Herkese Özgürlük!

“Liberte Pour Tous Les Prisonniers Politiques en Turquie...”

Ceza indirimi veya af aylardır Türkiye’nin gündeminde. Hep merak edilen konu ise; ceza indirimi düzenlemesinin terör (TCK 314) suçlarını kapsayıp kapsamayacağı…

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi 5 Kasım tarihli yazısında tutuklu ve yakınlarının umutlarını yeşerten bir yazı yazdı.

Abdülkadir Selvi bu yazısında;

“İnfaz sürelerini kısaltan düzenleme; uyuşturucu, örgütlü suçlar, terör suçları, cinsel suçlar ve mükerrer, yani ikinci kez işlenmiş suçları kapsıyor. Aldığı cezanın dörtte üçü infaza girenler yeni düzenleme ile üçte ikisini çekecekler. Cezanın üçte ikisinde ise bu oran bir bölü ikiye iniyor. Bunların beşte biri oranında denetimli serbestlik ya da şartlı tahliye getiriliyor” diyordu.

Abdülkadir Selvi’nin yazısının önemsenmesinin nedeni, iktidar yanlısı büyük bir gazetenin yazarı olmasıdır.

Bu kez, bir gün sonra 6 Kasımda Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök “19 yaşındaki bir kızın arkasındaki o yazı” başlığı altında bir yazı yazdı.

Ertuğrul Özkök, muhalif çevrelerce her dönemin adamı olarak nitelenmektedir.

Ertuğrul Özkök yazısını sol, demokrat literatürden ödünç efsunlu kelimelerle süslemiş:

“Herkese özgürlük”

“Liberte Pour Tous Les Prisonniers Politiques en Turquie...”

Özkök’ün yazısından bir bölüm

Eşim Tansu Fransız Komünist Partisi’nin “Humanite” bayramında “Fransa Türkiyeli Öğrenciler Birliği” standında duruyor.

Arkasında asılı bir poster var... Üzerinde şu yazıyor:

“Liberte Pour Tous Les Prisonniers Politiques en Turquie...”

Türkçesi aynen şöyle:

“Türkiye’deki bütün siyasi mahkûmlara özgürlük...”

Dün albümlere bakarken arkadaki “tous” kelimesine takıldım...

“Hepsi” anlamına gelen bir kelime...

Oysa o yıllarda bu kelimeye hiç takılmamıştım...

Çünkü çok normal bir kelimeydi... 12 Mart dönemiydi, solcuyduk ve hizip, dernek, takım farkı gözetmeden herkes için özgürlük istiyorduk...

*

Oysa bugün bakıyorum ve şunu anlıyorum...

Meğer o genç dimağlarımız ne kadar önemli bir kelimeyi oraya özenle yerleştirmiş...

Cezaevine giren her aydın, her siyasi görüş sahibi, her yazar, her sanatçı, düşüncesi dolayısıyla hapis yatan her insan benim için işte Tansu’nun arkasında yazılı o pankarttaki “hepsi” parantezinin içindeki insandır.

Nagehan Alçı “Şimdi sıra Osman Kavala ve Mümtazer Türköne’de” diye yazmış...

O meşum listeyi ben tamamlayayım:

“Şimdi sıra Selahattin Demirtaş’ta, siyasetleri ve düşünceleri nedeniyle içeride olan herkeste...”

Evet, Ertuğrul Özkök, Abdülkadir Selvi’nin yazısının Hürriyet’te yayınlandığı günü takip eden gün yazdığı yazıda af konusunda Selvi’yi de sollayarak “Herkese özgürlük” dedi.

Ahmet Hakan

Bugün de(7 Kasım) Hürriyet Gazetesinin yeni Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan yazdı:

OSMAN KAVALA

EREN Erdem çıktı... Ahmet Altan tahliye oldu... Nazlı Ilıcak hapisten çıktı...

Sıra niye bir türlü Osman Kavala’ya gelmiyor, anlamış değilim.

Üstelik Osman Kavala’ya yönelik şu ana kadar elle tutulur, somut, ikna edici bir suçlama bile ortaya konamamışken.

İktidar yanlısı bir gazetede, üç ünlü yazarın, ceza indirimi veya af konusunda bu yazıları yazmalarını nasıl yorumlamalı?

Yazarlar bir yerden işaret mi aldılar?

Terör ve siyasi suçlara af isteyenler bu iki yazardan ibaret de değildir. Özellikle, sağ kesim yazarları, sürekli olarak sağ tabandan gelen dip dalgalarına kulak vererek FETÖ mağdurları hakkında yazılar yazmaktadırlar. Zira FETÖ mağdurları sağ kesim için giderek ciddi bir soruna dönüşmektedir; başta oy ve taban kayması gibi…

Çelişkiler

Bir yanda terör ve siyasi suçlulara af beklerken diğer yanda FETÖ operasyonları bütün hızıyla devam etmektedir. Son 10 günde ardı ardına birkaç FETÖ operasyonuna tanık olduk.

Ceza indirimi veya af; kesinlikle FETÖ ile mücadelenin sonlanması anlamına gelmez.

Resmi açıklamalar ise Hürriyet yazarlarını yadsımaktadır, ancak af gibi konularda siyasilerin son kararları önemlidir. Bence son söz henüz söylenmiş değildir.

Adalet, özgürlük, eşitlik çağımızın yüce değerlerindendir.

Herkes için; adalet, özgürlük ve eşitlik olsun diyoruz.

Av. Rahmi Ofluoğlu /

BİZ