Rahmi Ofluoğlu
AVUKAT

Av. Hüsnü Yıldırımer adalet.org Sitesi’nde FETÖ soruşturmalarından tutuklu bir hakimin tutukluluğuna yapılan itirazın gerekçesini paylaşmış ve eleştirmiş.

O paylaşım:

“FETÖ TUTUKLUSU HAKİM İÇİN YAPILAN İTİRAZIN RED GEREKÇESİ

Hakim arkadaşımız darbeden değil ama FETÖ üyeliğinden tutuklanmış. Tutuklama kararına yapılan itiraz reddedilmiş. Gerekçeleri şöyle;

1-MEVCUT DOSYA KAPSAMI İTİBARİYLE DE İŞİN ÖNEMİ, VERİLMESİ BEKLENEN CEZA İLE ÖLÇÜLÜ OLDUĞU ANLAŞILDIĞINDAN…

 (Herhalde hakim arkadaşımız yargılamayı bitirmiş cezayı vermiş)

2-SORUŞTURMA KAPSAMINDA BAŞKACA DELİL BULUNUP BULUNMADIĞI HUSUSUNUN TEKNİK BİR İNCELEMEYLE ORTAYA ÇIKACAĞI

(Yani gözle gözükür somut bir delil yok)

3-DELİLLERE ETKİ ETME OLANAĞININ MEVCUT OLMASI” 

(Dosyada hiçbir delil yokki etki edilsin)

4-"ERİŞİLEMEMİŞ BİRTAKIM DELİLLERİN OLMASI” 

(Yani daha delil yok)”

Ne deniliyor kararda?

1 nolu başlık CMK 100 e uygun bir ifadedir. Burada verilecek cezaya göre ölçülülük değil, soruşturmanın dayandığı TCK maddesindeki ceza ile ölçülü olmasıdır söz konusu olan.

2 nolu başlık

Deliller henüz tamamlanmadı,  deliller yeterli değil, başkaca delil olup olmadığı ileride belli olacak.

3 nolu başlık

Şu an delillerin tamamını elde etme imkanı mevcut değil.

4 nolu başlık

Daha erişilmemiş delil var..

Ret gerekçesi tam da mevcut koşulları yansıtıyor.  Bu normal hukuk düzeninin hukuku değil, olağanüstü dönemin hukukudur. Bu hukuka yol veren AİHM'nin Letellier /Fransa  kararıdır. Bu karar belirli suçların özel ağırlıkları nedeniyle ortaya çıkabilecek büyük toplumsal düzensizliklerin önüne geçmek amacıyla bir tedbir olarak tutuklama kararı verilebileceğini söylüyor.

15 Temmuzda günü yaşananlar Letellier kararının dayandığı olayları kat be kat aşan olaylardır. 15 Temmuzda TBMM’si ve devletin önemli diğer kurumları bombalanmış, tanklar halkın üzerine yürümüş, halkın üzerine ateş açılmıştır.. 15 temmuz toplumsal huzursuzluktan öteye bir kâbustur.

15 Temmuz Hakim Aydın Başar’ın dediği gibi hukuku tadil etmiştir. Aydın Başar adalet.org sitesindeki yorumunda şöyle diyor:

“Nasıl ki memurların izinleri iptal edildiği gibi hukuk da iptal edilmiştir. Hukukun meşru olduğu günleri bekleyin. Mutlaka nasıl izinler serbest kaldıysa, hukuk da serbest kalacaktır. O kadar madde var, o kadar hukuk geçmişi var, o kadar hukukçu var. Şu anda duyulmuyorsunuz.

Normal şartlarda en fazla bu sevklerin büyük çoğunluğu yurtdışına çıkış, imza atma gibi adli kontrole tabi olabilirdi. İstisnalar dışında sevk bile olmayabilirdi. Tabii ki işin içine doğrudan katılan ve haklarında makul suç şüphesi bulunanlar dışında. Mesela yazdığı bir karar da birini mehdi ilan eden kişi ve benzerleri gibi.

Yaşanılan deprem, hukuku da bina altında bırakmıştır. Sinsi bir savaşın-düşmanın devleti ele geçirmek istediği sırada, devlet karşıt olarak  savaş hukukunun kurallarını uygulamıştır. Ve bu hukuk da bizim öğrendiğimiz hukuka benzemiyor. Bizim hukuk da dediğim gibi bir gün serbest kalacaktır. İşte o zaman, bu gün daha özgür tartışılabilecektir. Tedbire evet, devleti korumaya evet. Ama yarın hukukun özgürleştiği günlerde, geriye bıraktığınız büyük haksızlıklar ve adaletsizlikler yapılmasın. Adaletsizlik üzerine değil, adalet üzerine yeni  bir temel kurmaya çalışalım..”

Özgürlüğünden yoksun kalmayanlara, hapishane deneyimi olmayanlara özgürlüğün değerini anlatmak zor olsa gerek.  Bazen 5 dakikalık özgürlüğe paha biçilemez. ..

12 Mart 1972 yılında tutuklu olan bir 68 li anılarında şöyle diyor:

“…Güzel, güneşli Mayıs günüydü, askeri aracın içinde Beyazıt Meydanı’ndan geçiyoruz.. 7 aydır tutukluyum.. O an düşündüm şimdi 5 dakika için Çınaraltı’nda olmak ve dostlarla çay içmek dünyaya bedeldir diye . ..”

Hapiste olanların yaşadığı acıları özgür olanların tam olarak anlaması mümkün değildir.

Bu olağanüstü dönemde bizlerin, haksız olarak içeride olan insanların acısını yüreğimizde hissetmemiz gerekir

Dileğimiz bu olağan üstü dönemin bir an önce bitmesidir. Aydın Başarın dediği gibi hukukun meşru olacağı günleri sabırsızlıkla bekliyoruz.

Adalet Mülkün temelidir.