Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Amara Kültür ve Sanat Merkezinde Kobanili çocuklara oyuncak götüren Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğündeki gençlere yönelik 20 Temmuz 2015 tarihinde canlı bomba saldırısı düzenlenmişti. Katliamda, Türkiye’nin dört bir tarafından toplanarak Suruç’a gelen 33 genç yaşamını yitirirken, 70’i de yaralanmıştı.
Patlama yerinden toplanan delil ve vücut parçalarının Ankara’da incelenmesinin ardından saldırganın Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu kesinleşmişti. ‘Terör nitelikli aranan şahıs’ kaydı bulunan Alagöz, 20 Temmuz 2015’ta eylemini gerçekleştirmişti.
Katliamla ilgili açılan tek davada dönemin ilçe emniyet müdürü Mehmet Y. "Görevi ihmal" suçundan yargılanıyordu.

18 ay sonra iddianame hazırlandı
Katliamdan 18 ay sonra hazırlanan iddianame, Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Terör örgütü IŞID'ın kuruluşu, hedefi ve amaçlarına yer verilen iddianamede, Suruç'taki canlı bomba saldırısını yapan Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün saldırının gerçekleştirildiği kültür merkezine gidişine ait MOBESE kameralarına yansıyan görüntü ve fotoğrafları delil olarak sunulmuş, Ankara Garındaki patlamanın şüphelisi olan ve Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne yönelik bombalı saldırıda ölen terör örgütü üyesi İbrahim Halil Durgun'un Gaziantep'teki adresinde ele geçirilen dijital materyallerde Alagöz ile Suriye'deki çatışma bölgelerinde çektirdikleri fotoğrafların yer aldığı iddia edilmişti. İddianamede, Suruç'taki saldırının faillerinin canlı bomba Şeyh Abddurrahman Alagöz ile birlikte, Ankara Garındaki canlı bomba saldırısının şüphelisi ve Gaziantep'te üzerindeki bombayı patlatarak ölen terör örgütü üyesi Yunus Durmaz, Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne yönelik bombalı saldırıda ölen Halil İbrahim Durgun, Ankara Garındaki saldırının tutuklu şüphelisi Yakub Ş., örgütün sözde Türkiye-Suriye sınır sorumlusu Deniz B. ve örgütün Suriye'deki sözde emiri İlhami B. olduğu değerlendirilmişti.

Takipsizlik kararı çıktı
Suruç patlamasıyla ilgili görülen davanın ardından savcılık tarafından takipsizlik kararı çıktı. Kararda, eylemin Şeyh Abdurrahman Alagöz tarafından gerçekleştirildiği, canlı bombaya şüpheliler Yunus Durmaz ve Halil İbrahim Durgun’un bizzat talimat verdiklerinin tespit edildiği aktarıldı. Halil Durgun ve Yunus Durmaz’ın Gaziantep’te düzenlenen operasyonda kendini patlatarak öldüğünü belirten savcılık, soruşturmada kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına' dair takipsizlik kararı verdi.

Avukatlar itiraz edecek
Patlamada hayatını kaybeden Süleyman Aksu’nun avukatı Şanlıurfa Barosu eski Başkanlarından Hikmet Delebe, karara itiraz edeceklerini ve davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) kadar götüreceklerini söyledi. Delebe, yaptığı açıklamada, olayın ardından Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açıldığını ve aradan geçen bir buçuk yıl sonra olayla ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair takipsizlik kararının çıktığını ifade etti.

"Olayın arkasında çok derin güçlerin olduğuna inanıyoruz"
Delebe, “Suruç patlaması her yönüyle çok önemliydi. Netice itibariyle 2 yıl süren bir çözüm sürecini bitiren etken oldu. Özellikle toplum ve mağdur ailelerin soruşturmadan beklentileri çok yüksekti fakat Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Soruşturmada kendini patlatan IŞID üyesinin önünde ve arkasındaki bağlantılara ulaşılamadığına dair karar verildi. Biz bu karara itiraz edeceğiz. Biz böyle büyük bir olayın bir ve ya iki kişi tarafından yapıldığı ihtimalini zayıf görüyoruz. Bu olayın arkasında çok derin güçlerin olduğuna inanıyoruz. İstanbul’da yılbaşında gerçekleştirilen Reina saldırısında onlarca kişi gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Suruç patlamasında herhangi bir failin bulunmaması ise hukuk adına kabul edilemez. Ben patlamada hayatını kaybeden Aksu ailesinin avukatı olarak sürecin sonuna kadar takipçisi olacağım. Bundan sonra Şanlıurfa Sulh Ceza Hakimliğine başvuracağız. Buradan da bir sonuç alınmadığı takdirde biz Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurumuzu yapacağız. Ayrıca saldırıda hayatını kaybeden İngilizce öğretmeninin babası, annesi ve 9 kardeşi için maddi ve manevi olmak üzere toplam bir milyon 50 bin liralık tazminat davası açtık. yaklaşık bir yıl önce açtığımız bu tazminat davası da halen devam etmektedir” şeklinde konuştu.
(Şİ-HA-Y)

14.02.2017 17:10:16 TSI

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr