İş Dünyasıyla Diyalog Ve Uluslararası Yatırımlar Ve Yatırım Ortamı Konferansı konuşan Symes, "Türkiye açısından AB üyeliği hedefinin ise bize göre üç temel boyutu var: demokrasi, sosyal kalkınma ve küresel ekonomik rekabet gücü" dedi ve ekledi:

"Ekonomik kalkınma için demokrasi, hukuk devleti, özgür vatandaşlar, çoğulcu bir sivil toplum, teknolojik yenilikçilik ve girişimci bir özel sektör önemli etkenlerdir. Kadın erkek eşitliği, işyeri güvenliği, sağlık, tüketici hakları, çevre standartları ve saydam kamu ihaleleri gibi birçok alanda AB üyeliği hedefi Türkiye’de ilerici bir gündemin seferberlik gücüdür."

AB ile Türkiye ilişkilerinin tam üyelik için katılım perspektifinden yürütülmesi gereğinin altı çizen Symes, "Son dönem AB’nin resmi açıklamalarında ve üye ülke liderlerin söylemlerinde Türkiye’ye atıfların üyelik müzakerelerinden ziyade, gümrük birliğinin derinleştirilmesi, mülteci sorununda işbirliği, vize-geri kabul süreçleri, ekonomi ve enerji diyaloğu gibi konulara odaklanmasını eksik buluyoruz" dedi ve şöyle anlattı:

"Türkiye-AB ilişkileri demokratik reform perspektifinden muaf bir şekilde sürdürülebilir değildir. Bunun için de 23 ve 24 numaralı başlıklarının süratle açılması Türkiye'nin demokratikleşme ihtiyaçlarına katkı sağlayacaktır. Aynı şekilde önlerinde teknik bir engel bulunmayan Sosyal Politika, Kamu Alımları ve Rekabet Politikası gibi başlıklar da açılmalı. Bu başlıklar Türkiye’nin siyasal, sosyal ve ekonomik reform dinamiğinin itici gücüdür."

TÜSİAD olarak AB iş dünyası kadar Türk iş dünyasını da yakından ilgilendiren yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarına "kesintisiz destek" vermekte olduklarına işaret eden Symes, "Bu kapsamda geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) toplantısı; YOİKK'in yeni yapısıyla konunun en üst seviyede sahiplenildiğini ve yatırım ortamını iyileştirecek reformlar için işbirliğine açık ve kararlı bir yaklaşımın ortaya konduğunu göstermesi bakımından oldukça önemliydi" dedi ve şöyle konuştu:

"Gümrük birliği ve süregiden teknik uyum süreci temelinde, Türkiye bugün esas itibariyle Avrupa tek pazarının bir parçasıdır. Ticaret, yatırım, turizm, teknoloji, sosyal programlar, imalat sanayi, hizmet sektörü ve günlük yaşam standartlarımız açısından AB bir ağırlık merkezidir. AB politikaları ve düzenlemeleri Türkiye’de zaten benimsenmiş ve uygulanmakta olduğuna göre, bunların kararlaştırıldığı AB’nin dışında kalmak gibi bir seçenek Türkiye açısından gerçekçi olmaz."

Sözlerini, "Türkiye’nin ileri teknoloji ve yüksek katma değere dayalı ekonomik dönüşümünü sağlayabilmesi, rekabet gücü yüksek ülkeler arasında yerini alabilmesi için dijital teknolojiyi ve yaratıcılığı merkeze alan Sanayi 4.0 uygulayıcısı ülke olması hayati önemdedir" diye sürdüren Symes, yüksek katma değere dayalı ekonomik dönüşümü sağlayacak insan gücünün yetkinlikleri konusunda özellikle “fen, teknoloji, mühendislik, matematik”, kısa adıyla STEM eğitiminin önemini vurgulamayı sürdürmekte olduklarına dikkat çekti ve "AB iş dünyası ile bu konuları ele alan çalışmalar yapmayı hedefliyoruz" dedi.

"Bizler TÜSİAD olarak AB değerlerine inanıyor ve sahip çıkıyoruz" diyen Symes, "Ancak gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’da, özellikle bazı bölgelerde, gençlerin AB’ye karşı giderek duyarsızlaştığını, farkındalık ve aidiyet duygularının zayıfladığına şahit oluyoruz" diye uyardı ve şöyle devaem etti:

"AB Türkiye’de büyük bir kesim için yüksek refah seviyesi ve demokratikleşmenin birbirinden ayrılmaz bir ikili olduğunun sembolüydü. Ekonomik ayağın zayıflamış olması gençlerde bu ideali inanılır olmaktan çıkarıyor. Bu nedenle Avrupa Birliği’nde ekonomik gelişmeler yakın dönem ticaretimiz açısından olduğu kadar, uzun vadede gençlerimizin AB değerlerini içselleştirebilmeleri için de önemlidir. Görüldüğü üzere Avrupa ve Türkiye’nin öncelikli konuları ortak. Bu iş dünyası için de geçerli. Oluşturulan bu Ekonomik Diyalog mekanizmasının ortak paydalar üzerinde çalışmasından memnuniyet duyacağız."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr