayılı kararında[i], Ukrayna’ya sefere giden bir tır şoförünün döndükten iki gün sonra domuz gribi sebebiyle ölmesi halinin iş kazası olup olmadığı değerlendirilmiştir.

Öncelikle 5510 sayılı Kanunun 13. Maddesinde yer alan iş kazası tanımına bakmakta fayda var. Kanuna göre aşağıdaki unsurlar var ise iş kazası değerlendirmesi yapılabilecektir:

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay

Bu koşullar sonucunda uygun illiyet bağı da kurulabiliyorsa artık bir iş kazasından bahsedebiliriz. Yargıtay’a göre uygun illiyet bağı ise yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalıdır.

Karara konu olayda Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmış ve  H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiği tespit edilmiştir. Buna göre vefat eden işçinin hastaneye başvurusunda belirttiği şikayetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu taktirde hastalığın bulaşmasının bu tarihten 1-4 gün öncesinde gerçekleşmiş olacağının bildirilmiştir. Dolayısıyla işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle işçinin Ukrayna’ya yaptığı sefer sırasında virüsün bulaştığı yukarıda alınan rapor ile tespit edilmiş olduğundan meydana gelen ölüm iş kazası olarak kabul edilmiştir.

Bu karar doğrultusunda koronavirüs testi pozitif çıkan işçi açısından bu virüsün işin yapılması sırasında işyerinde bulaştığı tespit edildiğinde iş kazasından bahsedebiliriz. (İşyerinde başka vaka görülmemesi bununla birlikte işçinin iş dışındaki yakın çevresinde görülen vakalar işyerinde işin gerçekleştirilmesi sırasında virüsün bulaşmadığına yönelik tespit ile iş kazası olmadığı belirlenebilir.)

İşçiye virüs bulaşması yukarıda yer verdiğimiz kanunda yazılı unsurlar ve uygun illiyet bağı sonucu bir iş kazası olarak nitelenebilecekse işveren tarafından düşünülebilecek husus kaçınılmazlık ilkesi olabilir. Kaçınılmazlık ilkesinin şöyle açıklayabiliriz:

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 77.maddeleri uyarınca, işverenler işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla yükümlüdür. Mevzuat öngörmese bile işveren, işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden aklın, bilimin, tekniğin gerekli gördüğü her türlü önlemi almak zorundadır. Bununla birlikte, iş kazalarının ancak tümüyle kaçınılmaz olduğu durumlarda işverenin sorumluluğundan söz edilemez. Bu sebeple değerlendirilecek ölçüt işverenin tüm önlemleri almış olmasıdır. Alınan tüm önlemlere rağmen önlenmesi mümkün olmayan bir durum söz konusu olduğundan işveren sorumlu olmayacaktır. İşveren gerek mevzuat gerekse çağın ve teknolojinin gerektirdiği tüm önlemleri almasına rağmen iş kazası gerçekleşmişse sorumluluktan kurtulabilir.[ii]

Koronavirüsle mücadele ettiğimiz bugünlerde faaliyetlerine devam eden işverenlerin sadece resmi makamlarca öngörülmüş tedbirler değil (maske, eldiven, siperlik kullanımı, işçiler arası sosyal mesafenin sağlanması, işyerinde dezenfeksiyon işleminin yapılması vb.) işyeri ve işin özelliklerine göre alınması gereken tüm tedbirleri alması gerekir ki kaçınılmazlık ilkesi gereği sorumluluktan kurtulabileceğinden bahsedebilelim.

 

[i] Çalışma ve Toplum Dergisi, sayı 2020/1, s.521-524.

[ii] Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.1999 gün ve 1999/10-687 E.-1999/775 K. ile 16.10.1985 gün ve 1985/10-197 E. 1985/826 K. sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.