Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan beraberinde AFAD Başkanı Fuad Oktay ile birlikte bu sabah Kilis'e geldi ve Öncüpınar Sınır Kapısı'nda incelemelerde bulundu. Öncüpınar Konteyner Kenti'nde de incelemelerde bulunan Yalçın Akdoğan, daha sonra sınır kapısı önünde basın açıklaması yaptı. 

Şu an için Suriyelilerin Türkiye tarafına alınmasına yönelik bir durumun söz konusu olmadığını belirten Akdoğan, "3 milyon insana Türkiye, kendi ahlaki, vicdani anlayışıyla, kucağını, kapısını açmıştır. Kimsenin Türkiye'ye insanlık dersi verme gibi bir hakkı olamaz. Türkiye bu konuda yalnız bırakılmıştır. Suriye'de insani trajedi yaşanıyor ve buna duyarsız kalmayan ülke Türkiye'dir. Biz bu insanlara kucak açtık ama yalnız bırakıldık. Türkiye'ye bu süreçte yardım etmeyen ülkeler 'Türkiye sınırını açsın' gibi yaklaşımlara giriyor. Bunlar doğru değil. Bombardımandan kaçan, ölümden kaçan kim varsa biz herkese kucağımızı ve kapımızı açıyoruz" ifadelerini kullandı. 

'GÜVENLİ ALAN' PROPAGANDASI

Avrupa ülkelerinin sınırın açılmasına yönelik açıklamalarını da eleştiren Akdoğan, şöyle devam etti: 

"Türkiye'ye akıl veren, 'sınırı aç' diyenler önce siz kalbinizi, gönlünüzü bu insanlara açın. Son dönemde sorun kendilerine dokunmaya başlayınca ilgilenen ülkeleri görüyoruz. Bu sorunla baş edebilmek için sınırın ötesinde Azez hattı kısmına güvenli bir alan olması önemlidir. Uluslararası dayanışma şart. Türkiye olarak ilk proje paketini de AB'ye sunduk. Bu yardımlar Türkiye'ye değil, Suriyeli sığınmacılara yapılacak olan yardımlardır. Bu sorun önce bir insani kriz meselesiydi. Ölümden kaçan insanları koruma altına aldık, kamplara yerleştirdik. Şu anda bu mesele kısa vadede çözülmeyecek gibi gözüküyor. Orta vadeli bir takım planlamalar içerisinde girmemiz gerekiyor. Sayın Başbakanımızın talimatı ile bir strateji belgesi hazırlıyoruz. İskan meselesinden vatandaşlık meselesine kadar bu mesele kapsamlı olarak ele alınmalıdır."

'YENİ GÖÇ DALGASI AVRUPA'YI DA VURUR'

"Yeni göç dalgalarının yaşanmaması için diplomatik çaba lazım. Bombardıman, katliam devam ederse, insanların üzerine ölüm yağdırılırsa yeni göç dalgaları olacak demektir. Bunu durdurmanın yolu Esed rejimi başta olmak üzere işbirliği içerisinde olduğu Rusya'ya dur demek gerekiyor. Diplomatik baskı olmazsa, ölümler ve yeni göç dalgası devam eder. Sınırın karşısındaki kamplarda 100 bin kişi yaşıyor, yine Azez'de 100 bin kişi daha yaşıyor. Kötü senaryoda 100-150 bin, daha kötü senaryoda 600 bin insanın Türkiye'ye gelmesi demektir. Yeni göç dalgası başlarsa bu Avrupa'yı da vurur. Bunun için yardımlaşma ve dayanışma gerekiyor. Suriye'de katliamların, bombardımanın durdurulmasıyla ilgili ciddi diplomatik çaba gerekiyor."
 

Kaynak: Haber.sol.org.tr