ECPAT International ile birlikte Ankara’daki Uluslararası Çocuk Merkezi (ICC) tarafından “Çocuklara Karşı Ticari Cinsel Sömürü ile Mücadele Küresel İzleme: Türkiye” başlıklı rapor, bugüne değin konuya ilişkin araştırmalardaki sayısal tespitleri de içerdi.

Amerika'nın Sesi'nden Yıldız Yazıcıoğlu'nun haberine göre ECPAT (End Child Prostitution, Child Pornography and Trafficking of Children for Sexual Purposes) International, çocuklara yönelik taciz, tecavüz, pornografi ve insan kaçakçılığı trafiğine karşı küresel bir sivil toplum örgütü olarak 25 yıldır mücadele ediyor. ESPAT’ın açılımı, Türkçe olarak “Çocuk Fuhşuna, Çocuk Pornosuna, Çocukların Cinsel Amaçlı Ticaretine Son” anlamına geliyor. Bilkent Üniversitesi kampüsündeki Uluslararası Çocuk Merkezi ise, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile işbirliğiyle faaliyetlere yürütüyor.

Amerika’nın Sesi’nin yaptığı tespitlere göre; Türkiye’ye ilişkin çocuklara odaklanmış raporda; neler yapılması gerektiğine ilişkin sonuç bölümünde yasal açıdan eksiklikler vurgulandı. Türkiye’de çocuk haklarıyla ilgili ve çocukları korumak üzere ‘Ulusal Eylem Planı’ benimsenmesi ve mutlaka uygulanması gerektiğini ifade edildi. Yasal mevzuatta, çocuk pornografisi, çocuk cinselliği materyalleri için sadece “müstehcen” kelimesi kullanıldığı ve bunun yeterince belirgin bir tanımlama olmadığı açıklandı. Mevzuattaki farklı yasal düzenlemelerde çocuk kavramıyla ilgili farklı yaş tanımlamaları dolayısıyla “uyuşmazlık” bulunduğu belirtilerek, mutlaka “18 yaş altı” diye kesin şekilde biçimlendirilmesi gerektiği dile getirildi.

"EVLİLİK YAŞI MUTLAKA 18 OLMALI"

Türkiye’deki mevzuatta çocuklar konusunda evlilik yaşı meselesine de acil önlemler bölümünde yer verildi. “Ulusal yasal mevzuatta, hiçbir istisna olmaksızın evlilik yaşını mutlaka 18 olarak belirlemek ve uluslararası sınır değerine getirilmesi gerekiyor” denildi. Özellikle resmi kayıt dışı ve dini gerekçeli 16 yaş altı evlilikleri önlemek için daha fazla çaba harcanması çağrısı yapıldı.

Raporda, ayrıca Türkiye’deki insan kaçakçılığı trafiğine odaklanmak gerektiğini de kaydedildi. Avrupa Konseyi ile yürütülmekte olan insan kaçakçılığını engelleme yönünde çalışmalar bulunduğu da anımsatıldı.

Türkiye’nin internet açısından ise, “sansür mekanizması olmaksızın demokratik ve etkili şekilde” çocukları koruyacak önlemler uygulaması için çağrı yapıldı. Özellikle çocuklarca internete erişim konusunda koruyucu tedbirler gerektiği anlatıldı.

YAŞA GÖRE ADLANDIRMA

Raporda, Suriyeli sığınmacı çocuklar ile ilgili fuhşa zorlama, kuma olarak satılması gibi cinsel sömürü amaçlı çocuk ticaretine dikkat çekildi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin verilerine göre Türkiye’deki Suriyeli mülteci çocukların yaklaşık yüzde 4,5’inin evlendirildiği anımsatıldı. “Kamplarda cinsel taciz ve istismar riskinden korkan aileler, çocuklarını para karşılığında evlendirmeyi daha güvenli bir yol olarak gördüğü” de ifade edildi.

Raporda Suriyeli çocuklara ilişkin bölümde; çocuk ticareti trafiği kapsamında yaş gruplarına göre adlandırmalar yapıldığına yer verilmesi de göze çarptı. Söz konusu bölümde; Suriyeli kız çocukları ve kadınlar için 12-16 yaş aralığında “fıstıklar”, 17-20 yaş aralığında “kirazlar”, 20-22 yaş aralığında “elmalar” ve 22 yaş üstü için ise “kavun” ifadesi kullanıldığı yazıldı.

Detaylı bilgiler için söz konusu rapora, http://www.ecpat.net/sites/default/files/A4A_V2_EU_Turkey_FINAL.pdf adresinden ulaşılabiliyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr