Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi ilk halk toplantısını, kalabalık bir salon etkinliği ile İzmir'de gerçekleştirdi. 5 Mart'ta yapılan etkinliğe konuşmacı olarak Aydınlanma Hareketi'nin çağrı metninin ilk 6 imzacısı da katıldı.

Barış Terkoğlu, Enver Aysever, Hüseyin Aygün, Kemal Okuyan, Orhan Gökdemir ve Özlem Şen Abay'ın konuşmaları ve sonrasında gelen sorulara yanıtlarla geçen etkinlik birçok çevrede heyecan ve ilgi uyandırdı.

Yaptığı çıkış ve çağrıyla dikkat çeken Aydınlanma Hareketi'ne ilişkin merak edilenler bu toplantıdan sonra daha da arttı. Biz de çağrı metninin ilk imzacılarından, Komünist Parti Merkez Komite üyesi Kemal Okuyan'a sorduk: Aydınlanma Hareketi nedir, nasıl çalışacak, amacı ve hedefi ne ve nasıl katkı konabilir?

 

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi geçtiğimiz hafta sonu İzmir’de dışa açık ilk toplantısını gerçekleştirdi. Neden İzmir?

İlk toplantı Ankara’da da olabilirdi, Mersin ya da Eskişehir’de de… Bu durumda aynı soruya, İzmir’de de olabilirdi yanıtı verebilirdik. Özel bir nedeni yok. Ama bir toplantının “ilk” olması gerekiyordu.

Toplantılarla mı devam edilecek? Yani ağırlık insanlara aydınlanma mücadelesi ve laikliğin öneminin anlatılmasına mı verilecek?

Hayır. Toplantılar sürdüreceğimiz mücadelenin önemli bir parçası kuşkusuz. Ne istediğimizi, ne yapmakta olduğumuzu daha fazla kişiye anlatmak, daha fazla kişiyi kabuğundan çıkarmak durumundayız. Ancak biz somut hedefler doğrultusunda hemen mücadeleye başlayacağız. Toplantıların bu mücadeleye katmak gibi bir anlamı da olacak.

Toplantıların nerede, ne zaman yapılacağı belli mi?

Bir plan hazırladık. Mart ayında 6-7 toplantı daha yapacağız ve devam edecek. Ama dediğim gibi, Aydınlama Hareketi toplantı düzenlemek için kurulmadı.

Hep aynı kişiler mi konuşmacı olacak bu toplantılarda?

Hayır, bu hem şık değil hem imkânsız. Aydınlanma Hareketi’ne katkı koymak isteyen çok sayıda sanatçı, siyasetçi, akademisyen, sendikacı var ki... Açıklamayı yapan ilk altı kişi belli bir yük üstlenmeye devam edecek, toplantılara gidecek, ama bu isimlere başka kişiler eklenecek.

O zaman hemen bu altı kişinin görevi nedir diye bir soru yöneltsek?

Bu soruya yanıt vermek için önce Aydınlanma Hareketi nedir sorusunu yanıtlamakta yarar var.

Tamam o zaman, sırayı değiştirelim.

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi, bir parti, bir siyasi hareket değil. Bir örgüt de değil. Bir koalisyon, bir ittifak girişimi, bir cephe de değil.

Ama isminde “hareket” geçiyor.

Burada hareket, sözcüğün en yalın anlamıyla hareket; bir mücadeleyi, devinimi anlatıyor. Yola çıkarken bir “yapı” kurma fikri hepimize yabancıydı, insanlar artık birilerinin yan yana gelip “yeni bir oluşum” demesinden heyecanlanmıyor. Hatta bundan bir şey çıkacağına inanmıyor. Belki geçici bu bıkkınlık, ama gerçek. Bizim yaptığımız ise son derece basit. Çok önemli ama tek bir başlıkta, fazla tartışmadan, somut hedefler doğrultusunda mücadele edeceğiz. 

Nedir bu somut hedefler?

Zorunlu din dersleri, imam hatipleştirme, kimliklerde din hanesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığı ve faaliyetleri. Türkiye’de çok geniş bir kesim bunlardan şikâyetçi. Aydınlanma kavgasını buralara odaklanarak ve sonuç almayı gözeterek sürdüreceğiz, sonra elbette yeni başlıklar açılacak.

Peki nasıl yürüyecek bu mücadele?

Herkesin yapacağı var. Hukukçu, siyasetçi, eğitim emekçisi, öğrenci, veli, ev kadını, emekli, işçi, işsiz, sanatçı… Karmaşık olmayan yollarla koordine edeceğiz. Çıkış deklarasyonumuz bizim için yeterli. Daha fazla ilkelerimizi tartışmayacağız. Somut adımlar atarkense sözü olanın fikrini alacağız; zaten birden fazla kanaldan yürümek zorunda bu mücadele. Veliler okulların kapısına dayanacak, yürütmeyi durdurma davaları açılacak, etkili bir bilgilendirmeyle insanlara yol gösterilecek.

Bir örgüt olmadan nasıl yapılacak bütün bunlar?

En basit işler için dahi kuşkusuz bir uyum, düzen, karar sistematiği gerekir. Bundan yoksun olmayacağız. Ancak hiyerarşik bir düzen kurmayacağız. Kurullar, temsilcilikler, komiteler… Bunlardan uzak duracağız. Yola çıkıldı ve niyet belli. Daha fazlasını aramıyoruz.

İlk imzacı altı kişiye dönelim. Bunlar kim?

Çeşitli platformlarda ya da mekânlarda aynı sorunları tartışan, dertleşen, çözüm arayan geniş bir toplamda bir ilk itkiyi sağlayan kolaylaştırıcılar diyelim. Bu kadar. Ne eksik ne fazla.

Bu altı kişi içinde iki Komünist Parti (KP) yöneticisi yer alıyor. Bunun anlamı ne? Solda bu projeyi KP’nin projesi olarak gösterenler var.

Örgütsüzlüğün erdem sayılacağı kimin aklına gelebilirdi! Örgütsüzlük değil de, komünist partisizlik. Kimse CHP’liler olduğunda bu soruyu yöneltmiyor.

Ama CHP’nin yönetiminden kimse yok.

Bu, böyle bir ilke koyduğumuzdan değil; CHP’nin tercihlerinin aydınlanmacılıktan uzak olmasının sonucu. Deklarasyon son derece açık, net ve kararlı bir aydınlanmacı tutumu yansıtmaktadır. Bu tutum görüldüğü gibi KP’nin tekelinde değil. Ama o ana kadar hiçbir siyasi parti bu açıklıkla aydınlanmacı bir tutum sergilemedi. Amalar, fakatlarla esnetildi, önemsizleştirildi… Bir de şu var: Bu ülkenin tek sorunu dinselleşme mi diye soruluyor. Hayır. Ancak önemli bir başlık ve bir turnusol kâğıdı. Gericilik “ama Kürt sorunu da var” diyerek yaklaşılacak bir olgu değil. Dediğim gibi biz bir parti kurmuyoruz.

KP’nin durumuna dönsek; KP’nin rolü ne olacak?

KP gericilikle mücadele için elinden geleni yapacak. Örgütsel ve siyasal varlığı ile Aydınlanma Hareketi’ne omuz vermenin yollarını arayacak. Onun gelişmesinden mutlu olacak. Bunu her isteyen yapabilir. Keşke geniş bir kesim aynı doğrultuda mücadele etse. Bunun dışında KP’nin bir rolü yok. Biz birbirimizi dost olarak görüyoruz, ama bu bir ittifak değil. Programımız yok, elimizde basit ama çok anlamlı bir deklarasyon var, o doğrultuda hareket edeceğiz. Sol içi tartışmadan filan da uzak duracağız. 

Aydınlanma Hareketi’nin Birleşik Haziran Hareketi’ne (BHH) alternatif olduğunu ileri sürenler var.

Hiç ilgisi yok. BHH hayata tek bir konudan değil, bütünlüklü bakan çok önemli bir denemeydi. Bizim açımızdan sonlandı, ama birçok çevre ve kişi, burada yol almak için emek vermeye devam ediyor. Hedeflenenin gerisinde olduğu açık, bu noktaya gelinmesinin nedenleri üzerinde tartışılabilir. Kimisi KP’yi suçlar biz de yola çıkış ilkelerinden uzaklaşılmasından şikâyet ederiz. Bu olur. Ancak BHH ile Aydınlanma Hareketi’nin karşılaştırılması boşuna. Aydınlanma Hareketi özel bir başlığa odaklanıyor.

Bu nasıl olacak? Gericilikle mücadele emperyalizm ve piyasadan nasıl ayrılacak?

Ayıran kimse yok. Aydınlanma Hareketi’ni, İşsizlikle Mücadele Derneği gibi düşünün. Tamam çok daha kapsamlı, ama belli bir soruna odaklanıyor. Bunun dışında da hayat sürecek elbette. Soruyu bana sorduğunuza göre, söyleyeyim; KP açısından diğer mücadele başlıkları önemini yitirmiyor. Tersine. Aydınlanma Hareketi de, kırmızı çizgilerini belirliyor bu açıdan. Kapsayıcı bir hareket ama sermaye sınıfı, emperyalizm ve ırkçılıkla yollarını ayırmış durumda. Gericilikle mücadele adına saçma arayışlara gireceklere yer yok. Bunları tartışmayacağız bile.

Toplantılardan başka ne söyleyebilirsiniz?

Gazetemiz çıkacak yakında, aylık bir yayın olacak ve çok yaygın dağıtılacak. Geniş bir iletişim ağı kuracağız ve derhal yakasına yapışacağız gericiliğin. Gericilikle mücadele ciddi bir görevdir; düşman da son derece ciddi. Cahil, görgüsüz, zalim, ama ciddi. Hesaplaşacağız.

Kaynak: Haber.sol.org.tr