Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görülen davayı, Antalya ve Ankara Barosu’ndan temsilciler, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Oya Ersoy ve Ahmet Şık, HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Barış Akademisyenleri, yaşam savunucuları ve çok sayıda yurttaş katıldı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek duruşma salonun küçük olması nedeniyle 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada Bülent Şık ve avukatları hazır bulundu.

"BAKANLIĞIN SESSİZ KALMASI SUÇUNU BÜYÜTÜYOR"

Esasa ilişkin beyanda bulunan Bülent Şık, Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü saha çalışmalarının biteli dört yıl olduğunu belirterek, “Ben Cumhuriyet gazetesinde çalışmadan elde edilen kısmi bulguları kamuoyuna duyuralı bir buçuk yıl oldu. Bütün bu zaman zarfında bazı siyasal parti temsilcileri, tabipler odası, TMMOB bünyesindeki çeşitli meslek örgütleri, sendikalar, insan hakları örgütleri, sağlık, doğa, çevre, gıda ve ekoloji alanlarında faaliyet gösteren çok sayıda sivil toplum kuruluşu bakanlıktan araştırmadan elde edilen sonuçların açıklanması ve tespit edilen sorunların çözümü için ne gibi önlemler alındığı hakkında bilgi verilmesi talebinde bulundular. Aynı talepler duruşmalara katılan ve bir kısmı baroları temsilen gelen avukatlar aracılığıyla mahkemenizde de dile getirildi. Bir kamu kurumu olan bakanlık böylesine geniş bir kamu kesimince dile getirilen bir talebi nasıl sessizlikle karşılar anlamak güç. Sessiz kalması Sağlık Bakanlığı’nın işlediği suçu büyütüyor” dedi.

Şık şöyle devam etti:

“Toksik ve kanserojen kimyasallardan kaynaklanan çevre kirliliği başta çocuklar olmak üzere, insan ve doğal hayatın sağlığına yönelik olarak ciddi bir risk oluşturur ve bu riski bertaraf etmek için ilgili kamu kurumlarının gereken tedbir ve güvenlik önlemlerini alma yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğü yerine getirmemek, açıkça ve bilinçli bir şekilde insanları tehlikeye atma suçunu işlemek olarak görülmelidir. Ben bu suçu işlemedim, o nedenle beraatımı talep ediyorum."

"ŞIK YURTTAŞLIK GÖREVİNİ YERİNE GETİRDİ"

Avukat Can Atalay ise “Ekolojik yıkımın faillerinden bahsetti müvekkilim. Sadece biz değil tüm dünya kamuoyunun gündemi bu. Bülent Şık, nitelikli bir yurttaşlık ödevi uygulamasında bulunmuştur. Bunu, sizin ya da benim bilemeyeceğimiz teknikleri kullanarak, tespitler yaparak gerçekleştirmiştir.Kamu idaresi görevlileri hangi fabrikanın nehirlere atık su akıttığını, hangi yasak pestisitlerin kullanıldığını biliyor. Gereğini yerine getirmiyorlarsa suçu burada aramak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

CEZADA ERTELEME YAPILMADI

Kararını açıklayan mahkeme başkanı Şık'ın “yasaklanan bilgilerin temini” suçlamasından beraatine; “göreve ilişkin bilgilerin açıklanması” suçlamasından 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Kararda "sanığın pişmanlığı olmadığı" gerekçesiyle hapis cezasında erteleme yapılmadı. Karar itiraz yoluyla istinafa taşınacak, istinaf hükmünden sonra ceza keşinleşecek.

"BENİM CEZA ALMIŞ OLMAM DAVANIN ÖZÜNÜ DEĞİŞTİRMEYECEK"

Mirası mahkeme paylaştıracak Mirası mahkeme paylaştıracak

Dava sonrası adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Burada konuşan Bülent Şık, “Bu davanın özü çocuk sağlığını korumakla ilgili. Çevre kirliliği ne kadar yoğunsa bir bölgede çocuk sağlığı o ölçüde riske giriyor. Bu dava aslında çocuklarının sağlığını korumakla devletinin yurttaşların bilgi vermemesi ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Verilen bu kararla aslında halk sağlığını doğrudan ilgilendiren milyonlarca yurttaşı ilgilendiren bir araştırmanın sonuçlarının gizli tutulabileceği ortaya çıkarılmış oldu. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Ben elinde sonunda bu araştırmanın topluma yansıyacağınu düşünüyorum. Benim ceza almış olmam davanın özünü değiştirmeyecek. Çalışmadan elde edilen bilgi yığını kamuoyuna yansıtılmamış olacaktı. bilgi edinmenin halk olduğunu bilmek hepimizin hakkı. Dolayısıyla bu davanın biteceğini düşünmüyorum yurttaşlar bu çalışmanın sonuçlarını bilene kadar bitmeyecek" dedi. Açıklama sonrası verilen ceza alkışlarla protesto edildi.

Kaynak Cumhuriyet