AKP’nin Türk Basını’na armağanı olan Cem Küçük, bugüne kadar “Şunu atın, bunu kovun, bunu içeri atın” diye adres göstere göstere ünlendi.

Dedikleri de çıktı.

Cem Küçük istedi diye işlerinden olanların listesini yazmaya kalksak, herhalde bu yazıya sığmaz.

Ama Cem Küçük’ün ve cemküçüklerin tahmin etmediği bir şey var. Kendini birilerine kullandıranların da son kullanma tarihleri vardır.

Ve bu tarih de “zülfüyâre dokundukları” gündür.

Mesela Sevilay Yükselir... Sabah gazetesinde “Oyum HDP’nin” dediği gün gönderildi.

Mesela Gülay Göktürk... Yiğit Bulut’u eleştirdiği gün kovuldu, “Bu kadar toreranssız olduklarını bilmiyorum” dedi.

Mesela Salih Memecan... AKP’yi eleştirdiği ilk karikatürden sonra işsiz kaldı.

Örnekleri artırmak mümkün.

Öyle anlaşılıyor ki Cem Küçük de bu listeye eklendi. Dün hem Cumhuriyet’te, hem de sosyal medyada Cem Küçük’ün Rasim Ozan Kütahyalı ile ilgili yazıları nedeniyle kovulduğu haberleri çıktı.

 

17-25 Aralık

Ancak Cem Küçük’ün başına gelenin ilk işareti geçen aralık ayında verilmişti.

O günlerde iyice coşan, katıldığı her toplantıda ileri geri konuşan Cem Küçük, Samsun’da kendini kaptırıp, 17-25 Aralık mevzuuna girdi ve şunları anlattı:

“4 bakan ile ilgili rüşvet ve yolsuzluk iddiaları çıktı. Bana sorarsanız 4 bakan ile ilgili rüşvet kısmı doğru. Zaten doğru olmazsa Erdoğan onları herhalde görevden almazdı. 19 Aralık akşamı (doğrusu 17 Aralık akşamı) Sadullah Ergin ortalıkta yoktu. Gece 23.00 gibi polisler eşliğinde Başbakan’ın önüne getirildi. Erdoğan ‘Bu yasaların değişmesi lazım, yani HSYK’nin değişmesi lazım, tedbir almamız lazım. Polislerde bazı değişiklikler yapmamız lazım. Bunları hazırla Meclis’e getir’ dedi. Sadullah Ergin şöyle cevap verdi: Sayın Başbakanım ben bu söylediklerinizi yapamam, siz beni görevden alın. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığım söz konusu, siz beni Hatay’a gönderin. Ya istifa ederim ya da beni görevden alın.”

İşte bu açıklaması, Küçük’ün bardağı taşıran sözleri oldu.

 

Dokunan yandı

17-25 Aralık’a dokunan yandı bugüne kadar.

Cem Küçük de bu konuya dokunmuştu.

29 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’a gidecekti, geziyi izleyecek gazeteciler arasında Cem Küçük de vardı.

Ancak Cem Küçük, son anda uçağa alınmadı. Çünkü üzeri çizilmişti.

O günlerde, “Uçakta Egemen Bağış vardı, o yüzden Cem Küçük uçağa binmedi” gibi yorumlar da yapılmıştı.

Ancak bu doğru değildi.

Bizzat o gezisinde Erdoğan’a eşlik eden başka bir gazeteci, içerden bilgiyi şöyle aktardı:

“Geziyi izleyecek gazeteciler listesinde Cem Küçük’ün adı vardı. Ancak son anda, listeden çıkarıldı. O yüzden uçağa binmedi. Egemen Bağış uçaktaydı ancak onunla bu olayın ilgisi yok. Emir büyük yerden gelmiş, Cem Küçük’ün geziye katılması engellenmişti. Biz de orada öğrendik.”

Kısaca Cem Küçük, zülfüyâre, yani 17-25 Aralık’a dokununca üzeri çizildi.

O da bunun farkındaydı. İki hafta önce Erzurum’da katıldığı konferansta, üniversite öğrencilerine soru yasağı koydurdu.

Ve cumartesi günkü yazısı Star’da yayımlanmadı.

Kendisi de dünden beri sosyal medyada kayıp.

Yakında TV’lerdeki programlarından da atılırsa hiç şaşmayın.

AKP’nin yerleştirdiği kanun şöyle:

Her gazeteci işsiz kalacaktır, bazıları hapse de girebilir.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr