Egedesonsöz’den Mehmet İşler’in haberine göre, Ege Üniversitesi Hastanesi’nde sözleşmeli personel statüsünde fizyoterapist olarak görevlendirilmek üzereyken güvenlik soruşturması ve arşiv taraması sonucunda işe alımının uygun olmadığının belirtilmesinin ardından, Caner İncesu tarafından yürütmenin durdurulması talebiyle dava açıldı. Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün davalı olduğu yargılama süreci devam ederken davacı İncesu lehine bir karar çıktı.İncesu göreve başlamamasının gerekçesinin açıklanmadığını, sicilinin temiz olduğunu, hakkında mahkumiyet hükmü veya taraf olduğu bir derdest bir yargılama bulunmadığını, işlemden 3 ay önce başka bir idare tarafından yapılan güvenlik soruşturmasında problem çıkmadığını, geçen sürede neyin değiştiğinin idarece açıklanması gerektiğini, mesleki birikiminin devlet memurluğu için fazlasıyla yeterli olduğunu belirtti. İncesu ayrıca uygulamanın hiçbir kriteri belli olmayan, soyut ve keyfiyete müsait şekilde tesis edildiğini ifade ederken usul ve yasaya aykırı bir durum oluştuğunu da açıkladı. İncesu gerekçelerini ileri sürerek İzmir 5’inci İdare Mahkemesi’ne açtığı davada yürütmenin durdurulmasını ve iptalini istedi.  

MAHKEME: HUKUKA AYKIRILIK AÇIK

Mahkeme tarafından yapılan karar açıklamasında detaylı bilgilendirme yapıldı. Ayrıca mahkemenin sonuç açıklamasında, ‘Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27’inci Maddesi uyarınca teminat lınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nce itiraz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi’ denildi.

AVUKAT: MANİFESTO GİBİ BİR KARAR

İncesu’nun avukatlığını meslektaşı Berkay Şayir ile birlikte üstlenen Ramazan Sertan Safsöz, süreçle ilgili açıklamalarda bulundu. Avukat Safsöz, “Dava yaklaşık 2 ay önce açıldı ama sonuçlanmış değil. Bu karar yürütmenin durdurulması kararıdır. Yürütmenin durdurulması kararı ne anlama geliyor? Davayı açan kişinin haklılığı çok yüksek görülürse ve eğer yürütmeyi durdurma verilmediği takdirde mağduriyetin devam edeceği ve telafinin mümkün olmadığı sonuçların ortaya çıkabileceği durumların söz konusu olduğunda mahkemeler yürütmenin durdurulmasına karar verirler. Bu karardan sonra Ege Üniversitesi müvekkilimizi arayıp göreve başlaması için davet etti. Bizim iptalini istediğimiz işlem Ege Üniversitesi Rektörlüğünün müvekkilimizin güvenlik soruşturması neticesinde gelen raporu olumsuz bulduğu için işe başlatmama işlemiydi. Göreve başlatmama işlemine ilişkin biz iptal davası açtık. Mahkeme göreve başlatmama kararındaki yürütmenin durdurulmasına karar vererek böylelikle yargılama sürecinde göreve başlat anlamına getirdi. Bu kararı verirken aslında manifesto gibi bir karar da ortaya çıkardı” dedi.

‘İDARENİN ELİNDE KUVVETLİ SEBEPLER YOK’

Mahkemenin dava esasında vereceği kararı yüzde 90 oranında belli ettiğini vurgulayan Safsöz ayrıca, “Mahkeme bu kadar sadece bizim dava dilekçemizle vermiyor. Biz davamızı açıyoruz, Ege Üniversitesi Rektörlüğü, yani davalı idare savunmasını gönderiyor, o savunmanın yetersizliğini ve Ege Üniversitesi’nin müvekkilimizi işe başlatmama noktasında elinde kuvvetli sebepler olmadığını görerek mahkeme yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Mahkeme, ‘Yargılama sürecinde bu şahıs görevden uzak kalmasın, mağduriyet devam etmesin ve akabinde şu aşamada göreve başlatılsın. Ben kesin kararımı tüm deliller toplanınca vereceğim’ diyor. Yürütmeyi durdurma kararı verdi. Nihai karar olduğunu söyleyemeyiz. Ama bizim için değerli olan kararı verirken ortaya koyduğu gerekçelerdi. Her biri birer manifestoydu! KHK’ların keyfiyete yol açamayacağını, güvenlik soruşturması denen şeyin bu kadar geniş ve keyfi kullanılıp adeta adam seçme şeklinde uygulanamayacağını söyleyerek suçun şahsiliği ilkesine vurgu yapıldı. Birinin kardeşi hakkında bir soruşturma bile değil, ‘istihbari veri var’ diye bir şahsın diğer durumlara sahip olmasına rağmen sırf bu yüzden kamu görevine alınmayacağının söz konusu olmadığını vurguladı. Hakkında açılmış bir soruşturma yok, verilmiş bir karar yok, adli bir süreç söz konusu değil, kimden ve ne şekilde geldiği belli olmayan bir bilginin bu şekilde hükümlere esas teşkil edemeyeceğini, bunun doğrulanmış olmadığını, bunun bir yargılama olmadan kesinleşmemiş bilgi olduğu yönünde bir değerlendirme yaparak bu kararı vermiş olması çok değerliydi” açıklamasını yaptı.

‘BÖYLE BİR KARARI TÜRKİYE’DE İLK DEFA GÖRDÜM’

Mahkemenin kararını değerli bulma sebeplerini de anlatan Safsöz, “Şu ana kadar böyle bir kararı Türkiye’de ilk defa gördüm. Belki bilmediğimiz başka mahkemeler tarafından verilmiş kararlar olabilir. Ama şu ana kadar görmedim. Bu dava dilekçesini hazırlarken bu durumu araştırdık. Sadece Danıştay’ın geçmişte güvenlik soruşturması neticesinde elden edilen bilgilerden bu tür istihbari verilerin sağlıklı olmadığı yönünde bir takım kararlarını buldum. Onlar da iki taneydi. İkisi de OHAL öncesindeydi. Bizim değerli bulduğumuz şey, güvenlik soruşturmasındaki keyfiyetin önüne geçmesiydi. Güvenlik soruşturması çünkü idarenin yetkilerini fazlasıyla aşan bir noktaya geldi. İdareye başvuruyorsunuz, her şeyiniz tamam ama referans istemeye başladılar. Bu bütün devlet kurumlarında ortaya çıkmaya başladı. Birileri gelip, ‘bu şahsa güveniyorum’ şeklinde gayri resmi bir referansla kamu idareleri göreve başlatmaya başladı. Halbuki birinin hakkında herhangi bir olumsuz bir şey yoksa referansa da ihtiyacı yoktur. Yani iyi niyet karinesi deriz. Herkes iyi niyetlidir aslında. Masumiyet karinesi de deriz. Birileri çıkıp onların masum olmadığını ispat etmek zorundadır. Ben masum olduğumu ispat etmek zorunda değilimdir. Uygulama çok çirkinleşmişti. Bunun için mahkeme kararını çok değerli bulduk” ifadelerini kullandı. 

https://www.birgun.net/haber-detay/ise-alimda-guvenlik-sorusturmasi-engeline-mahkemeden-iptal-hukuka-aykiri.html