İŞ SÖZLEŞMESİNİN DEVAMI SIRASINDA İŞVERENLE REKABET-İŞÇİNİN SADAKAT BORCU -HAKLI FESİH

Çalışma hayatında işçinin, işyerindeki çalışmaları sırasında edindiği bilgileri işvereni aleyhine kullanması ve bu nedenle işverenin zarara uğraması söz konusu olabilir. Bu nedenle işverenler, uygulamada işçinin kendisi ile rekabet edebileceği ve olası zararların ortaya çıkabileceği için iş sözleşmesine ya da ayrıca düzenlenecek sözleşmeye rekabet yasağı düzenlemesi getirebilmektedir. İşçinin, işverene rekabet etmesi konusunu iş sözleşmesinin devamı sırasında ve iş sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem olarak ele almak konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu yazımızda iş sözleşmesinin devamı sırasında haksız rekabet halinin söz konusu olması haline ilişkin açıklamalar getireceğiz.

İŞÇİNİN İŞ AKDİNİN DEVAMI SIRASINDA İŞVERENLE REKABET ETMESİ

Hizmet sözleşmesinde hem işçinin hem de işverenin birbirlerine karşı bir takım borçları söz konusudur. İşçinin, işverene karşı en önemli borçlarından biri sadakat borcudur. İş sözleşmesinin kurulması ile doğan sadakat borcu, işçi tarafından işverenin çıkarlarını koruma ve gözetme borcudur. İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi de sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür[1].

Önemle belirtmek gerekir ki iş sözleşmesinin devamı sırasında işçinin, sadakat borcu ya da rekabet etmeme yasağından bahsedebilmek için iş sözleşmesinde ya da ayrıca düzenlenen bir belgede buna ilişkin onayının alınması gerekli değildir[2]. Sadakat borcu ve bu kapsamda rekabet etmeme yasağı iş sözleşmelerinde işçinin temel borçlarındandır.

İŞ AKDİNİN DEVAMI SIRASINDA İŞVERENLE REKABET EDİLMESİ NEDENİYLE HAKLI NEDENLE FESİH YAPILABİLİR Mİ?

İş Kanununda[3] işverenin haklı fesih hakkını düzenleyen “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25/II inci maddede; “e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması. ” haklı fesih sebebi olarak kabul edilmektedir. Buna göre iş akdinin devamı sırasında işçinin, işverenle rekabet etmesi durumunda “doğruluk ve bağlılığa” uymayan bir davranış söz konusu olacaktır. Dolayısıyla iş sözleşmesinin devamı sırasında işçinin, işverenle rekabete girmesi işveren açısından haklı fesih sebebidir.

Yargıtay 9. H.D.`nin ilişkin “İş sözleşmesi devam ederken, işçinin rekabet sayılacak davranışları ise “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olup ”İş Kanunu’nun 25/II-e kapsamına girer ve işveren için haklı fesih nedeni oluşturur.” denilmiştir[4].

İŞ AKDİNİN DEVAMI SIRASINDA İŞVERENLE REKABETE GİRİLMESİ HALİNDE İŞVEREN NE TALEP EDEBİLİR?

Belirtmiş olduğumuz üzere iş akdinin devamı sırasında işçinin, işverenle rekabete girişmesi halinde işveren, iş akdini haklı sebeple feshedebilir. Ancak iş akdinin feshi, işverenin, bu nedenle uğramış olduğu zararı karşılamayacaktır. Bu nedenle işveren, haksız rekabet nedeniyle uğramış olduğu zararın tazmini için maddi tazminat davası açabilecektir[5].[6]

DAVADA HANGİ MAHKEME GÖREVLİDİR?

Hizmet ilişkisinin devam ettiği döneme ilişkin hizmet ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme İş Mahkemesidir. Bu nedenle sözleşmenin devam ettiği dönemdeki haksız rekabet hallerinde açılacak davalarda görevli mahkeme iş mahkemesidir.

Haksız rekabetin sözleşme devam ederken başlayıp, sözleşmenin sona ermesinden sonra da rekabet yasağı sözleşmesine aykırılığın söz konusu olması halinde açılacak davada da görevli mahkeme yine iş mahkemesidir.

Yargıtay 20. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Somut olayda, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğuna ve davacı tarafından, haksız rekabet oluşturduğu iddia olunan eylemin iş akdinin sona ermesinden önce başladığı ve sürdürüldüğü iddia edildiğinden, davanın ... .... İş Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.denilmiştir[7].

Av. Erdoğan KAYA

İletişim adresi: www.gurselavukatlik.com

 

[1] Yargıtay 9. H.D.`nin 2016/15516 E. , 2016/17659 K. sayılı ve 11.10.2016 tarihli kararı.

[2] Yargıtay 22. H.D.`nin 2014/21992 E. , 2014/33038 K. sayılı ve 24.11.2014 tarihli kararında; “İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. ” denilmiştir.

[3] 4857 s. İş Kanunu.

[4] 2014/32564 E. , 2016/4064 K. sayılı ve 25.02.2016 tarihli kararı.

[5] 2014/32564 E. , 2016/4064 K. sayılı ve 25.02.2016 tarihli kararında; Rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise işçi, BK.nun 351.maddesi gereğince zararı tazmin ile mükelleftir (Çelik Nuri, İş Hukuk Dersleri, Beta Yayınları, 22.Bası, Ağustos s: 136-139; Tunçomağ Kenan, Centel Tankut, İş Hukukunun Esasları, Beta Yayınları, s:101; Mollamahmutoğlu Hamdi, İş Hukuku, Turhan Yayınevi, 2. Bası, s:367; Süzek Sarper, İş Hukuku, Beta Yayınları, 2.Bası, s:276-277).

[6] Yargıtay 22. H.D.`nin 2014/13280 E. , 2015/22945 K. sayılı ve 02.07.2015 tarihli konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “İşçi işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira, söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet, sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25./II. b, d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu halde işverenin iş sözleşmesini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır.denilmiştir.

[7] 2016/685 E. , 2016/3344 K. sayılı ve 16.03.2016 tarihli kararı. Aynı yönde olmak üzere Yargıtay 11. H.D.`nin 2016/2873 E. , 2016/3692 K. sayılı 06.04.2016 tarihli kararında; “Ancak, hizmet ilişkisinin devam ettiği döneme ilişkin hizmet ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme İş Mahkemesidir. Hizmet ilişkisi sona erdikten sonraki döneme ilişkin haksız rekabet halinde ise dava, niteliği itibariyle 6098 sayılı TBK'nın 444 ve 447. maddeleri kapsamına girmekte ve bu kapsamdaki davalar TTK'nun 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olduğundan, görevli mahkeme Ticaret Mahkemesidir. (HGK'nun ........2012 tarih 2011/...-.... E-2012/..... K sayılı kararı)

Somut olayda, hizmet aktinin devamı sırasında ve hizmet aktinin bitiminden sonraki döneme ilişkin olmak üzere iki ayrı dönem için maddi tazminat isteminde bulunulmuş olup, dava dilekçesinde tek bir tazminat talep edilmesi ve davaların tefrikinde de hukuki yarar bulunmaması gözetildiğinde daha özel mahkeme olan İş Mahkemesi davaya bakmakla görevli olup, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.